Küba Devrimi'nin önderi Fidel Alejandro Castro Ruz, 98 yıl önce dünyaya geldi.
ABD'nin başucunda ayaklanan Küba halkı, Fidel'in önderliğinde tüm dünyaya nasıl boyun eğilmeyeceğini göstermişti 1 Ocak 1959'da.
Fidel ve yoldaşları yurtlarından sömürgecileri kovduğu zaman, tüm dünyanın emekçileri umudu görmüş, patron sınıfıysa korkuyla tutuşmuştu. Fidel artık aramızda olmasa da Küba halkının kararlı mücadelesi hâlâ emperyalizmi ve onun yandaşlarını endişelendirmeye devam ediyor.
Adaletsizlikle mücadelesi erken yaşlarında başladı
12 kardeşi olan Fidel Castro, 13 Ağustos 1926'da doğdu. Katolik Okulu'nda ilkokulu yatılı okuyan Fidel, daha sonrasında Havana'daki bir Katolik lisesinde orta öğretimine devam etti.
Katolik lisesinden mezun olduktan sonra genç Fidel Havana Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi.
Genç Fidel'in adaletsizlikle mücadelesi erken yaşlarında başladı. Üniversite yıllarından itibaren siyasetle iç içe olan, haksızlığa karşı örgütlülüğü savunan Fidel, 1950'de mezun oldu.
Hukuk fakültesinden çıktıktan sadece iki yıl sonra, 1952 seçimleri için ülkesinin temsilciler meclisinde aday olarak gösterildi Genç Fidel. Ancak Fulgencio Batista'nın diktatörlüğünü ilan etmesiyle seçimler gerçekleşmedi.
Fidel Castro, Batista diktatörlüğüne karşı mücadeleyi örgütlemeye başladı. Fidel ve yoldaşları 26 Temmuz 1953'te ülke çapında bir ayaklanmanın kıvılcımı olacağı umuduyla Santiago de Cuba'daki Moncada kışlasına bir saldırı düzenledi.
Ancak Moncada Baskını yenilgiyle sonuçlandı, ve "baskın" gerekçesiyle 100 kişi tutuklandı. Tutuklananların sadece 35'i baskına katılmıştı.
Fidel, 21 Eylül 1953 günü hakim karşısına çıkartıldığında tarihi savunmasını yapacaktı...
Duruşmada baskının arkasında kimin olduğu sorulduğunda Fidel tereddüt etmeden "Bu devrimin arkasındaki fikir babası, bağımsızlığımızın havarisi José Martí'dir" cevabını verecekti. Ülkesini savunduğunu beyan ettiği savunmasından sonra Fidel'in tutukluğu devam etti.
16 Ekim 1953'teki son duruşmadaysa 2 saat süren "Tarih beni aklayacaktır" konuşmasını yapan Fidel 15 yıl, kardeşi Raúl'se 13 yıl hapse mahkûm edildi.
1955'te politik baskılar üzerine Batista diktatörlüğü af ilan etti. Ancak ABD kuklası diktatörlüğün siyasal oyun olarak kullanmaya çalıştığı af geri tepecekti. Özgür kalan Castro kardeşler, Küba'nın özgürlüğü için verilen mücadeleyi sürdürmek için Meksika'ya geçti.
Fidel buradaki Kübalıları "26 Temmuz Hareketi" ismi altında örgütledi.
2 Aralık 1956 günü Fidel, Raúl ve beraberlerindeki 81 devrimci "Granma" adlı tekneyle Küba kıyılarına ulaştı, ancak burada Batista diktatörlüğü onları hazırda bekliyordu. Karaya ayak basar basmaz saldırıya uğrayan Fidel ve yoldaşları arasından sadece 12 kişi sağ çıkabilmişti, bunlardan birisi Ernesto Che Guevara'ydı.
Halk birlik olunca askerler taraf değiştirdi
Batista güçlerine karşı gerilla savaşı yürütmek için Sierra Maestra'ya çekilen Fidel ve yoldaşları pes etmedi. Ada genelinde ilerledikçe tekrar örgütlenmeye başlayan Kübalı yurtseverler büyüdükçe Batista hükümetinin güçsüzlüğü de ortaya çıktı; halk örgütlenince Batista rejimi saflarındaki askerler bile silahlarını bırakıp zaman zaman taraf değiştirmişti.
Yılbaşı günüyse imparatorluğun başucunda, ABD'nin kıyısında, yandaş Batista, 1 Ocak 1959'da Amerika'ya giden bir uçağa atlayarak kaçtı. Castro'nun 800 yoldaşı Küba hükümetinin 30 bin kişilik profesyonel ordusunu yenmişti.
Artık sömürülmekten bıkanların, boyun eğmeyenlerin oluşturduğu 26 Temmuz Hareketi, başkent Havana'ya girerken coşkuyla karşılandı, bu sefer ülkenin nasıl yönetileceği sorusu gündeme geldi.
İlk olarak Manuel Urrutia Başkanlığında bir geçici hükümet kuruldu, daha sonra Şubat 1959'da Fidel Küba'nın Devlet Başkanı oldu.
Küba'nın ABD'nin "arka bahçesi" olmaktan kurtulması için tüm işletmeleri devletleştiren, ülkesini kamucu, sosyalist bir yöne çeviren Fidel, geri bir sömürge ülkesi olan Küba'yı kısa sürede kalkınma ve ekonomik bağımsızlık yoluna soktu.
Yeni Küba yüzünü SSCB ve diğer sosyalist ülkelere dönerken yanı başında özgür bir Küba'ya tahamül edemeyen ABD daha sonra "Domuzlar Körfezi Çıkartması" adı altında hatırlanacak başarısız bir işgal girişiminde bulundu. İşgal girişimine karşı Fidel yine en önde ülkesini savunanlar arasındaydı.
20. yüzyılın sonunda Avrupa ve SSCB'de meydana gelen karşı devrimlerin ardından ABD'nin ülkeye karşı uyguladığı ablukayla baş başa kalan Küba yine pes etmedi. Fidel'in ve Komünist Parti'nin liderliğinde Küba halkı pes etmeden 1991'de başlayan büyük krizi atlattı.
Hayatı boyunca emperyalizme ve kapitalizme karşı mücadele eden Marksist-Leninist lider Fidel Castro, 2008'de Küba Devlet Başkanlığı'nı bırakmasının ardından da Latin Amerika ülkelerinin ABD'ye karşı birlik olması için verdiği mücadeleyi sürdürdü.
Fidel 2011'de Küba Komünist Partisi'nin Genel Sekreterliği görevini bıraktı.
Fidel Alejandro Castro Ruz 2016'da aramızdan ayrıldı, ancak Küba hâlâ yankilerin onca çabasına karşın ayakta ve eşitliğin, özgürlüğün, kardeşliğin ve sosyalizmin bayrağını yükseltmeye devam ediyor.
Fidel'in Küba'sı, 1 Ocak 1959'dan beri dünya için umudun şafağı olmaya devam ediyor.
Kübalı devrimcinin 2003 yılında Arjantin’de yaptığı “Daha iyi bir dünya mümkün!” adlı konuşmasıysa hâlâ Küba'nın dünyadaki rolünü açıklamakta önemini koruyor:
"İyimser olduğum için, yaratılan muazzam, hegemonik güçlere rağmen, yapılan hatalara rağmen, bu dünyanın kurtarılabileceğini düşünüyorum, çünkü fikirlerin kuvvetten üstün olduğuna inanıyorum... Ülkemiz diğer insanlara bomba atmaz, bombalara binlerce uçak göndermez; ülkemiz nükleer silahlara, kimyasal silahlara veya biyolojik silahlara sahip değildir. Ülkemizin on binlerce bilim insanı ve doktoru hayat kurtarma fikri konusunda eğitildi. Bir bilim insanını veya doktoru, diğer insanları öldürmek için madde, bakteri veya virüs üretmek üzere çalışmaya koymak kesinlikle bu kavramla çelişir. Küba'nın biyolojik silahlar hakkında araştırma yaptığı iddiaları bile yapıldı. Ülkemizde meningokokal menenjit ve hepatit kadar şiddetli hastalıkları tedavi etmek, genetik mühendisliği teknikleri ile aşılar üretmek veya büyük önem taşıyan bir şeyi moleküler immünoloji yoluyla bulmak için araştırmalar yapılmakta; bu çalışmalar bazı hastalıkları önleyebilir, bazılarını tedavi edebilir. Bu yol boyunca ilerliyoruz. Doktorlarımızın ve araştırma merkezlerimizin gururu budur. On binlerce Kübalı doktor en uzak ve en elverişsiz yerlerde enternasyonalist hizmetler sağladı. Bir keresinde dünyanın karanlık köşelerinde ‘önleyici’ veya sürpriz saldırılar yapamayacağımızı ve asla yapmayacağımızı söyledim; bunun yerine ülkemiz dünyanın en karanlık köşelerine ihtiyaç olan doktorları gönderebiliyor. Doktorlar, bombalar değil. Doktorlar, akıllı silahlar değil."