soL yazarı, iktisatçı Oğuz Oyan, Orta Vadeli Program'ı emekçiler açısından değerlendirdi.
Oyan programın, metinde yazılı olmayan hedefinin kıdem tazminatını fona dönüştürerek tedricen sistemden çıkarmak olduğunu vurguladı.
Kıdem tazminatına yönelik tehdidin bu kez hiç olmadığı kadar yakın olabileceğine dikkat çeken Oyan, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz'ın "tamamlayıcı emeklilik sistemi"ne ilişkin yaptığı açıklamaları hatırlattı.
Oyan "Bu koşullarda işçi mevcut hakkının üçte birine değil -emeklilik maaşına eklenecek sembolik tutarı saymazsak- on birde birine razı edilmek isteniyor" diye yazdı ve ekledi: "Pazarlığa açık olabilirler, işçi sınıfının/sendikaların tepkisini ölçmek istiyor olabilirler ama bu kadarına cüret edilebilmesi bile sınıf tahakkümünün şiddetini gösterir."
Oyan'ın bugün soL'da yayımlanan "OVP ve emekçiler" başlıklı yazısında kıdem tazminatıyla ilgili bölüm şöyle:
"OVP'nin bir de metinde yazılı olmayan kocaman bir hedefi var: Kıdem tazminatını fona dönüştürerek tedricen sistemden çıkarmak. Bu yeni bir hedef değil malum; yarım yüzyıla yakındır hep gündeme gelir; 12 Eylül rejimi bile göze alamadı. Peki şimdi alınabilir mi? Aslında OVP'de 'Kıdem Tazminatı' kavramı bile geçirilmemiş yani açıkça yazılması göze alınamamış. Bir 'tamamlayıcı emeklilik sistemi' kavramı geçiyor, üstelik büyük harflerle bile yazılmadan, TES kısaltması da kullanılmadan! (s.26, tedbir 21). Buna yer verilen bölüm, dikkatinizi çekerim, 'finansal istikrar' bölümü; üstelik sosyal güvenlik sistemine ilişkin düzenlemeler olması gerektiği gibi 'kamu maliyesi' bölümünde yer alırken, TES orada yer almıyor.
"Çünkü niyet belli: Kamu maliyesinde finansal sıkışıklık gene çok büyüdü; 2023-2026 dönemi Merkezi Yönetim Bütçesi açıkları toplamı 8 trilyon TL'yi buluyor. Faiz giderleri de aynı dönemde 6 trilyon TL'ye çıkıyor. Merkezi Yönetim Bütçesi açıklarının GSYH'ya oranı 2023 ve 2024 için yüzde 6,4 olarak öngörülüyor. Bunlar Maastricht ölçütünün iki katından fazlasına denk geliyor. Türkiye'nin uzun zamandır karşılaşmadığı devasa iç açıkların boyutunu gösteriyor. Bu nedenle, Kıdem Tazminatı meselesi bu defa hiç olmadığı kadar yakın tehdit olabilir.
"Cevdet Yılmaz bir TV konuşmasında bazı ayrıntılardan da bahsetti. 2024'ün son çeyreğinde başlatılması düşünülen TES fonuna işverenin işçinin yıllık ücretinin 11 günlüğü tutarında para yatırmasından (şimdiki durumda 30 günlük ücret karşılığıdır), fondaki birikimin devlet iç borçlanma senetlerinde değerlendirilmesinden, işçinin 60 yaşına gelince biriken paranın yüzde 25'ini alabilip kalanının emekli maaşına eklenmesinden bahsedebildi. (Bu koşullarda işçi mevcut hakkının üçte birine değil -emeklilik maaşına eklenecek sembolik tutarı saymazsak- onbirde birine razı edilmek isteniyor!) Pazarlığa açık olabilirler, işçi sınıfının/sendikaların tepkisini ölçmek istiyor olabilirler ama bu kadarına cüret edilebilmesi bile sınıf tahakkümünün şiddetini gösterir."