Kadınların gözünden 2020...

'Önümüzdeki ayların kadınlar ve işçi sınıfı açısından hak kayıpları ve mağduriyetlerle değil, kazanımlarla geçmesi için mücadele kazansın!'

Haber Merkezi

2020 yılı şüphesiz ki koronavirus pandemisi ile anılacak bir yıl olacak. Tüm dünyada 83 milyonu aşkın kişinin hastalandığı salgında geçtiğimiz yıl 1,8 milyon kişi COVİD-19 nedeniyle hayatını kaybetti. Veriler kadın ve erkekler arasında hastalanma oranları açısından bir fark yansıtmasa da hastalığın erkeklerde daha ağır seyrettiği, yoğun bakıma yatışların ve ölümlerin erkeklerde daha fazla olduğu biliniyor. Ancak pandeminin bir başka gerçeği; bu dönemde kadınların sadece sağlığının değil, hayatlarının bir bütün olarak oldukça olumsuz etkilendiği.

Kadın mücadelesinin son yıllardaki en önemli gündemlerinden biri olan kadına yönelik şiddette pandemi ile birlikte önemli bir artış oldu. COVİD-19’un bulaşması açısından yüksek riskli ve elzem olan sağlık, bakım, eğitim, gıda gibi sektörlerde daha yoğun olarak çalışmakta olan kadınlar, 2020 yılında her zamankinden daha fazla bir iş yükü ile çalıştılar. Buna rağmen kadınların istihdamında 2020’de belirgin bir gerileme oldu. Pandemi döneminde artan işsizlikten, sadece işten çıkarmalar nedeniyle değil, çocuk bakımı nedeniyle işten ayrılmak durumda kaldıkları için de en çok kadınlar nasibini aldı. Eskiden beri ev işlerine ve bakıma erkeklere göre daha fazla zaman ayırmak durumunda bırakılan kadınlar ev içinde geçirilen saatler arttıkça çok daha yıpratıcı ve tüketici bir bakım ve ev işi yükü altında kaldı.

Kadına yönelik şiddet arttı

Pandemi öncesinde kadının en çok şiddete uğradığı yer evdi. Kadın cinayetlerinin önemli bir kısmı evlerde, kadınların yakın partnerleri veya bir aile üyesi tarafından işleniyordu. Pandemi döneminde evlerde geçirilen sürenin artması, hane içinde sağlık, güvenlik ve geçim ile ilgili endişelerin ve bununla ilişkili gerilimlerin artması, bunlara ek olarak kadınların şiddet gördükleri durumlarda yardım almasının zorlaşması ile kadına yönelik şiddet yeni karmaşık boyutlar kazanarak arttı. Sosyal izolasyon tedbirlerinin alınmasından sonra sadece Türkiye’de değil, Fransa, Kanada, Almanya, Birleşik Krallık gibi “pırıltılı” ülkelerde de kadınlara yönelik şiddet ve kadınların acil sığınma taleplerinde yüzde 30’un üzerinde artış gerçekleşti.

Türkiye’de Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile İçişleri Bakanlığı’nın söylemlerine göre 2020’de azalmakta olduğu iddia edilen kadın cinayetleri verilerinin pek çok kitle örgütüne göre gerçekleri yansıtmadığı biliniyor. 2020’nin son günlerinde tek bir günde üç kadın cinayetinin işlenmiş, Aylin Sözer, Vesile Dönmez ve Selda Taş’ın öldürülmesi ile birlikte 2020’de kadın cinayetlerinde öldürülen kadın sayısı 419’a ulaşmıştı. 2020 yılı aynı zamanda intihar, kaza ya da doğal ölüm gibi sunulan şüpheli kadın ölümlerinin artışı ile dikkat çeken bir yıl oldu.

Kadın işsizliği ve yoksulluğu arttı

ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü), COVİD-19 pandemisi ile 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana karşı karşıya kalınan en ağır ekonomik krizin yaşandığını ve kayıtlı 3,3 milyar işgücünün yüzde 81’inin tam ve kısmı kısıtlamalardan etkilendiği yorumunu yapıyor. İstatistiklere göre kadınların istihdamı erkeklerin istihdamına göre daha fazla risk altında bulunuyor. ABD’de pandeminin sadece ilk üç ayında işten çıkarılan kadın sayısı 11,5 milyondu. McKinsey’in bir araştırmasında ise kadın işçilerin erkek işçilere göre işlerini kaybetme konusunda 1,8 kat daha fazla savunmasız olduğu gösterildi. Bir gün bile çalışmamanın pek çok emekçi kadın için açlık demek olduğu bir dünyada, 2020 kadınların işsizliğinin ve yoksulluğunun arttığı bir yıl oldu.

Küresel istihdamın yarısından daha azını (yüzde 39) kadın işçiler oluştursa da 2020’de işten çıkarılanların çoğu kadın işçilerdi. Zaten daha düşük ücretli işlerde yoğunluklu olarak çalışmakta olan kadınların çalıştığı konaklama, perakende ve yiyecek gibi sektörler pandemi döneminin kısıtlama ve kapanmalarından ekonomik olarak daha fazla etkilendi. Ücretler azaldı, bazı enformel işler kayboldu. İş ve gelir güvencesi açısından kadınlar aleyhine olan eşitsizlikler 2020 yılında daha da derinleşti.

Kadınlar hastalık açısından da riskli işlerde çalışıyor

Dünyada toplam sağlık işgücünün yüzde 70'ini oluşturuyorlar. Hekim, hemşire, ebe ve laborantlara, sağlık tesislerindeki çamaşırhane ve yemek hizmeti çalışanları, sosyal hizmet ve bakım emekçileri de eklendiğinde bu oran daha da yükseliyor. Sağlık sektörü yanında salgın döneminde yoğun olarak çalışmaya devam eden market ve gıda sektörü işçilerinin arasında kadın işçiler daha fazla. Bu açıdan değerlendirildiğinde kadınların  toplumsal temasın daha fazla olduğu işlerde çalıştığı görülüyor. Bir araştırmaya göre kadın emekçiler erkek emekçilere göre hastalık açısından yüzde 19 daha riskli işlerde çalışıyor.

Çocuk bakımı nedeniyle kadınların istihdamı azaldı

Emekçiler uzun yıllardır işyeri kreşlerinin neredeyse tamamının kapatılması ve kamu kreşlerinin çok yetersiz olması nedeniyle bakıcılık hizmeti satın almaya zorlanıyor. Bu durumun özellikle kreş ve okul çağında çocukları olan anneleri yarı zamanlı işlerde çalışmaya ittiği biliniyor. Dolayısıyla ücretleri daha düşük olan çalışan anneler, pandemi döneminde okulların ve kreşlerin kapanması nedeniyle babalara göre çok daha yüksek oranlarda çocuk bakımı için işten ayrılmak durumunda kaldı.

Birbiri peşi sıra ya da aynı anda iki vardiya

BM verilerine göre kadınlar erkeklere göre 3 kat daha fazla ev ve bakım işi yapıyor. 2020 yılında evden çalışmanın yaygınlaşması, çocukların ve aile bireylerinin evde geçirdiği sürenin artması nedeniyle evde daha çok yemek yapılması, salgın nedeniyle evin hijyeni için daha çok zaman harcanması gerekti. Artan yoksullukla başa çıkılması için evlerde önceki yıllara göre daha fazla kışlık yiyecek, kuru sebze ve konserve hazırlandı. Tüm bunlara hastalanan aile bireylerinin bakımı da eklendiğinde kadınlara yüklenen ev ve bakım işlerinde ciddi bir artış gerçekleşti. Pandemi ile birlikte ebeveynlerin çocukların eğitimi ve ev işlerine ayırdığı süre haftalık 59 saate yükseldi. Anneler babalara göre çocukların eğitimi için haftada 15 saat daha fazla zaman ayırıyor. Kısaca kadınlar 2020’de evden çalışıyor olsalar bile aynı günde en az iki vardiyada çalıştılar.

Kız çocuklarının eğitimi ve toplumsal konumda onlarca yıllık gerileme

2020 yılında tahminen 1,52 milyon çocuk okula gidemedi, bir kısmı bir daha hiç gidemeyecek. Uzaktan eğitim için gerekli digital araçların kullanımında erkek çocuklarının eğitimine öncelik verildiğinden kız çocukları eğitimde daha dezavantajlı hale geldi. Çocukların bir kısmı sadece uzaktan eğitime erişim engelleri nedeniyle değil, aile bütçesine katkı koyabilmek için çalışmaya başladı. Okuldan kopuş özellikle ergenlik dönemindeki kız çocuklarını olumsuz etkiledi. Kısmen bile olsa küçük kardeşin bakımını ve ev işlerini yüklenmek durumunda kalan kız çocukları, erkenden cinsiyetler arası iş bölümünün geleneksel ve gerici etkisi altında kaldı. Ayrıca 2020’de çocuk yaşta evliliğe zorlanan kız çocuklarının ve erken gebeliklerin sayısı arttı.

Kadın üreme sağlığı tehlikede

2020 yılında tahminen 9,5 milyon kadın doğum kontrol ve güvenli kürtaj hizmetine ulaşamadı. Sağlık hizmetlerinin salgına odaklanması ve halkın pandemi döneminde hastanelerden uzak durma eğilimleri nedeniyle kadınların gebelik takipleri aksadı. Doğum öncesi ve sonrası sağlık hizmetlerine erişimde dünyanın bazı bölgelerinde önemli sorunlar yaşandı. Geçmiş pandemiler böylesi dönemlerde anne ölüm ve hastalık oranlarının, çocuk yaşta gebeliklerin, HIV ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların arttığını göstermişti.

2020 patron önerileri ve emekçi kadınların cevabı

Kadınların 2020 ile iyice görünür, kimi zaman kendi ayaklarına da dolanan sorunlarına karşı patronlar kadınlar için esnek çalışma olanaklarının daha da fazla artırılması önerisinde bulunuyor. Aile ve iş yaşantısının telekomünikasyon ve teknolojik ilerleme ile dengede tutulmasının mümkün olduğunu ve iş yaşantısının buna göre düzenlenebileceğini söylüyor. Böylece esnek çalışmanın kurallaşmasını, çalışma saatlerinin uzamasını ve  artan sömürü ile karlarını katlamayı hedefliyor. Bu süreçte bakım ekonomisinin servetini arttırma fırsatı sağlayabileceğini farkeden sermaye sınıfı bu alanda yatırım planları yapıyor, bunu satamayacağı işçiler içinse devlet teşviki talep ediyor. Kanaat önderleri ise kadınların kararlılık ve odaklanma ile iş hayatında hayallerine kavuşabileceğini yanılsamasını yaratmaya devam ediyor.

Öte yandan 2020, pandemi dönemini fırsat bilerek siyasal baskı ve yasakları arttırmaya çalışan iktidara rağmen kadınların eylemlere katılımının arttığı bir oldu. Türkiye’de iktidarın her kadın cinayetinin “kadın cinayeti” olmadığı, kadına yönelik şiddetin azaldığı, İstanbul Sözleşmesi’nin aileye zarar verdiği iddiaları ile yapmaya çalıştığı yasal değişikliklere kadınlar yaygın eylemlerle yanıt verdiler. Kentlerde kadın dayanışma komiteleri ve haberleşme ağları örgütlendi. Köylerde kadınlar maden şirketlerinin yağmasına, jeotermal santrallerin doğayı katline karşı barikatlar kurdular. Polonya’da yüzbinlerce kadın kürtaj yasağı düzenlemesine karşı meydanları doldurdu. Arjantin’de kitlesel olarak kadınlar kongre sarayının önünde kürtaja yasal erişim hakkı kazanana kadar nöbet tuttular ve 2021’e kazanımlarını kutlayarak girdiler.

2021 emekçi kadınlar için birbirinden farklı ama bir o kadar da ilişkili pek çok mücadele başlığı ile önümüzde duruyor. Önümüzdeki ayların kadınlar ve işçi sınıfı açısından hak kayıpları ve mağduriyetlerle değil, kazanımlarla geçmesi için mücadele kazansın!