Çevreme Duyarlıyım ve Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES) Projesi kapsamında İzmir'in Bornova ilçesinde bulunan 99 okula imam, hatip, vaiz, müezzin ve Kuran kursu öğreticisi atandı.
Eğitim-İş, ÇEDES ve yapılan görevlendirmelere karşı Bornova İlçe Milli Eğitim Eğitim Müdürlüğü önünde basın açıklaması yaptı.
Basın açıklaması, Eğitim-İş Genel Başkanı Kadem Özbay tarafından okundu.
'İktidar eğitimi ideolojik dayatmalarının aracı haline getirdi'
Kadem Özbay sözlerine, ÇEDES Projesi kapsamında 99 okula din görevlisi atanmasının eğitimdeki gericileşme ve siyasal kadrolaşma politikalarının geldiği tehlikeli noktayı gösterdiğini belirterek başladı. Söz konusu durumun eğitimin laiklik ve bilimsel esaslarına açık bir saldırı olduğunu vurgulayan Özbay, ÇEDES’in aslında siyasi iktidarın nesil yetiştirme projesi olduğuna dikkat çekerek "Eğitim, çocuklarımızın aklını ve vicdanını özgürleştiren bir süreç olması gerekirken, siyasal iktidar bunu kendi ideolojik dayatmalarının aracı haline getirmektedir" dedi.
Özbay, eğitim alanındaki eksikliklere karşın ÇEDES seferberliği ilan edilmesine karşın şöyle konuştu:
"Geçtiğimiz yıl uygulanan ancak tepkiler üzerine geri çekilen bu proje, iktidarın eğitim sistemini tarikatların ve cemaatlerin kontrolüne bırakma konusundaki ısrarını gözler önüne sermektedir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın, özel eğitim öğrencilerinin destek eğitim odaları için aylarca beklettiği, temizlik görevlilerinin maaşlarını ödeyemediği bir dönemde, ÇEDES için seferberlik ilan etmesi, önceliklerinin ne olduğunu net bir şekilde ortaya koymaktadır. Okula imam var, ama yemek yok! Okula imam var, ama temizlik malzemesi yok!"
'Pedagojik bir cinayet'
Özbay, laik eğitim sisteminde din eğitiminin bireyin ve ailesinin tercihi olması gerektiğini hatırlattı ve "Ancak ÇEDES, din ve değerler eğitimini zorla okul müfredatına dahil etmeye çalışarak Anayasa’ya aykırı bir uygulamaya dönüşmektedir" dedi.
Din görevlilerinin okullarda işi olmadığına vurgu yapan Özbay, siyasal islamın okulları din üzerinden örgütlenme alanı olarak gördüğünü belirtti. Özbay, "ÇEDES’in ne çevreyle ne de değerlerle ilgisi vardır; bu proje, Milli Eğitim’i yok edip, yerine Diyanet’e bağlı göstermelik bir kurum bırakma politikalarının bir parçasıdır" ifadelerini kullandı.
Projenin "pedagojik bir cinayet" olduğunu ve hem ülkeye hem de çocuklara yapılabilecek en büyük kötülük olduğunu söyleyen Özbay, "Çocuklarımızın geleceğini bu dayatmalara teslim etmeyin. Koltuklarınızdan güç almayı bırakın, arkanızdaki Başöğretmen’in fotoğrafına bakın ve bu protokolü reddedin" çağrısında bulundu.
Özbay sözlerine, "ÇEDES garabetinin; eğitimin Atatürk ilke ve devrimlerine uygun olarak verilmesi gerektiğini belirten Anayasa’nın 42.maddesi ile kamu hizmetlerinin ancak ilgili kamu görevlileriyle verilebileceğini vurgulayan 128.maddesiyle çeliştiği için hukuksuz, Siyasal İslamcı ideolojiyle donanmış şahıslarla çocuklarımızı yan yana getirdiği için tehlikeli, olduğunu bir kez daha vurguluyoruz" diyerek devam etti.
Atanmayan öğretmenleri hatırlattı
Atanmayan öğretmenlere de dikkat çeken Özbay, şu ifadeleri kullandı:
"Eğitimin niteliğini artırmak ve öğrencilerimize daha iyi bir gelecek sunmak için, acilen daha fazla rehber öğretmen ataması yapılmalıdır. Okullarda rehberlik çalışmalarının daha etkin ve sağlıklı yürütülmesini sağlayabilecek çok sayıda PDR öğretmenimiz de atama bekliyor. Atanmayan öğretmen sorunun kaynağı siyasi iktidar şimdi de herkes öğretmenin görevini yapabilir anlayışıyla öğretmenlik mesleğine hakaret etmeye devam ediyor.
Okullar, öğretmenlerin çalışma alanıdır. Eğitim, öğretmenlerin işidir. Okulda dersleri öğretmenler verir. Herkes yerini ve haddini bilsin! Bizler tüm çocukların laik, bilimsel, çağdaş eğitim hakkına ve mesleğimizin onuruna sahip çıkacağız, her koşulda sahip çıkmaya devam edeceğiz!"
Eğitim-İş olarak "ÇEDES Projesi"ni halihazırda yargıya taşıdıklarını hatırlatan Özbay, projenin iptal edilmesi, görevlendirmelerin geri çekilmesi, laik ve bilimsel eğitimi yok eden her türlü uygulamaya son verilmesi gerektiğini söyledi.
