Koç Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Ali Koç, dün Beyaz TV’de katıldığı programda çok konuşulacak açıklamalarda bulundu. Ali Koç’un açıklamaları, özellikle de sosyal medyada gündem oldu. AKP iktidarının tetikçilerinden Rasim Ozan Kütahyalı’nın düştüğü durum ve Gülen cemaati eleştirileri, özellikle de AKP karşıtı kesimlerde büyük beğeni topladı.
Peki Koç ailesinin, o günlerde Gülen Cemaati ile ilişkisi nasıldı?
Fethullahçı Türkçe Olimpiyatları’nın Platin Sponsoru
Koç ailesinin Gülen Cemaati ile ilişkisine dair çok fazla iddia bulunuyor. Bu iddiaların peşine düşmek ayrı bir iş olmakla beraber, ailenin vefat eden reisi Mustafa Koç’un 2014 yılında verdiği röportaj bu açıdan oldukça çarpıcı. Mustafa Koç bu röportajında, Türk ekonomisinin yüzde 10’luk kısmına önderlik ettiklerini ve bu bağlamda Cemaat ile elbette ilişkileri olduğunu doğruluyor. Yine aynı röportajda, ABD ziyaretlerinde yaptıkları yüz yüze görüşmeden ve başka bir zamandaki telefon görüşmelerinden bahsediyor. Bu durum Koç Ailesi'nin Gülen Cemaati ile “bir defaya mahsus olmayan” bir ilişki içerisinde olduğunu doğruluyor.
Peki bu ilişki sadece karşılıklı görüşme ve sohbetlerden mi ibaretti?
Pek öyle görünmüyor.
Bu durumun en iyi örneği, uluslararası bir Gülen cemaati etkinliği olan Türkçe Olimpiyatları’nda görülebilir. Türkçe Olimpiyatları Cemaat eliyle 2003 yılından itibaren düzenlenmişti. Olimpiyatlar Gülen Cemaati açısından bir prestij ve meşruiyet kaynağı olurken, Cemaatle beraber Türkiye sermaye sınıfının yayılmacı arzularıyla da örtüşüyor, yayılma kanallarına aracılık ediyordu. Olimpiyatlar, AKP-Cemaat ilişkisinin iyi olduğu günlerde, iktidar tarafından da açıkça destekleniyordu.
2013 yılında onbirincisi düzenlenen olimpiyatların sponsorlarında, Cemaat bağlantısı açık şirketlerin yanısıra Koç Holding de bulunuyordu. Koç Holding’in “Platin Sponsor” olarak desteklediği 11. Türkçe Olimpiyatları, Koç ailesinin Cemaat'le açıktan kurduğu ilişkilerde önemli bir yer tutuyor ve Ali Koç’un Beyaz TV’deki ifadesiyle “ne derlerse desinler alınlarından çıkmayacak” bir izi oluşturuyor.
Uganda’nın nesi meşhur? Ananası mı rafinerisi mi?
Koç Ailesi'nin, Gülen Cemaati ile ilişkisinde basına da yansıyan bir diğer büyük olay da “Ananas Vakası” olarak anılıyor. 2014 yılında, medya kuruluşlarında Gülen Cemaati ile Koç Ailesi arasında ilişkiye dair haberler çıkmış, Gülen Cemaati'nin Uganda’daki bir petrol rafinerisinin satışıyla ilgili Koç ailesine aracılık ettiği iddiaları yer almıştı. Yine basında yer alan haberlere göre, Cemaat'in Mustafa Koç’a Uganda anlaşmasını ve iyi ilişkileri simgelemek üzere bir ananas ve tespih gönderdiği iddia edilmişti.
Konuyla ilgili Fethullah Gülen ve bir yardımcısı arasında geçtiği iddia edilen görüşme de kamuoyuna yansımıştı.
Maliye baskını haberi...
Kayıtta 2013 yılında Koç Holding’e ait Tüpraş'a yapılan maliye baskını da bahsediliyor, konuyla ilgili Koç ailesinin önceden bilgilendirildiği ve ailenin de teşekkür ilettiği belirtiliyor.
Kamuoyuna yansıyan haberler sonrasında, dönemin Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç bir röportaj vererek, Uganda’da herhangi bir rafineri ile ilgilenmediklerini belirtmiş, öte yandan cemaatten gelen ananas ve tespih hediyesini doğrulamıştı ve şu sözlerle açıklamıştı: “Bana ananas yollandı. Ben de aradım teşekkür ettim. Bu kadar basit. Bildiğiniz ananas yani, bu arada gayet de lezzetliydi. Sonra öğrendik ki Uganda rafinerisiyle değil de ananasıyla meşhurmuş. Hakikaten.”