Yeni teklisini geçtiğimiz hafta yayınlayan Ofisboyz, dinleyicilerine “Umutsuzluğa kapılırsan hatırla, kağnı kamyonu yener” diye seslendi.
yalçın cuğ
“Tam istiklal ne demek? Yoksa siz aklınızdan kapitülasyonları kaldırmayı mı geçiriyorsunuz?
Evet. Bunu sağlayıncaya kadar savaş maalesef devam edecek.
Ah dostum çok hayalperestsiniz. Kağnı kamyonu yenemez.”
Bu diyaloğun Kurtuluş Savaşı sırasında Ankara Hükümeti’yle görüşmek için Anadolu’ya gelen Fransız diplomat Franklin Bouillon ile TBMM Hariciye Vekili Yusuf Kemal Tengirşenk arasında geçtiği rivayet edilir.
Hayır, yazının konusu Kurtuluş Savaşı veya emperyalizme karşı yürütülen mücadele değil. Yazının konusu, yaklaşık 100 yıl öncesine yapılan atıfla umut çağrısında bulunan punklar. Yeni teklisini geçtiğimiz hafta yayınlayan Ofisboyz, dinleyicilerine “Umutsuzluğa kapılırsan hatırla, kağnı kamyonu yener” diye seslendi.
Kimdi bu dazlaklar?
1960’lı yılların İngiltere'sinde göçmenlerin ve mavi yakalı işçilerin yaşadığı yoksul mahallelerde yeni bir alt kültür ortaya çıktı. Çünkü onların kaygılarını, yaşantılarını ve isteklerini ne “çiçek çocuklar” ne de orta sınıf kültürüne içkin diğer akımlar anlatıyordu. Onlar da işçi kimliklerini gururla (hatta zaman zaman fetişleştirerek) sahiplenmeye karar verdi.
Çünkü çelik burunlu iş botları, pantolon askıları ve en belirgin özellikleri olan kazıtılmış saçlarıyla Skinheadler veya Türkiye’de bilinen adıyla dazlaklar sömürülüyordu, işsizdi, unutulmuştu ve öfkeliydi. Başlarda benimsedikleri müzik, birlikte yaşadıkları Jamaikalı göçmenlerle olan etkileşimleri nedeniyle ska temelliydi. Sonrasında bu kültür, 1970’li yıllarda ortaya çıkan punk rock ve onun alt türü olan Oi! ile de etkileşim haline girdi. İyisiyle kötüsüyle sınıfını kucaklayan skinheadler, şarkılarında yoksulluk, işsizlik, sosyal adaletsizlikler, holiganlık, sokaklar, kavgalar ve içki gibi konuları işledi.
Özellikle 70’li yılların ikinci yarısından sonra dazlakların bir kısmı İngiltere’deki ekonomik krizi fırsat bilen aşırı sağ parti Ulusal Cephe ile ilişkilenmeye başladı. Bu dönemde tribünlere ve konser salonlarına yönelik çalışmalarına ağırlık veren oluşumun öncelikli hedef kitlesi dazlaklardı. Her geçen gün yoksulluğu da, öfkesi de artan dazlaklara sunulan argüman ise “Göçmenler sizin ekmeğinizi ve işinizi çalıyor” oldu.
Sosyolog Gildas Lescop da Ulusal Cephe’nin bahse konu örgütlenme kampanyasına dair şu değerlendirmede bulundu:
“Şiddete eğilimli mizaçlarına ve vatansever damarlarına dayanarak dazlakları örgütlemeyi, böylece onlardan çatışmalarda iş görecek bir şok birliği oluşturmayı hedeflediler. Ulusal Cephe için müzik sadece bir araçken, dazlak stili ise aşırı sağda savaşçı görünümüyle cezbeden bir giyim tarzına indirgendi. Tüm dazlaklar Nazi olmayacak, ama tüm Naziler dazlak stilini benimseyecekti.”
Devamında ise “ırkçı ve saldırgan” dazlak imgesi medyanın yanı sıra popüler kültürün ürettiği filmlerle, romanlarla pekiştirildi ve toplumsal bellekte yer edindi. Her ne kadar bu dönemde Ulusal Cephe ve sonrasında çeşitli ülkelerde, çeşitli aşırı sağ oluşumlarla ilişki içine giren dazlaklar olsa da, antifaşist tarafta yer alan skinhead grupları da oldukça fazlaydı.
Ofisboyz
İngiltere’yle sınırlı kalmayan bu kültür, yılları farklılık göstermekle birlikte pek çok ülkede kendine alan yarattı. Grup sayısı her ne kadar bir elin parmağını geçmese de Türkiye’de de skinhead gruplar ortaya çıktı.
Bu gruplardan birisi de 2003 yılında İstanbul’da kurulan ve kendi tanımlamalarıyla Oi! etkileşimli hardcore punk yapan Ofisboyz’du. Bu süreçte Yunanistan, Almanya, İsviçre ve Fransa da dâhil olmak üzere birçok ülkede konser veren grup, “kendileriyle benzer kaygı ve düşünceleri olan diğer gruplarla birlikte bu punk alt kültürünü yaşatmaya çalıştıklarını” belirtiyor.
Yeni teklileri “Kağnı Kamyonu Yener”i 27 Aralık’ta yayınlayan Ofisboyz, soL’un sorularını yanıtladı.
'Sol gibi punk ve skinhead kültürünün de fraksiyonları var'
Skinheadler ya da Türkiye’de yaygın kullanımıyla dazlaklar denilince genelde akıllara Almanya’da göçmenlere saldırılar düzenleyen, ev ve işyerlerini kundaklayan Neo-Naziler geliyor. Kendinizi nasıl tanımlarsınız? Sizler için skinhead kültürü nedir?
“Ülkemizde dazlak denilince akıllara Neo-Nazilerin gelmesinin nedeni büyük ihtimalle, Solingen faciası ve o dönemde yaşananların Kartel, Karakan gibi gurbetçi grupların şarkılarında sıkça işlenmesidir. Hatta bu gruplardan önce Derdiyoklar’ın da ‘Hop Hop Dazlaklar’ diye bir şarkısı vardı. Muhtemelen o dönemden Türkiye’den gurbete gidenlerin yaşadığı sıkıntılar ve bunların şarkılarda işlenmesiyle Türkiye’de böyle bir algı oluşmuş oldu.
Fakat bugün için skinhead kültürü içerisinde Neo-Nazilerin azınlıkta olduğunu söyleyebiliriz. Bunun istisnası olan ülkeler de vardır. Şu an dünya genelinde ‘SHARP’ yani ‘Skinheads Against Racial Prejudice’ (Irksal önyargıya karşı skinheadler) bu alt kültürü domine ediyor. Tıpkı sol gibi punk ve skinhead kültürünün de fraksiyonları var. SHARP, RASH, RAK… Biz de bir bayrak altına gireceksek bu SHARP olacaktır. Bizim için en uygunu diyebiliriz.
‘Sizin için skinead kültürü nedir’ sorusuna ise açıkçası çok verebileceğim bir cevap yok. İşçi sınıfından gelmesi, futbolla iç içe olması, politik taraflarının varlığı bizi kendine çekiyor diyebiliriz ama bunun dışında ekstra bir anlam yüklemiyoruz. Arkadaşlarla bizi bir araya toplayan bir imge diyebiliriz.”
Mart ayında yeni albüm geliyor
Yeni şarkınız "Kağnı kamyonu yener" 27 Aralık'ta yayınlandı. Bu şarkıdan önce en son 2020'de iki tane tekli yayınlamıştınız, tek albümünüz de 2009 yılında çıkmıştı. Var mıdır yeni projeler?
"2009 öncesi aslında birçok şarkı çıkarttık, fakat bunlar demo formatındaydı. İlk ciddi kaydımız 2009'daki bu ‘Bosphorus Pride’ albümü oldu. Sonrasında bir dönem ara verdik. Okul, askerlik, iş… Birkaç arkadaşımız da gruptan çıktı ve yeniden toparlanmak biraz zaman aldı. Ama 2012'den itibaren yeniden konserler vermeye başladık. 2018'de 4 şarkılık bir EP çıkardık, 2020 yılında da iki tane tekli çıkarttık.
2023’te yani kuruluşumuzun 20. yılında bir albüm çıkarmaya niyetlendik. Fakat ekonomik sebepler, depremler, seçimler, pandemi gibi şeyler buna engel oldu. Yetiştiremedik tabii.
Sonrasında giriştik tekrardan kayıtlara. Almanya’dan Smith & Miller Records’la rastlantı eseri bir iletişimimiz oldu ve piyasaya sürmek istediklerini söylediler albümü. 2025 Mart’ında 10 şarkılık bir albüm çıkacak. Aslında Mart’a kadar şarkı yayınlamayacaktık ama 2024 bitmeden önden bir şeyler salmak istedik. Bu da ‘Kağnı Kamyonu Yener’ oldu. Ocak sonuna doğru da ‘Army of Action’ isimli bir parçamız yayınlanacak."
'Bir kişi bile mücadeleye katılsa bir şeydir'
Kağnı Kamyonu Yener’in çıkış hikayesi nedir, ne anlatmak istediniz?
"Mesela yayınlanacak olan ‘Army of Action’ Hareket Ordusu’na atfen yapılmış bir şarkı. İstibdada karşı Selanik’ten başlayan yürüyüşün günümüze uyarlanması. Albümde yer alacak ‘Useful Idiot’ yani “kullanışlı aptallar” da yetmez ama evetçilere bir gönderme.
Bir şeye öfkeleniyoruz -ki bu ülkede öfkelenmek için ekstra bir çaba harcamaya gerek yok- ve şarkı bir anda çıkıyor. ‘Kağnı Kamyonu Yener’ de böyle oluşmuş bir şarkı. Kısacası böyle bir dönemde böyle bir şarkı sözü yazmaya ihtiyaç duyduk.
Şarkının başında o meşhur diyaloğu kullanmak istedik. Bahse konu olan kamyon emperyalizmin ta kendisiydi ve orada hiçbir olanağı olmayan bu fakir halkın emperyalizmi yenemeyeceği ima ediliyordu. Şu anda da sömürülen bir Türkiye söz konusu, insanlar umutsuzluğa kapılıyor. Biz de ‘Zamanında organize olup yenilmez denilen emperyalizmi ve maşalarını yendik. Bunu yine yapabiliriz’ demek istedik açıkçası.
Sorgulamayan, itaat eden ve tüketen bir insan tipi dizayn edilmek isteniyor. Haklı olarak bizim de buna bir itirazımız var. Ancak umutsuzluğa kapılan çok sayıda insan var ve biz de zaman zaman bu umutsuzluk içine düşüyoruz. Şarkıda da kağnıya atıfta bulunarak insanın yine kendi kurtarıcısı olabileceğini, illa bir yerden kurtarıcı beklemeye gerek olmadığını anlatmak istiyoruz. Bir kişi bile mücadeleye katılsa bir şeydir."