Finlay Aşı Enstitüsü (IFV), bir süredir üzerinde çalıştıkları, Küba menşeli zatürre aşısı Quimi-Vio'nun, ülkede bu konuda denetleyici ve düzenleyici kurum olan Küba Devlet İlaç ve Tıbbi Cihazların Kontrol Merkezi (CECMED)’nden tescil aldığını duyurdu. Böylece Küba, 62 yıldır süren ablukanın yarattığı ağır koşulların altında bir başka başarıya daha imza atmış oldu.
Finlay Aşı Enstitüsü, Küba’da BioCubaFarma adlı biyoteknoloji merkezi altında faaliyet gösteren 35 ayrı kuruluştan biri. 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin çözüldüğü ve ABD’nin uyguladığı ekonomik yaptırımların bir abluka halini aldığı zamanlarda, aşıya ve tedaviye erişimin zorlaşacağı öngörüsüyle hareket ederek bu alanda bağımsızlığı sağlama hedefiyle kuruldu. Enstitü, özellikle çocukluk çağı aşılarının Küba’da üretilebilmesini sağlamaktadır. Bugün Küba’da çocukluk çağı aşı programı kapsamında çocuklara 13 hastalığa karşı aşı uygulanmaktadır ve bu aşıların sekizi Küba'da, Finlay Aşı Enstitüsünce üretilmektedir. Böylece bugün tüm Kübalılar difteri, tetanoz ve boğmaca dahil olmak üzere potansiyel olarak ölümcül 13 hastalığa karşı korunmaktadır.
İşte, CECMED tarafından verilen tescil ile birlikte Küba aşılama sistemine bu 14. aşıyı, zatürre aşısını da dahil edecek. Bu aşı, çocuklarda zatürre ve menenjitin çoğuna neden olan patojenik pnömokok bakterilerinin dünyadaki en bulaşıcı ve en yaygın yedi tipine karşı koruma sağlıyor. Dünyada çok az sayıda zatürre aşısı üreticisi bulunmaktadır. Dolayısıyla bu gelişmenin Küba’nın büyük bir zaferi olduğunu söyleyebiliriz.
Finlay Aşı Enstitüsü’nde Araştırma Direktörü olan Eczacılık Bilimleri Doktoru Dagmar García Rivera, çalışmalarının amacının, aşıyı, Küba'da özellikle beş yaşın altındaki çocukları, bu dönemde karşılaşılan ciddi hastalıklardan korumak için ulusal aşı programına dahil etmek olduğunu vurguladı. Uzman, bunun çok karmaşık bir aşı olduğunu ve halihazırda bu aşıyı kullanan ülkelerde, solunum yolu hastalıkları, solunum yolu enfeksiyonları ve menenjitten kaynaklanan bebek ölümleri açısından çocuk sağlığı göstergelerinde önemli bir iyileşmeye yol açtığını söyledi.
Küba yenilikçi tıbbi ekipman ve cihazlarını tanıttı
Küba biyofarmasötik endüstrisi uzmanları, Devlet Başkanı Miguel Díaz-Canel ve diğer devlet yetkililerine halkın sağlığının gelişmesine katkıda bulunan yenilikçi tıbbi ekipman ve cihazları tanıttı.
Bitoteknoloji alanında büyük bir devlet işletmesi olan Biocubafarma’dan uzmanlar, ülkenin karmaşık ekonomik panoramasına rağmen geliştirmeyi başardıkları tıbbi araçları ayrıntıları ile devlet yetkililerine anlattı.
Geliştirilen cihazlardan biri medikal tedaviye yanıt vermeyen epilepsi hastalarına yönelik iken diğeri yenidoğan çocuklarda işitme ve görme bozukluklarını eş zamanlı olarak tespit edebiliyor. Küba Sinir Bilimi Merkezi (CNEURO) direktörü Mitchell Valdés'in aktardıklarına göre Estep adı verilen ve antiepileptik ilaçlara yardımcı olan cihaz vagus sinirinin elektriksel uyarımı yoluyla etkinlik gösteriyor.
Halihazırda Küba’da başarıyla kullanılmakta olan ve yenidoğanlarda işitme ve görme bozukluklarını eş zamanlı tespit eden diğer cihaz ise tam da bu özelliği nedeniyle dünyadaki diğer benzerlerinin arasında öne çıkıyor. Küba sağlık sistemi bu cihazları diğer ülkelere ihraç etmeye başlamış bulunuyor.
Valdés ayrıca, adanın artık cerrahi planlama sırasında tümör görüntülerinin entegrasyonu ve görselleştirilmesine yönelik bir teknolojik sisteme sahip olduğunun ve CNEURO’nun sanal gerçeklik video oyunları aracılığıyla hastaların deficit (tıbbi açık) ve işlevlerini karşılamaya yönelik çalışmalara başladığının bilgisini verdi.
Biocubafarma’ya bağlı dijital tıbbi teknoloji şirketi Combiomed ise COVID-19 pandemisi sırasında tasarlanan Convioven isimli ventilatörü (solunum cihazı) tanıttı. Küba yıllardır maruz kaldığı ABD ablukası nedeniyle pandemi döneminde ne ventilatör satın alabilmiş ne de mevcut ventilatörleri için servis hizmetine ulaşabilmişti.
Kurum aynı zamanda bu süreçte birinci basamak sağlık alanında çalışan doktorların hastalarını daha iyi teşhis edebilmelerini ve izleyebilmelerini kolaylaştıran bir araç seti de oluşturmuş. Söz konusu görüşmede Küba Devlet Başkanı ile görüşen uzmanlar, ülkenin aynı zamanda ulusal ekonomiye gelir sağlayan üst düzey terapötik ekipmanlarla kapsamlı tarama, teşhis ve tedaviye yönelik ulusal sağlık yaklaşımını övdü.
Ablukaya rağmen...
ABD’nin yürüttüğü ticari ambargo ve ablukaya rağmen Küba biyoteknolojisi, özellikle halk sağlığı alanında başarılar sağlamaya devam ediyor. Bunu da, tüm bilimsel çalışmaları rekabet içinde değil, dayanışma ve işbirliğiyle gerçekleştirip, halk sağlığını merkeze alarak yapıyorlar. Çalışmaların merkezinde halk sağlığının korunması ve geliştirilmesi bulunuyor. Küba’da biyoteknoloji şirketleri, yapılacak çalışmaları, üretilecek ürünleri belirlerken, ürünün piyasa değerine değil, Küba halkının sağlık için duyduğu gereksinime göre karar veriyor. Nitekim, benzer ilkelerle COVID-19 salgınına karşı da mücadele eden ülke, kendi öz imkanlarıyla nüfusunu aşılayan ilk ülke olmuş ve tamamen kendi çalışmalarıyla üç etkili aşı geliştirmişlerdir. Yine çocuk nüfusunun tamamını aşılayarak hızlıca okulları açan tek ülke de Küba olmuştur.
Üstelik bunları da, Trump yönetimi tarafından söz konusu ablukayı sıkılaştırma amacıyla kabul edilen 243 zorlayıcı yaptırımı yürürlüğe girdiği bir dönemde gerçekleştirdiler. Söz konusu yaptırımlar Trump’dan sonra gelen Biden hükümeti tarafından da sürdürülmüş ve bu 243 önlemin 60’ından fazlası pandeminin başladığı 2020’nin Mart ayında uygulanmaya başlamıştır. ABD’nin Küba’ya uyguladığı bu ablukanın hasarı Mart 2020 yılına kadar hasar, 144 bin 413 milyon doları bulmuştur.
Küba’nın, her yıl BM Genel Kurulu’na sunduğu, ABD tarafından uygulanan ablukanın bir soykırım olduğunu belirten önerge ezici çoğunlukla desteklenmekte ve böylece ABD’nin soykırım suçu işlediği tescil edilmektedir. En son 2023 yılında yapılan oylamada, tüm üyeler Küba’nın yanında “evet” oyu kullanırken, ABD ve İsrail “hayır” oyu kullanmış, Ukrayna ise “çekimser” kalmıştır.