Günlerdir Türkiye'nin başat gündemlerinden biri Kara Harp Okulu’nun mezuniyet töreni.
Sebebi, törende ant içen 960 mezun teğmenden 400’e yakınının, yaklaşık bir saat sonra ettiği geleneksel "subaylık yemini".
Resmi törenin ardından kılıçlarıyla bir araya gelen teğmenler, dönem birincisi eşliğinde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” sloganı attıktan sonra bir ant daha içtiler.
Önderlik eden teğmen, Harp Okulu’ndan birincilikle mezun olan Teğmen Ebru Eroğlu'ydu.
Eskiden mezuniyet resmi programının parçası olan bu andın 15 Temmuz’daki Fethullahçı darbe girişiminden sonra resmi törenlerden çıkarıldığı biliniyor.
Bu yemindeki “Laik, demokratik Cumhuriyet'e uzanacak eller karşılarında bizi bulacak” ve “Kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır” gibi ibareler kimilerince savunuldu, kimilerinde rahatsızlık yarattı.
Kimi AKP'liler 'darbe'ye yordu, 'muhalif sesler kesilmeli' dedi
AKP'li kalemler, yakın geçmişe dek yüzlerce defa okunmuş olan yeminde "darbenin ayak seslerini" duydu.
Yeni Şafak yazarı Yusuf Kaplan'a teğmenlerin yemini "Devletin en tepesinin alarm zillerinin çalmasına yol açacak tehlikeli bir oyun, bir “isyan” veya provokasyon" olarak göründü.
Türkiye'de her 10 yılda bir askeri darbe olduğunu hesaplayan Kaplan, yeni bir darbenin vaktinin geldiği sonucuna vardı. Teğmenlerin de darbe imasında bulunduğunu savunan Kaplan, askerlerin silahlı kuvvetlerden atılmasını istedi.
"Olmaz olmaz diyemeyiz artık! Aklımızı başımıza devşireceğiz! En küçük darbe imâsında bulunan herkesin apoletlerini teker teker sökecek bu devlet! Asla merhamet etmeyecek. Yeter artık!"
TV 100 yazarı Fuat Uğur, “Tam FETÖ elebaşının darbe imalı mesaj yayınladığı gün, tuhaf ve kaotik bir and içme ritüeli” yorumunu yaptı.
Türkiye Gazetesi yazarı Cem Küçük, teğmenlerin "muhalefetin dilini kullandığını" söyledi ve bunu suç saydı. İktidara çağrıda bulunan Küçük, "AK Parti gereken soruşturmayı ivedilikle yapmalıdır" dedi.
AKP’li eski milletvekili Mehmet Metiner, “O üniformanın altında yapılan davranış rahatsızlık verici, asla kabul edilemez. Gereği neyse yapılmalıdır’’ dedi. AKP MKYK üyesi eski milletvekili Orhan Miroğlu, “İyi saatte olsunların, askerleri göreve çağırdıkları dönemlerin yeni bir provası gibi mi oldu ne?!” ifadelerini kullandı.
Bazı AKP'liler, henüz sarayın tepkisinin de bilinmediği noktada, daha itidalli davrandı. Ahmet Hakan, "30 Ağustos’taki büyük zaferin yıldönümünde subay adaylarının kılıçlarını çekip “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” diye haykırmalarının sembolik bir anlamı vardır. O anlamda da yadırganacak, tuhaf bulunacak, tartışılacak hiçbir şey yoktur" yorumu yaptı.
Tahkikat iddiası yalanlandı
Tartışmalar sürerken teğmenler hakkında idari tahkikat başlatıldığına dair kulis bilgileri yayıldı. Milli Savunma Bakanlığı söylentileri saatler içerisinde yalanladı. Teğmenlerin mezun olduğu ve Harp Okulları'yla idari bağlarının kalmadığı vurgulanarak, okula çağırılıp haklarında tahkikat başlatılmasının mümkün olmadığı duyuruldu.
Teğmenlere yönelik henüz bir adım atılmadı ancak bu konuda yakın tarihli bir örnek var. Geçtiğimiz yıl Tuzla Piyade Okulu’nda bir teğmenin 10 Kasım’da yakasına Atatürk fotoğrafı takmamasıyla başlayan tartışma, ordu içerisinde cemaat/tarikat yapılanmalarının sürdüğünü gün yüzüne çıkarmıştı. Kamuoyuna yansıyan olay sonrası hem tarikatçı olduğu iddia edilen hem tepki gösterenlerden toplam 7 teğmen ihraç edilmişti.
MHP sahip çıktı, Gelecek Partili isim Gülenci operasyona özlemini dile getirdi
AKP'nin iktidar ortağı MHP, teğmenlerin kılıçlı yemin törenine destek verdi. "Teğmenlere güvenimiz tam" diyen MHP Genel Başkan Yardımcısı İsmail Özdemir, sözlerine şöyle devam etti: "Ordumuzla milletimiz arasındaki sarsılmaz bağa halel gelmesine müsaade edilmez. Bu sebeple hiç kimse farklı yollara ve algılara sebebiyet vermemelidir."
MHP'nin mesajı ittifak ortağınaydı. Nitekim AKP'li isimler de teğmenlere karşı açıktan tavır aldı. MHP'ye yanıt, CHP'yle yaşanan polemik üzerinden verildi.
AKP milletvekili Mustafa Varank, "Şanlı ordumuzu vesayetçi özlemler ile gündem etmeye çalışanların asıl niyetini çok iyi biliyoruz" derken, bu özlemin arkasında CHP'nin yer aldığını iddia etti.
Teğmenlerin yeminini "korsan tören" olarak niteleyen Varank, şu ifadeleri kullandı: "CHP yöneticileri iyi bilsin ki; Türkiye'yi vesayetçi günlerine geri döndürmeye çalışanlarla da Cumhurbaşkanımıza hakaret edenlere kol kanat gerenlerle de ona oy verenlere "gerizekalı" diyenleri onur konuğu yapıp baş tacı edenlerle de her alanda mücadeleye devam edeceğiz!"
CHP'nin, sokak röportajı nedeniyle tutuklanan Dilruba Kayserilioğlu'na verdiği desteğe imada bulunan Varank'ın sözlerini Yeni Şafak Yazarı Aydın Ünal ve Gelecek Partili Sema Silkin Ün sürdürdü.
Erdoğan'ın eski metin yazarı da olan Aydın Ünal, “Dilruba Kayserilioğlu” üzerinden “CHP sokağı kışkırtıyor ama sokak sahipsiz değil” dedi.
Aynı tehdit dilini kullanan Sema Silkin Ün, Ergenekon ve Balyoz kumpaslarına gönderme yaptı ve “Resmen 2007 senesinin bir tekrarını yaşıyoruz. Bu filmi daha önce izledik, tekrar izlemek isteyenler varsa bize göre mahsuru yok. Biz zaten birinci sezonu çok sevmiştik” yazdı.
CHP'nin listesinden Denizli'den seçilen Gelecek Partili Ün'ün "çok sevdiği" o operasyonlar Gülen Cemaati ve AKP ortaklığında yapılmıştı. Türkiye'de rejim değişikliğinin köşe taşlarından olan operasyon furyasının bir kumpas olduğunu, sonradan AKP de kabul etmek zorunda kalmıştı.
Ordu siyasetin dışında kalabilir mi?
Eskiden beri orduya dair resmi tez, "orduda siyaset olmaz" şeklinde. Nitekim liberal yayın Serbestiyet'te konuyu ele alan eski asker Hakan Şahin, yazısının sonunda "Böyle bir bölünmeyi hangi ordu kaldırabilir?" diye sorarak, bu tezi bir kez daha dillendirdi.
Serbestiyet ekibi, başta eski Zaman yazarı Etyen Mahçupyan ve eski Taraf yazarı Yıldıray Oğur olmak üzere, Ergenekon sürecinde orduya karşı siyasi bir mücadele yürütmüş, şu ankinden çok daha büyük bir bölünmeyi kışkırtmışlardı.
"Orduda siyaset olmaz" resmi tezi, fiilen, "orduda bizim siyasetimiz dışında siyaset olmaz" yaklaşımını yansıtıyor. Zira kaçınılmaz olarak toplumun yansıması olan ordu da siyasetten azade değil.
Sermaye, özellikle AKP dönemindeki yayılmacı politikalarla birlikte, ordunun esas olarak yurtdışına yönelik silahlı güç olmasını, onun dışında hiçbir şeye karışmamasını savunuyor.
Ancak fiilen tüm siyasi özneler orduyla da ilişkilenmeye, burada ağırlık kazanmaya çalışıyor. Nitekim İçişleri Bakanlığı'na bağlanan Jandarma'daki törenlerde, laiklik ilkesine aykırı olarak dua okutuluyor. İktidar, ordudaki atamalarda tarikat bağlantılı isimleri kayırıyor.
Henüz Saray'ın yemin törenine ne tepki vereceği meçhul. Ancak orduya dair tartışmaların süreceği kesin.