Kemal Okuyan: Bu tuzağa düşersek Türkiye 20 yılını daha kaybeder

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan, 'Türkiye AKP ile kaybettiğini radikal bir reddiyeyle aşamazsa bir 20 yılını daha kaybeder' dedi.

Haber Merkezi

TKP Genel Sekreteri Kemal Okuyan bu akşam Flash TV’de Gizem Fidan’ın sunduğu Hafta Sonu haberleri programının konuğu oldu.

Okuyan, gündeme ilişkin Fidan'ın sorularına yanıt verdi.

‘Bundan 6-7 yıl önce CHP seçmenine Davutoğlu-Babacan sizin yanınızda görünecek denseydi ikinci Ekmeleddin istemeyiz derlerdi’

CHP'ye ilişkin tartışmalara dair soruya yanıt veren Okuyan, "Bizim asıl meselemiz AKP, iktidardaki partiyi bırakıp muhalefetteki partiyi merkeze alan bir siyaset olmaz. Türkiye’de AKP iktidarına karşı büyük bir toplumsal tepki vardı, Gezi’de özellikle. Bu tepki giderek kabuğuna çekildi. Niye? Burada CHP’nin büyük bir payı var" dedi.ü

AKP'nin Gezi’de çok kişilikli bir halk hareketiyle karşılaştığına vurgu yapan Okuyan, sözlerine şöyle devam etti: 

"Sadece Gezi değil, kadın eylemleri, lise eylemleri… Bunlar sokakta kendini ifade etti. Baktığımız zaman, 2013’ten sonra sistematik bir şekilde Türkiye’de iki şey yaşandı. Biri halk hareketi evine çekildi, bu hareket seçim, sandık ve sosyal medyaya çekildi. İkincisi ve daha önemlisi toplumun laik, emekten yana, emperyalizme karşı yurtsever duyarlılığı olan kesimlerinde sağcılaşma ya da sağı meşru görme alışkanlığı başladı. Burada CHP’nin payı var. CHP düzenin soluna oynayan bir parti, bunun işlevi düzen dışı solun önünü kesmek. Şimdi CHP toplumu sağcılaştırıyor, bunu eleştirmek zorundayız. Bundan 6-7 yıl önce CHP seçmenine Davutoğlu-Babacan gibi figürler sizin yanınızda görünecek denseydi ikinci Ekmeleddin istemeyiz derlerdi, şimdi meşrulaştırılıyor bu. Bu CHP düşmanlığı yapmak değil, bu bir gerçek."

‘Bu tuzağa düşersek Türkiye 20 yılını daha kaybeder’

Akşener ben olmasaydım Cumhurbaşkanı adayı Abdullah Gül’dü dedi bir önceki seçimde. Nasıl bu noktaya geldik, niye Türkiye’de AKP artıkları umut haline geliyor. Ekonomiyi Babacan’a teslim edeceğiz diyorlar, gösterelim Babacan döneminde yapılanları. Bu elektrik faturaları nasıl bu hale geldi, kim özelleştirdi bunları. Şimdi muhalefetin ekonomi alanındaki sözcüsü haline geldi. Bunu kabul etmesin bu halk, insanlar CHP’ye gönül verebilir ama bu tuzağa düşmemeliyiz. Bu tuzağa düşersek Türkiye 20 yılını daha kaybeder. Türkiye AKP ile kaybettiğini radikal bir reddiyeyle aşamazsa bir 20 yılını daha kaybeder, 20 yılı var mı bu ülkenin belli değil. Türkiye sadece Erdoğan’ın hoyratlığıyla bu hale gelmedi. Bunca eşitsizlik, adaletsizlik bu düzenle ilgili. Türkiye’de hep yoksullar haksızlığa uğradı, zenginler daha da zenginleşti.

'Bu üç meselede bize benzer bakanlarla birlikte yürürüz'

Üçüncü ittifak tartışmalarına dair soruya da yanıt veren Okuyan, "TKP olarak bazı kırmızı çizgilerimiz var, artık herkesin ezberlemiş olduğunu düşünüyorum. Bunlardan biri laiklik, sulandırılmış, keyfe göre tanımlanmış bir laiklik tanımı değil. Kamusal alan, devlet işleri ve siyaset alanında dinin yeri yoktur, laikliğin tanımı budur. Din özgürlüğünün laiklikle ilgisi yok, bu zaten temel insan hakkı. Laikliğin tanımı devlet işlerinde, siyasette dinin yeri olmamasıdır. Bir diğer başlık emperyalizm. Biz NATO, IMF ve diğer tüm emperyalist ülkeler ve kurumlara karşıtlık tarif ediyoruz. Bizim iktidarımızda yabancılara ait tek bir üs olamaz, bir gün bile NATO'da olamaz bu ülke. Biz sınıfsal bakarız, emek ve sermaye var. Bizim düşmanlığımız bu sermaye sistemine. Bu üç meselede bize benzer bakanlarla birlikte yürürüz" diye konuştu.

HDP'nin sadece solla ittifak gündemi olmadığını, daha geniş bir ittifak arayışında olduğunu belirten Okuyan, TKP'nin bu başlıkta ayrı düşündüğünü, kendileri için önemli olanın saydıkları bu üç başlık olduğunu ifade etti. Okuyan, bu üç başlığın Türkiye'nin tüm meseleleriyle bağlantılı olduğunu dile getirdi.

Okuyan, "Kürt meselesi aynı zamanda bir sınıfsal meseledir. En fazla işsizlik Kürt nüfus içinde var. Biz Kürt patronları da Türkiye'nin bu hale gelmesinden sorumlu olan sınıfsal yapının bir parçası olarak görüyoruz. Kürt olduğu için bir patronun kayrılması, hoş görülmesi, bu Kürt sorununu çözmez, biz böyle bakmıyoruz" dedi.

'AKP karşısında hiç hata yapmamış bir partiyiz'

Biz 2002'den beri AKP karşısında hiç hata yapmamış bir partiyiz. Hiç AKP'yi desteklemedik, kritik bir dönemde Yenikapı ruhu demedik, biz AKP ile hep mücadele ettik, etmeye de devam edeceğiz ama yerine ne geleceğini de tartışmak durumdayız.

'12 Eylül'ün arkasında, Özal'ın arkasında, Erdoğan'ın arkasında özel sektör var'

Kılıçdaroğlu diyor ki özel sektör Türkiye'nin motor gücü olacak diyor. Bu halkın sorması gerekiyor, Türkiye'yi bu hale özel sektör getirdi. 12 Eylül'ün arkasında, Özal'ın arkasında, Erdoğan'ın arkasında özel sektör var. Türkiye'nin motor gücü özel sektörse bu halk neci? Bunları sordurtmazsak bu topluma, bu toplum sürekli kazık yiyecek. Çaresiz görünen insanlar yan yana geldiğinde kimse kötünün iyisini seçmek zorunda kalmaz.

'Böyle giderse Türkiye asıl felaket o zaman yaşanacak'

(Her şeye rağmen ikinci turda Erdoğan ve Kılıçdaroğlu olursa destekler misiniz Kılıçdaroğlu'nu?) İkinci turda dediğiniz gibi Kılıçdaroğlu ve Erdoğan var. Biz Erdoğan'a ilişkin sözümüzü zaten söylüyoruz. Kılıçdaroğlu'na ve muhalefete dair de sözümüzü yine söyleriz, çok net bir şekilde. ama deriz ki, Türkiye'nin önünden Erdoğan çekilsin ki, alternatifin çözüm olmadığını halk görsün deriz ve Kılıçdaroğlu için oy isteriz. Türkiye'de Erdoğan'ın psikolojik bir bariyer, engel haline geldiğini görüyoruz. Kimse karamsarlığa kapılmasın yalnız, bugünkü muhalefetin yaldızının dökülmesi 6 aydır, bir yıl değildir. Oraya hazırlanmamız gerekiyor. Şöyle anlaşılmasın, biz kayıtsız şartsız destek... Biz sözümüzü söyleyeceğiz. Bugünkü muhalefet Erdoğansız AKP rejimine Türkiye'yi götürmeye çalışıyor, bütün Millet İttifakı için söylüyorum. AKP'de bir çözülme olacak. Biz Erdoğansız bir AKP rejimi sürsün diye mi bunca perişanlığı yaşadık. Böyle giderse Türkiye asıl felaket o zaman yaşanacak. O yüzden uyanık olmak gerekiyor. Dediğim gibi daha çok sular akacak ama sordunuz net bir şey söyledim. 

'Her şeyin özü, Türkiye'nin kaynaklarına bir özel sektör, bir avuç şirket el koymamalıdır'

İnsanlar başka bir şey konuşamaz hale geliyor, Erdoğan gitsin. Bu baskıdan korktuğumuz için değil. Bakın biz TKP olarak zaman zaman çok kritik seçimlerde, kendi ilkelerimiz için yalnız kalmayı, çok düşük oylar almayı göze aldık, biz o seçimlerin akşamında şimdi biz parti olduk dedik. Yalnız kalmayı da becerdik parti olarak. Herkesin HDP'nin peşine gittiği seçimde biz dik durduk, İmamoğlu'na oy çağrısı yapmadık ve bunların nedenleri de söyledik ama farklı bir şey var ortada. Biz dolayısıyla bir eleştiriden korktuğumuz için değil, Türkiye artık bu şeyden çıkmak zorunda, bir üç yıl, dört yıl daha Erdoğan'ı tartışamaz Türkiye. Erdoğan bugünkü düzeni, sermaye sınıfını koruyan bir şeye dönüştü, her şeyi Erdoğan'dan bilen bir halk var. Bu iktidar gider gitmez adil bir ülke olacak Türkiye deniyor, nasıl olacak? Bu sistemle Türkiye nasıl adaletli bir ülke olacak, mümkün değil. Her şeyin özü, Türkiye'nin kaynaklarına bir özel sektör, bir avuç şirket el koymamalıdır. Bu durum sona ermeden Türkiye'de eşitlik, adalet, özgürlük olmaz. Bunu söylüyoruz. 

(Erdoğan'ın Trabzon'da çocukla yaşadığı diyalog) Şaşırmıyoruz ama şaşırmadığımız şeyi kanıksayamayız. Bir yandan iktidarın zorbalığını gösteriyor gibi ama bir yandan da korkunç bir zayıflık belirtisi.