Küba, Güney Afrika'nın İsrail'e karşı Uluslararası Adalet Divanı'nda açtığı soykırım davasına müdahil olma talebinde bulundu.
dış haberler
Küba, Güney Afrika'nın 1948 tarihli "Birleşmiş Milletler Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi" kapsamında İsrail aleyhinde başlattığı hukuki sürece katılma kararı aldığını açıkladı.
Açıklamada, "Bir devletin, kendi kaderini tayin etme hakkını isteyen ve İsrail tarafından yasa dışı olarak işgal edilen topraklarda bağımsız bir Filistin devleti kurulmasını isteyen Filistinlilere yönelik soykırım politikasıyla karşı karşıya olduğumuz açıktır" ifadesine yer verildi.
Gazze Şeridi'nde süren saldırılara da değinilen açıklamada, "Uluslararası insancıl hukukun ihlali ya da İsrail'in uyguladığı apartheid rejimi, başlı başına bir suçtur. Ancak bu eylemler, İsrail'in işgalci bir güç olarak sürdürdüğü genel soykırım politikasının bir parçasıdır" denildi.
Birleşmiş Milletler sisteminin Filistin halkına yönelik hak ihlallerine karşı yıllardır yetersiz kaldığı vurgulanan açıklamada, Uluslararası Adalet Divanı'nın (UAD), Filistin halkı için son umut olduğu ve bu davanın, sözleşmenin güvencesi olarak görülmesi gerektiği belirtildi.
Güney Afrika’nın İsrail aleyhine açtığı soykırım davası
Güney Afrika Cumhuriyeti, 29 Aralık 2023'te, 1948 tarihli Birleşmiş Milletler (BM) Soykırımın Önlenmesi ve Cezalandırılması Sözleşmesi'ni ihlal ettiği gerekçesiyle İsrail aleyhine Uluslararası Adalet Divanı'nda dava açmıştı.
Güney Afrika, Gazze'deki durumun aciliyet teşkil etmesi nedeniyle UAD'den ihtiyati tedbirlere hükmetmesini istemiş ve tedbir talebine ilişkin duruşmalar, 11-12 Ocak'ta Lahey'deki Barış Sarayı'nda yapılmıştı. Divan, 26 Ocak 2024'te tedbir kararlarını açıklamıştı.
Buna göre, İsrail'in Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesinde tanımlanan fiillerin işlenmemesi için elinden gelen tüm önlemleri almasına, İsrail ordusunun Soykırım Sözleşmesi'nin 2. maddesindeki fiilleri işlemesini engelleyecek önlemleri ivedilikle almasına, Gazze'deki Filistinlilere yönelik soykırım çağrısı yapanları önlemek, engellemek ve cezalandırmak için gereken tüm adımları atmasına, Gazze'deki Filistinlilerin karşılaştığı olumsuz yaşam koşullarını ortadan kaldırmak için ihtiyaç duyulan temel hizmetlere ve insani yardımın sağlanmasını mümkün kılan acil ve etkili önlemleri almasına, Gazze'deki Filistinlilere karşı Soykırım Sözleşmesi'nin ihlalini gösteren delillerin yok edilmesini önlemek ve korunmasını sağlamak için etkili tedbirler almasına, kararın yürürlüğe girmesinden itibaren 1 ayda alınan tüm tedbirler hakkında Mahkemeye bir rapor sunmasına hükmetmişti.
Divan, Güney Afrika'nın 6 Mart'ta yaptığı ek tedbir talebi üzerine 28 Mart'ta açıkladığı ek tedbir kararında, İsrail'den Gazze'ye acilen ihtiyaç duyulan insani yardımların ulaştırılmasını sağlamasını, Filistinlilerin haklarını ihlal etmemesi gerektiğini ve ek tedbirlere ilişkin aldığı önlemleri 1 ay içinde Mahkemeye bir rapor sunmasına karar vermişti.
Divan, 24 Mayıs'taki kararında, Refah’ta sıkışan Filistinlilerin karşı karşıya kaldığı insani felaket tehlikesi nedeniyle daha önce hükmettiği tedbirlerin yeterli olmadığını belirterek, İsrail’in Refah kentine yönelik askeri saldırılarını derhal durdurmasına, Gazze'de acilen ihtiyaç duyulan hizmetlerin ve insani yardımın engelsiz bir şekilde sağlanabilmesi için Refah Sınır Kapısı'nı açık tutmasına, BM yetkili organları tarafından soykırım iddialarını araştırmak üzere görevlendirilenlerin, Gazze Şeridi'ne engelsiz erişimini sağlamak üzere etkili tedbirler almasına ve alınacak tüm tedbirlere ilişkin bir ay içinde Mahkeme'ye bir rapor sunmasına hükmetmişti.
İrlanda, Nikaragua, Kolombiya, Libya, Meksika, Filistin, İspanya, Türkiye, Şili, Maldivler ve Bolivya’nın ardından Küba, Gazze'deki soykırım davasına müdahillik bildiriminde bulunan 12. ülke oldu.