Kripto para borsası ve emekçi hayatlar

Agresif bir saldırıyla hayatımıza giren, sürekli karşımıza çıkarılan kripto para konusu şimdilik emekçiler için büyük bir ekonomik sorun olmasa da, önlem alınması gereken bir ideolojik saldırı.

Burak Efeyurtlu

Berat 30 yaşında. İşçilik hayatına 16 yaşında başlıyor. İşçilik hayatının yarısını yurt dışında geçirmiş. “Kaynakçılık yaptım” diyor, “Ağır sanayide, demir-çelik fabrikalarında çalıştım.” Son 1 yıldır ise çalışmıyor, yaklaşık 7 aydır borsada. Serzenişi var. Morali bozuk. Borsada zararda.

''Benim hızlıca zengin olma hayalim yok, ekonomik özgürlüğüm olsun yeter'' diyor. Borsada olduğu için bu gecesi uzun olacak, bütün gece gündemi takip edeceğini söylüyor.

Günde 3-4 saati doğrudan piyasayı takip etmekle geçiyor. ''Akşam 6’dan sonra bakıyorum'' diyor. ''Günün diğer saatlerinde yatırdığım parayı, gündemi takip ediyorum. Kötü bir haber borsanın çökmesine sebep oluyor. Kaybedebilirsin, belki kazanabilirsin de... Misal bakanın istifası borsayı hareketlendirmişti.''

Kredi çekerek kripto para borsalarda oynayanlar

10 bin lira ile başladığı borsa yolculuğuna bugün çektiği kredi ile devam ediyor; 100 bin lira! Onun gibisi çok. Adliyede çaycısından tüyo alan savcı da var, hakim de. Parasını batıran çok. Ona göre bu akının sebebi finansal özgürlük istediği. İnsanlar sıkıntı çekmek istemiyor. (Evrensel/1 Mart 2021)

Evrensel gazetesinde borsalarla ilgili yayınlanan haberde görüşülen işçi Berat yüzbinlerce örnekten bir tanesi. Bugün borsa, geçmişte üzerine yapışan ‘tehlikeli’ imajı temizleyerek emekçilere bir çıkış yolu olarak tekrar parlatılarak sunulmuş durumda. 

Son dönemde oldukça sık duyduğumuz halka arz ilanlarıyla birden bire kendi yakın çevremizde dahi 300-400 TL'ler ile şirket hisselerine para yatıran örnekler görüyoruz. Borsanın üzerine yapışan ‘tehlikeli imaj’ ustaca temizlenerek emekçilere bir çıkış kapısı olarak yeniden pazarlanmış durumda. Burada piyasaya aktarılacak olan yastık altı yatırımın yanında ideolojik bir amacın da olduğu mutlak. Bugüne kadar borçlandırılarak can verdiğimiz ekonomik sistem, gelecekten umudunu kesen, elindeki parayla geçinmesi imkansız hale gelen emekçi halka rant dağıtma iddiasıyla eski oyuncaklarını parlatarak önümüze sürüyor.

Ancak siyasi dengeler ve ekonomik ilişkilerin iç içe geçtiği borsa hâlâ birçoğumuz için karmaşık olmaya devam ediyor. Burada sistem önümüze kripto para piyasasını çıkartıyor.

''Kripto paralar arkasında herhangi bir şekilde patron olmayan, kurum olmayan, bir yazılımla algoritmayla nasıl üretilebileceği ve kimlerin bu üretime katkı sunabileceği önceden belirlenmiş bir yeni nesil merkeziyetsiz finans sisteminin araçlarıdır.''

10 yılı aşkın süredir gündemimizde olan bitcoin ve diğer kripto paralar bu cümlelerle pazarlandı. Patronsuzdu, devletsizdi; dolayısıyla özgürdü.. Merkezi iktidarların ve bankalar tekelindeki ekonominin sonuydu... Patronlardan ve devletlerden bağımsız, ancak Elon Musk’ın bir sözüyle veya bir twitiyle tepetaklak dönebilen, binlerce kişiyi zengin eden ve aynı anda binlercesini batıran, borsadan kat ve kat daha spekülatif ‘özgür’ ve ‘bağımsız’ bir finans sistemi... 

Yersek...

Bu yazının maruzatının özünde işin ekonomik yönü, spekülasyonlara açık oluşu vs. yok. Yakıcı olduğunu düşündüğüm sorun kapitalist düzende geleceğini göremeyen geniş emekçi kesimlerin, kendilerini, oluşan devasa rantın bir paydaşı olarak görebilecekleri bir kripto borsa sisteminin bu kadar hızlı hayatımıza, çevremize sirayet etmiş olması.

Borçlanmadan önce hayaller teslim alınıyor

İktisadi borçlandırmayla yaratılan tahakküm patlamaya mecburken, sistem iktisadi ranttan pay verme yalanıyla sistemle rızaya dayalı uzlaşma kanallarına yenisini eklemiş durumda.

Etki altına aldığı kesim ise borsadan biraz daha farklı.

''En çok işlem yapanlar Y Kuşağı’nın temsilcileri (yüzde 68,7).

Eğitim seviyesi arttıkça kripto para yatırımları da artıyor. Kripto para ile işlem yapanların yüzde 87,3’ünü lise ve üniversite mezunları oluşturuyor.

Kripto para ile işlem yapanların yüzde 75,3’ü ücretli çalışanlardan oluşuyor.''image.gif

Türkiye 4 milyonu aşan kullanıcı sayısıyla, kripto para borsalarında yer alan yatırımcı sayısı bakımında dünyada ilk 5’in içinde. ancak dikkat çeken ve konumuz bağlamında önemli olan bir özellikse, işlem hacmi olarak dünya sıralamasında o kadar da yükseklerde olmaması. Yani Türkiye'de çok fazla sayıda insan, dünya ölçeğine göre daha küçük paralarla işlem yapıyor!

Bunun da Türkiye’de kripto borsanın etkisi altına aldığı kesimle doğrudan ilgisi var. Üstte paribu isimli bir borsa firmasının yaptığı araştırmaya baktığımızda ve buna ''z kuşağını'' da eklediğimizde ortalama 4 milyon kullanıcının yüzde 80’ini 18-35 yaş arası kullanıcılar oluşturuyor diyebiliriz. Bu kullanıcılardan 18-24 yaş arasının neredeyse tümü üniversite öğrencisi veya mezunuyken, 24 yaş üzerinin yüzde 75’ini ise ücretli çalışanlar (çoğunlukla beyaz yakalılar) oluşturuyor. Yani ayda 400 lira burs alan öğrenciden 6000 lira maaş alan memura kadar, yani bizim de siyasetimizi taşımaya çalıştığımız yelpazeden 4 milyon insanı içine dahil etmiş bir finans sisteminden bahsediyoruz. Kripto paraların kullanıldığı borsaların sayısı ise sadece Türkiye'de 40 adet. Dünya çapında 9 bin kripto para biriminin kullanılıyor.

Son haftalarda yaratılan spekülasyonlarla hızlıca yükselen kimi kripto paralar bazı insanlara minimum 5-10 kat kârı kısa sürede sağladı. Bu da borsaya giren kişi sayısında ciddi bir yükselişe yol açtı. Hem kişi sayısını artıyor, hem de insanların bir şekilde bu düzenden paçayı kurtarma hayalleri perçinleniyor. Bu sırada da hackerler tarafından oluşturulan sahte coinler ve borsa üzerinde yaratılan spekülasyonlarla da bir o kadar insanın parası eriyor. Ancak bu erimenin bizim küçük yatırımcımıza vuracağı darbe onu ekonomik olarak bitirecek darbeler olmuyor. Çünkü çok az kişi "varını yoğunu" yatırırken, büyük çoğunluk küçük paralarla hareket ediyor.

İşte bu noktada konuyu ekonomik ve teknik değil, sosyal boyutuyla ele almak daha uygun görünüyor. Bu piyasanın hayatlarımızda ve hayallerimizde kapladığı yerden.                          

Bugün 50 lira da yatırsa, 5 bin lira da yatırsa ortalama bir kripto para kullanıcısı günde minimum 4-5 saatini bu işin takibine ayırıyor. Bu klasik borsada da böyleydi tabii.

Eskiden televizyonlarda gördüğümüz ellerinde telsizlerle tahtakaleden anlık altın, dolar, hisse bilgisi paylaşan ve bize hayli uzak olan adamların yerini cep telefonları ve bilgisayarlarından saatlerce grafik izleyen gençler aldı. Her an gerçekten kestirelemez sebeplerle aniden yükselişe veya inişe geçen yüzlerce çeşit borsa grafiği, sizi sürekli burayı takip etmeye mecbur bırakıyor. Emekçilerin, gençlerin üç kuruşuna zaten sistem bir şekilde çöküyordu. Şimdi bir de onların hayatlarını işgal ediyor, hayallerini şekillendiriyor.

İdeolojik saldırı

Kripto para konusuyla ilgili incelemeler artık iktisat alanından çıktı ve bizim tarafımızdan da iktisadın konusu olarak görülmemeli. Bu konu "yurtdışına kaçış" gibi ciddi bir ideolojik saldırı konusu haline geldi. 

Evet insanlar geçinemiyor, borçlanmadan temel ihtiyaçlarını dahi gideremiyor. Bu noktada elindeki parayı yükseltmeye çalışan insanların hali bir yere kadar anlaşılabiliyor. Ancak bunun ötesinde kısa yoldan sınıf atlama, lüks tüketime dönük ilginin artması gibi durumlar yaygınlaşıyor. 

Liberallerin ideolojik koçbaşılığını yaptığı, her an her türlü krize açık olan, insanların günde 7-8 saate kadar aktif ilgisini ve onun dışında da zihinsel tüm alanını esaret altına alan bu yeni ve sahte rant piyasasına karşı önlem almanın vakti gelmiş gibi görünüyor.