Kitap | Oli'nin Sırrı

Oli’nin sırrı aynı önyargılarla hareket eden insanları ve ürkütücüleri yan yana getirebilecek gücü, kahramanlığı içinde barındırmasındadır.

Nişan Mesut Oyardı

Masalların da hikâyelerin de klişeleri vardır. Kötü cadılar, iyi prensesler, zalim kurtlar, zavallı tavşanlar ve daha nicesi... İyilerle kötüler arasında bir mücadele izleği sunarlar, özellikle de geleneksel masallar. Bu izleklerin bir kısmı zihnimizde ciddi yer kaplar ve hayata bu pencereden bakmamızı sağlarlar. Estetik algımız, güzellik anlayışımız da etkilenir; çirkinlikle kötülük, güzellikle iyilik eş tutulur. Peki, gerçek hayat böyle midir?

İnsanların canavarlar diye adlandırarak korktukları sivri dişli, uzun ve keskin tırnaklı, 3 metreye yakın boylarıyla anılan Ürkütücülerden birinin, Oli’nin hikâyesi, bu konuda bize bazı sorular yöneltiyor.

Oli “normal” bir ürkütücüde var olan pek az şeye sahiptir. Minik boynuzları, uzun ve parlak tüyleri, insanlarınkinden bile düz dişleri ile sevecen bir ürkütücüdür o. Üstelik daha doğmadan yaşlı ürkütücüler tarafından kurtarıcı kahraman olarak ilan edilmiştir. 

Yaşlıların kehanetleri yanlış olacak değildir elbet. Olsa olsa büyü yapılmıştır yaşlılara. Sorumlusu diğerlerine pek benzemeyen Oli’dir. Daha var olmadan üzerine yüklenen sorumluluğun altında kalır Oli. Tıpkı oğullarını aslanım, kızlarını prensesim diye seven aileler gibi. 

Hikâye boyunca Oli ve çevresinde, arkadaşlık, korku, önyargı, cesaretin gerçek anlamı, sanatın iyileştirici ve birleştirici gücü üzerine düşünmemizi sağlayan pek çok olay gelişir. Oli’nin sırrı aynı önyargılarla hareket eden insanları ve ürkütücüleri yan yana getirebilecek gücü, kahramanlığı içinde barındırmasındadır. Ancak bu o kadar da kolay bir iş değildir. İnsanlar da ürkütücüler de ateş gibidir:

“Ateş de tıpkı insanlar gibi ince ve narin bir yapıya sahipti ve yine tıpkı insanlar gibi bir araya gelip büyüdüğünde yıkıcı, yok edici olabiliyordu.”

Galeyana geldiğinde yargısız infaz eden kalabalıkların arasında ayrıksı olanların yan yana gelişini anlatıyor; birilerini suçlamak yerine çözüme odaklanan, sanatı farklı yaşam biçimlerini yan yana getirecek bir form olarak ortaya koyan özgün bir roman Oli’nin Sırrı.

2018 yılında ilk olarak “Ürkütücüler” adıyla yayınlanan kitap, yeni baskısında daha fazla merak uyandıran bir adla “Oli’nin Sırrı” olarak yayınlanmış. Biğkem Karavus’un anlatım gücü yüksek çizimleri hikâye ile olağanüstü bir uyum içinde.

Künye: Oli’nin Sırrı, Göktuğ Canbaba, Resimleyen: Biğkem Karavus, Doğan Egmont, 2021, 172 sayfa.