Koronavirüs yüzünden Kültür Bakanlığı’nca yürütülen kültürel etkinliklerin hepsi yasaklandı. Devlet Tiyatroları, opera ve bale, kültür bakanlığına bağlı TSM ve Halk Müziği koroları ile orkestralar ne prova yapabiliyor ne oyun sergileyebiliyor ne konser düzenleyebiliyor.
Ancak bu yasaklar Cumhurbaşkanlığı için geçerli değil. Kültür ve Sanat etkinliklerini yönetmek amacıyla kurulmuş olan Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın görev alanına müdahale anlamına gelen konser projeleri geliştirdiler.
Proje şu sözlerle tanıtılıyor; “…Türk milletini evlerinde geçirmekte olduğu şu günlerde hem adeta tarih içinde bir yolculuğa çıkaracak; hem de müziğin farklı türlerinden oluşturulmuş çok renkli bir konser programıyla, yılın bu en özel günlerinde gönüllere dokunacak.”
Cumhurbaşkanlığınca 23 Nisan günü İstanbul’da; “7 Tepeden 7 Kıtaya” adlı konserler dizisi başlatıldı. Ramazan ayı boyunca Ülkenin değişik bölgelerindeki tarihi yapılarda çeşitli konserler verdirildi. Şu günlerde; “Bayram konserleri” adıyla sürdürülüyor. 19-25 Mayıs günleri arasında Afrodisyas, Kapadokya, Patara, Efes, Hierapolis, Safranbolu, İstanbul Mimar Sinan Üniversitesinde konserler gerçekleştirildi. Son konseri 26 Mayıs günü İstanbul Arkeoloji Müzesinde Mazhar Alanson verecek.
Devlet Opera ve Bale Genel Müdürü Murat Karahan’ın sanatçı olarak katıldığı Hierapolis konseri için İzmir opera sanatçıları sağlık güvenliklerinin sağlanamayacağı endişesiyle direnmişlerdi. Bunun üzerine İzmir’den vazgeçilmiş, Antalya Devlet Opera ve Balesinden görevlendirilen 60 sanatçı eşliğinde konser vermişti. Kamuoyuna sanatçıların zorlanmadığı, gönüllü olup olmadıklarına bakılarak seçildikleri bilgisi verilmişti.
Devlet Opera ve Bale sanatçıları, geçici sözleşmelerle çalıştırılıyor. Bu yüzden de çalışma güvenceleri çok zayıf. Konser kadrosunun gönüllülerden oluşturulduğu sözlerini bu bilgi ışığında değerlendirmek doğru olur.
Cumhurbaşkanlığınca düzenlenen konserlerde hijyen ve sağlık önlemlerine harfiyen uyulduğu belirtiliyor. Demek ki Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın gereken özeni gösteremeyeceği düşünülüyor.
Projenin geleneksel bir yapıya kavuşturulacağı belirtiliyor. Bundan böyle, Tayyip Erdoğan’ın adını prestijli sanat etkinliklerinde daha sık duyacağımız anlaşılıyor.