İslam ve Arap liderleri Filistin yanlısı çağrılarını yaptı ama... Hangileri samimi?

İslam ve Arap liderlerinin dün yaptığı zirvede Filistin'in tanınması ve İsrail saldırganlığının sonlanması yönünde bildiri imzalandı. Bu ülkelerin neredeyse yarısı İsrail'i hâlâ tanıyor.

Dış Haberler

İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi dün Suudi Arabistan başkenti Riyad'da yapıldı.

Katılım sağlayan ülkeler, İsrail'in işgal altındaki tüm Filistin topraklarından çekilmesini talep eden ve bunu bölgesel barış için bir ön koşul olarak adlandıran ortak bir taleple zirveyi tamamladı.

Zirvenin kapanış bildirisi, BM kararlarına ve İsrail'e iki devletli bir çözüm karşılığında normalleştirilmiş ilişkiler sunan 2002 Arap Barış Girişimi'ne atıfta bulunarak 1967 öncesi sınırlara geri dönülmesi çağrısında bulundu.

"Bölgede adil ve kapsamlı bir barış... İsrail'in işgal altındaki tüm Arap topraklarını 4 Haziran 1967 sınırına kadar işgaline son vermeden elde edilemez" denilen kapanış bildirisinde, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs'ün yanı sıra Gazze ve Golan Tepeleri'ne de atıfta bulunuldu.

57 ülkenin liderleri, başkenti Doğu Kudüs olan egemen bir Filistin devletinin acil ihtiyacını vurguladı ve bunu başarmak için belirli adımlar ve zaman çizelgeleri içeren uluslararası olarak desteklenen bir plan çağrısında bulundu.

İsrail'in Gazze'deki saldırıların kınandığı bildiride, saldırılar soykırıma varan "korkunç ve şok edici suçlar" olarak tanımlandı.

Zirvede, Ortadoğu'da barışın temel taşı olarak Filistin sorununa adil ve kapsamlı bir çözüm talebi vurgulandı.

Ülke liderleri, Birleşmiş Milletler'e yönelik İsrail'in "devam eden saldırılarını" kınadılar.

Hamas'tan toplantı öncesi çağrı

Toplantı öncesinde Hamas, İsrail ve destekçilerine Gazze ve Lübnan'daki vahşeti sona erdirmeleri için baskı yapmak üzere Arap ve İslam ülkeleri arasında bir ittifak kurulması çağrısında bulundu.

Hamas, Arap ve Müslüman ülkeleri taahhütlerini somut eylemlere dönüştürmeye çağırarak, İsrail saldırganlığını durdurmak için acil çabalar talep etti.

Hamas yayınladığı bildiride, "Başkenti Kudüs olan bağımsız bir Filistin devletinin kurulması, İsrail'i halkımıza yönelik saldırganlığını ve soykırımını durdurmaya zorlamak için daha acil çabalar ve pratik çözümler gerektirecektir" dedi.

Suudi prensinden ateşkes çağrısı

Zirvede konuşan Suudi Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, dünyanın "İsrail'in Filistin ve Lübnan'a yönelik eylemlerini derhal durdurması gerektiğini" ifade ederek, İsrail'in Gazze'deki kampanyasını "soykırım" olarak kınadı.

Selman, hem Gazze'de hem de Lübnan'da derhal ateşkes çağrısında bulundu.

Ayrıca İsrail'i İran'a saldırmamaya çağıran Selman, Riyad ile bölgesel rakibi Tahran arasındaki bağların iyileşmesine dikkat çekti.

Arap Birliği Genel Sekreteri Ahmed Ebu Gayt da Suudi Veliaht Prensi'ne katılarak İsrail'in Gazze ve Lübnan'daki ölüm ve yıkım eylemlerini kınadı. Gayt, "Filistin halkının içinde bulunduğu zor durumu kelimelerle ifade etmek mümkün değil. İsrail'in Filistin halkına karşı aldığı önlemler, kalıcı barışı sağlama çabalarını baltalıyor. Kalıcı barışı ancak adaletle sağlayabiliriz" diye konuştu.

Zirvede konuşan Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas da, Arap ve İslam ülkelerini Filistin halkıyla dayanışma içinde olmaya çağırdı. Abbas, ayrıca, İsrail'in Gazze'deki saldırganlığını durdurulmasını ve bölgeye insani yardım ulaştırılmasını sağlanmasını öngören BM kararının uygulanmasını talep etti.

Ürdün Kralı II. Abdullah da, İsrail'in Gazze'ye yönelik savaşını ve çatışmaların Lübnan'a yayılmasını kınadı ve kuşatma altındaki Filistin topraklarına daha fazla yardım gönderilmesi çağrısında bulundu.

Lübnan Başbakanı'ndan İran'a üstü kapalı tepki

Lübnan Başbakanı Necip Mikati'yse, ülkesinin "varoluşsal" bir kriz yaşadığı konusunda uyararak, ülkesinin içişlerine karışan ülkelere tepki gösterdi.

Mikati, ülkelerin "şu veya bu grubu desteklemeyi bırakmaları, bunun yerine Lübnan'ı bir devlet olarak desteklemeleri" gerektiğini savundu. Mikati'nin bu çıkışıyla İran'a gönderme yaptığı düşünüldü.

Buna ek olarak, Dünya Bankası tahminlerine atıfta bulunan Mikati, İsrail'in ülkesine yönelik saldırganlığından kaynaklanan zararın, hem ekonomik kayıplar hem de evlerin yıkılması dahil olmak üzere yaklaşık 8,5 milyar dolar olduğunu aktardı.

Esad'dan İsrail'i boykot çağrısı

Zirvede söz alan Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad, İsrail ile ilgili temel sorunun mevcut Netanyahu hükümetinin ötesine uzandığını vurguladı. Sorunun, Siyonist devletin köklü ideolojik temellerinde yattığını söyleyen Esad, bu ideolojinin "kan dökmekten hastalanmış bir zihin" ve "üstünlük yanılsamasına takıntılı" olarak tanımladı.

Esad, Arap ve İslam ülkelerini kararlı bir duruş sergilemeye çağırdı ve İsrail'i boykot etmelerini ve "hırsızla hukuk dilinde, suçluyla ahlak dilinde ve kasapla insanlık dilinde" konuşmayı bırakmalarını istedi.

Trump'a 'mesaj'

Zirvede liderler, ABD'de yeni başkan seçilen Donald Trump'a da mesajlar gönderdi.

İran Cumhurbaşkanı Mesud Pezeşkiyan'ın yerine zirveye katılan Birinci Başkan Yardımcısı Muhammed Rıza Arif, açıklamalarında "dünyanın" Trump'ın "Gazze ve Lübnan'ın masum halkına karşı savaşı derhal durdurmasını" beklediğini söyledi.

Zirvenin kapanış konuşmasında, İsrail'e silah ihracatının ve transferinin yasaklanması çağrısı da yer aldı.

Trump, ilk döneminde, uluslararası konsensüsü hiçe sayarak, Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanımış ve ABD büyükelçiliğini oraya taşımıştı. Trump ayrıca uluslararası hukuka göre yasadışı olan işgal altındaki Batı Şeria'daki İsrail yerleşimlerini onaylamıştı.

Bununla birlikte Trump, İsrail'in Birleşik Arap Emirlikleri, Bahreyn ve Fas ile diplomatik ilişkilerinin kurulmasının da öncülüğünü üstlenmişti.

ABD'nin mevcut başkanı Joe Biden da, bir yıldan uzun süren çatışmalar boyunca Washington'ın İsrail'in en önemli askeri destekçisi olmaya devam etmesini sağlamıştı.

Erdoğan zirvede ne dedi?

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, zirvede konuşmasını yaptı. Erdoğan, "Daha fazla ülkenin Filistin devletini tanımasını teşvik etmeliyiz" dedi, Gazze'de insani yardım konusunda acil çözüm çağrısı yaptı.

Erdoğan, ayrıca yaptığı konuşmada diğer ülkelere "İsrail'le ticaret sonlansın" çağrısı yaptı ve İsrail'e silah ambargosu uygulanmasını önerdi.

Şaibeli 'ticari sonlanma'

AKP-MHP iktidarı İsrail'e ticareti durdurmak için Gazze'nin 9 ay boyunca bombalanmasını, 34 binden fazla Filistinlinin öldürülmesini beklemişti. Gümrükler İsrail'e 5 Mayıs'ta kapatıldı ama eş zamanlı olarak Filistin'e ihracat savaş koşullarına rağmen astronomik oranlarda artınca İsrail'e ticaretin Filistin postunda sürdürüldüğü yönünde yorumlanıyor.

İktidar bu iddiaları yalanlasa da ortadaki şaibe henüz giderilmiş değil.

İİT ülkeleri bu bildiride ne kadar samimi?

İİT üyesi ülkeler, son olarak zirvede Filistin devletinin tanınması ve İsrail'in katliamlarını durdurması yönünde bir ortak bildiri imzalamış oldu.

Ancak bu ülkelerin kaçının Filistin'in gerçekten arkasında olduğu büyük bir soru işareti. Zira Türkiye de dahil olmak üzere bu ülkelerin neredeyse yarısı işgalci İsrail devletini hâlâ resmi olarak tanıyor. Önemli bir bölümü ise İsrail'le ticari faaliyetlerine devam ediyor. İsrail'le ticareti sonlandırdığını iddia eden Türkiye de bu konuda şüpheli bir konumlanış içerisinde.

İİT üyesi ülkelerden hangileri İsrail'i tanımıyor?

İİT üyesi ülkelerin 29'u İsrail devletini resmi olarak tanımıyor. İsrail'i tanımayan ülkeler şöyle:

Afganistan, Cezayir, Bahreyn, Bangladeş, Brunei, Çad, Komorlar, Cibuti, Gine, Endonezya, İran, Irak, Kuveyt, Lübnan, Libya, Malezya, Mali, Fas, Nijer, Umman, Pakistan, Katar, Suudi Arabistan, Somali, Sudan, Suriye, Tunus, Birleşik Arap Emirlikleri, Yemen.

İsrail'i tanıyan İİT üyesi ülkelerse şöyle:

Arnavutluk, Azerbaycan, Benin, Burkina Faso, Fildişi Sahili, Gabon, Gambiya, Gine Bissau, Guyana, Kamerun, Kazakistan, Kırgızistan,  Maldivler, Mısır, Moritanya, Mozambik, Nijerya, Özbekistan, Senegal, Sierra Leone, Surinam, Tacikistan, Togo, Türkiye, Türkmenistan, Uganda, Ürdün.