Meclis'te eller NATO'nun genişlemesi için kalkacak

Finlandiya'nın NATO'ya katılımına yeşil ışık yakan protokol Meclis komisyonundan sonra şimdi Meclis'te. Dış politika analisti Aydın Sezer ve emekli diplomat Engin Solakoğlu soL'a konuyu değerlendirdi.

İrem Yıldırım

Finlandiya'nın NATO'ya katılımına ilişkin protokolün onaylanmasının uygun bulunmasını öngören kanun teklifi, 23 Mart'ta Dışişleri Komisyonunda iktidar ve muhalefetin onayıyla sessiz sedasız kabul edilmişti.

AKP Grup Başkanvekili Yılmaz Tunç, yaptığı açıklamada, kanun teklifinin bugün Genel Kurul'da ele alınacağını söyledi. İktidar ve muhalefet ortaklığıyla bugün Meclis'te, Finlandiya'nın NATO üyeliğine onay için birlikte el kaldırması bekleniyor.

Dış politika analisti Aydın Sezer ve soL yazarı emekli diplomat Engin Solakoğlu soL'un sorularını yanıtladı. Finlandiya'nın NATO üyeliğinin Ukrayna-Rusya çatışmasında 'denge' politikası izleyen Türkiye'nin konumlanışında bir değişiklik yaratıp yaratmayacağı merak konusu. Aynı zamanda Rusya ve NATO arasındaki gerilim tırmanacak mı? Rusya'nın bu onaya ilişkin Türkiye'ye karşı bir tavır değişikliğine gidip gitmeyeceği de merak edilenler arasında.

Sezer: Erdoğan 'dış güçler' diyerek iç politikada etkisine oynuyor

Dış politika analisti Aydın Sezer, 'denge politikası' değerlenmesinde Türkiye'nin NATO ile Rusya arasında güdülen bir politika olmadığının altını çiziyor. Türkiye'nin Ukrayna-Rusya savaşında denge politikası güder durumda olduğunu fakat son dönemde giderek Rusya'ya daha da yaslanan bir tutum izlendiğini belirtiyor. Bu duruma örnek olarak Tahıl Koridoru anlaşması, Rus patronların Türkiye'ye yatırımları ve Erdoğan-Putin ilişkisini gösteriyor. "Biz eğer Türkiye’nin Ukrayna savaşındaki tutumunu NATO ile Rusya arasında denge politikası olarak görecek olursak o zaman Akar’ın ve Erdoğan’ın NATO ile ilgili açıklamalarını ya da Türkiye’nin Batı İttifakı ile ilgili kurumsal işbirliği boyutunu da tartışmamız gerekecek" diyen Sezer Türkiye'nin hiçbir zaman ne sözlü ne de yazılı gündeme getirmediği bir başlık olduğunu da hatırlatıyor.

Sezer'in seçimleri de işaret ederek yaptığı değerlendirme şöyle: 

"Türkiye hep NATO’ya bağlı olduğunu, NATO’nun genişlemesinden yana olduğunu söyledi. NATO'ya 'Ukrayna’ya neden daha fazla yardım yapılmıyor' bile denildi. Türkiye burada hiçbir zaman ‘denge politikası’ güttüğünü söylemedi. İsveç ve Finlandiya’nın üyeliği konusu ‘denge politikasının’ yansıması değil. Erdoğan, ‘dış güçler’ diyerek NATO veya ABD ile ‘kavga’  etmenin ya da ‘gerilim’ yaratmanın iç politikadaki etkisine oynadı ve oynuyor. S-400 örneğinde de bunu yaptı ve ‘Biz bağımsız egemen bir devletiz kimse bize boyun eğdiremez’ dedi, ve iç politikaya yönelik bunu yaptı. Bugün de aynı şeyi yapıyor. ‘Finlandiya geri adım attı’ diyor bu yüzden de onayladığını öne sürüyor. Ama İsveç’i bekletiyor. Batı’ya da bunu bir anlamda ‘haklı’ göstermeye çalışıyor. 'Dert genişlemekse bakın Finlandiya’yı onaylıyorum, İsveç konusunda seçim öncesi üstüme gelmeyin' diyor. Seçimden sonra Erdoğan iktidarda kalırsa çok kısa süre içinde İsveç’in de üyeliğinin onaylandığını göreceğiz."

Finlandiya'nın üyeliğine onay kararı Türkiye'nin konumunda bir değişime mi işaret?

Aydın Sezer: Bu onay kararı, ABD ve diğer NATO ülkelerinden gelen İsveç ve Finlandiya’nın onaylanmasıyla ilgili baskının etkisiyle atılan bir adım. İsveç’i PKK ve terör üzerinden hariçte bırakarak Türkiye sanki NATO’nun genişlemesi ve büyümesiyle ilgili perspektifini koruduğunu göstermeyi amaçlıyor. Yani ‘bakın Finlandiya’yı  yaptım, daha ne istiyorsunuz? Üstelik Finlandiya Rusya Federasyonu ile resmen sınır komşusu’ diyor. Dolayısıyla ‘İsveç konusunu da seçim öncesi sıkıştırmayın’ mesajı veriliyor ve pozisyonda bir değişiklik olmadığı söyleniyor ve ‘İsveç’in durumunda bir esneme olmadı, ben İsveç ile ilgili kararlı tutumumu devam ettireceğim ama bu süreçte Finlandiya’yı onaylayarak size iyi niyetimi gösteriyorum’ diyor. Başka bunun herhangi bir siyasi anlamı bugün için yani seçimlerden önceki bir tarihte İsveç ve Finlandiya’yı ayırmasının başka anlam ve mantığı olamaz.

Yeni üyelikler Rusya ve NATO arasındaki halihazırdaki gerilimin seyrinde nasıl etkisi olur?

Aydın Sezer: Bence hiçbir yeni olumsuz etkisi olmayacak. Çünkü Rusya, Finlandiya’nın üyeliğiyle ilgili temel itirazlarını gündeme getirdi. Finlandiya ve İsveç’in üyelikleri konuşulurken, Rusya İsveç ve Finlandiya’yı ayırt ederek yaklaştı konuya. Çünkü Finlandiya sınır komşusu ve Soğuk Savaş döneminde tarafsız kalmayı başarmış bir ülke. Finlandiya’nın NATO üyeliğine girmesi dolayısıyla sınıra yerleştirilecek yeni füzeleri, askeri tahkimatı da göstererek ‘Finlandiya kendisini riske atıyor’ dedi. Dolayısıyla Rusya’nın Finlandiya’nın NATO üyeliğine perspektifi en başından beri çok olumsuzdu ve çok sert bir tepkiyle karşılandı. Şu anda üye olması bu sert tepkiye yeni ilave bir yaptırım ya da yeni bir söylem getirmeyecek. Eski söylemlerini tekrar edecek.

Rusya'nın bu onaya ilişkin Türkiye'ye tavrı veya tepkisi ne olacak?

Aydın Sezer: Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç üyeliğini onaylayıp onaylamaması konusu emin olun Rusya’nın ilgiyle takip ettiği bir konu değil. Rusya, Türkiye’nin NATO üyesi olduğunu biliyor ve yeni üyelere karşı Türkiye’nin uyguladığı politikanın kendisiyle ilgili olmadığının farkında. Türkiye’nin bunu Rusya’ya destek anlamında yapmadığını biliyor. Dolayısıyla Rusya’nın Türkiye’ye yönelik bu konuda serzenişte bulunacağını sanmıyorum. NATO üyesi bir Türkiye, Rusya için ulusal çıkarları açısından daha değerli. Türkiye’nin Batı ile olan ilişkileri ve ittifakı Rusya için önem arz ediyor. Örneğin S-400’de olduğu gibi ya da daha büyük operasyonlar için.

Ukrayna sınır, peki ya Finlandiya?

Rusya'nın Ukrayna müdahalesine girişmeden önce 'NATO'nun sınırlarımda genişlemesini istemiyorum' çıkışının özellikle Batı medyasında 'Finlandiya da sınır komşusu' hatırlatmaları yapılması ve bunun üzerinden yapılan değerlendirmelere de de değinen Sezer sözlerini şöyle bitirdi:

"Rusya, Ukrayna müdahalesine girişmeden önce ‘sınırlarımda NATO’nun genişlemesini istemiyorum’ demişti ve gerekçe olarak sunmuştu. Şimdi 'Finlandiya hemen sınırlarının ötesinde üye oldu' diye bir Batı tarzı değerlendirme var. 'Ukrayna’nın ardından bir tane daha oldu attığınız taş ürküttüğünüz kurbağaya değmedi' gibi değerlendirmeler yapılıyor Batı medyasında. Durum böyle değil. Rusya 2000 yılından beri yani Putin göreve geldiğinden beri NATO’nun doğuya doğru genişlemesi söz konusu olursa ‘Rusya’nın sınırları Sovyetler Birliği sınırlarıdır’ diyor. O nedenle Ukrayna’yı eski Varşova Paktı ülkesi olarak farklı bir konuma oturtuyor. Finlandiya zaten Sovyetler Birliği’nin bir parçası değildi, sınırın ötesindeydi. Bu teknik ayrıma dikkat edilmeli."

'Meclis’te yapılacak oylamada bütün kolların aynı anda NATO’ya kalkacağını göreceğiz'

soL yazarı emekli diplomat Engin Solakoğlu, Türkiye'nin attığı adımları ikiye ayırıyor. Ukrayna konusundaki konumlanmayı 'taktik', NATO konusundaki kararlarınsa 'stratejik' olduğunu dile getiriyor. Solakoğlu, "Ukrayna Savaşı konusundaki 'dengeli' yaklaşım ile Türkiye’yi yönetenlerin, halihazırda AKP’nin NATO’ya bağlılığı göründüğü kadar çelişkili gelmiyor bana. Birincisi taktik bir konumlanma iken, ikincisi stratejik duruşa işaret ediyor" değerlendirmesini yapıyor. 

Finlandiya'ya NATO üyeliği için verilen onayın sebebi güncel siyasi ihtiyaçlar mıydı?

Engin Solakoğlu: Sorunuzdan gidersek güncel siyasi ve ekonomik ihtiyaçlar AKP ve onun yerine talip burjuva muhalefeti açısından Rusya ile yakın işbirliğini gerektirirken, Türkiye burjuvazinin ana rotası NATO’ya aidiyettir. Bugün Finlandiya’nın NATO üyeliği konusunda Meclis’te yapılacak oylamada bütün kolların aynı anda NATO’ya kalkacağını göreceğiz.

Meseleyi Finlandiya’nın üyeliği ve Türkiye’nin onayı meselesine daraltırsak, burada Finlandiya’nın biraz da beklemediği bir şekilde bir süre AKP Hükümetinin içi politik gerekçelerle İsveç’le oturduğu müzakere masanın rehinesine dönüştüğünü söyleyebiliriz. TBMM’de bugün yapılacak oylama Finlandiya-Türkiye ilişkilerini yeniden 'normale' döndürmüş olacaktır.

İsveç’in üyeliği konusu ise seçimi kazanmış bir AKP’nin ya da onun yerini alacak Millet İttifakı’nın çözmesi gereken önemli bir sorun olarak kalacak gibi görünüyor. Her ne kadar Millet İttifakı’nın kimi temsilcileri bunun hemen gerçekleştirebileceğini ileri sürseler de, ben bunun belirli bir pazarlık süreci gerektireceğini düşünüyorum.

Finlandiya adımı ile Rusya ile NATO arasındaki gerilim tırmanacak mı?

Engin Solakoğlu: Finlandiya’nın NATO’ya katılması kuşkusuz ABD’nin Rusya’ya karşı kazandığı bir sayı olarak değerlendirilebilir. Öncelikle bize bunu harita söylüyor. Finlandiya’nın üyeliğiyle NATO Rusya’yı Kutup dairesinden Gürcistan’a kadar Kuzey, Batı ve Güney’den kuşatmış oluyor. Buna ilaveten Finlandiya ile Rusya arasında köklü tarihsel bağlar var. Finlandiya Rus Çarlığı’nın bir parçasıyken SSCB kurulduktan sonra bağımsız olmuş, Sovyetler’le savaşmış, II. Dünya Savaşı’nda Nazi Almanyası’nın müttefiki olmuş bir ülke. Sınırın Rusya tarafında Fince konuşan halklar yaşıyor.

Toparlamak gerekirse Finlandiya’nın karşı kampa dahil olması Rusya açısından son derece can sıkıcı ve tehdit algısını güçlendiren bir gelişme. Her ne kadar, Kremlin tarafından başka gerekçeler öne sürülse de Belarus’a taktik nükleer silahlar yerleştirme kararının da bu olayla bağlantılı olduğunu söylemek abartılı bir değerlendirme teşkil etmez. Finlandiya’nın NATO’ya üyeliği bu anlamda Ukrayna topraklarında yaşanan savaşın ve NATO-Rusya geriliminin seyri bağlamında psikolojik açıdan tırmandırıcı bir etki yapacaktır.