İnternetin fişinin çekilmesi: Tamamen hukuksuz, üstüne etkisiz, ve çok tehlikeli

40 saat süren internet kısıtlaması sessizce başladı, sessizce son buldu. İktidar neden ve neye dayanarak yasaklamaya gittiğini açıklamadı bile. Önceki örneklerden daha kapsamlı uygulanmasına rağmen sokağın sesini bastıramayan kısıtlama, günlük hayatıysa sekteye uğrattı.

Haber Merkezi

Toplumda tepkiye ya da tartışmaya yol açacak herhangi bir gelişmenin ardından iktidarın attığı ilk adım internetin fişini çekmek oluyor. Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasından dakikalar sonra böyle oldu.

19 Mart tarihinde başlayan erişim sorunları, popüler platformlarda yavaşlama ve zaman zaman tamamen erişilememe sorunlarına yol açtı. Kullanıcılar fotoğraf ve video paylaşamadı, mesajların iletilmesinde gecikmeler yaşandı. 

Bant daraltma uygulaması sadece sosyal medyayı kısıtlamakla kalmadı. Hayatın her alanında temel bir ihtiyaç halini alan internetin trafiğinde aksamalar yaşandı. Dijital iletişime bağımlı olanlar hazırlıksız yakalandı.  

Tam 40 saat süren kısıtlamanın başlangıcında ve sonlandırılmasında resmi bir açıklama yapılmadı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK) ile Ulaştırma Bakanlığı süreç boyunca sessizliğini korudu.

Keyfi, gizli, hukuksuz

İnternetteki kısıtlamanın hangi karara, hangi yasaya dayandırıldığı hâlâ bilinmiyor, sadece tahmin edilebiliyor.

Cumhurbaşkanı talebi ve BTK başkanı eliyle uygulanan bant daraltma uygulaması tamamen keyfi, gizli ve hesap verilebilirlikten uzak.

Hakim onayı almadan Elektronik Haberleşme Kanunu’nun 60. maddesindeki geniş yetki kullanılarak keyfi bir şekilde halkın haber ve bilgi alma hakkı engellenebiliyor.

Sosyal platformları aracılığıyla kurulan iletişim haberleşme niteliği taşıyor. Bu nedenle kullanıcıların fikrini beyan etmesi ifade özgürlüğü kapsamına giriyor ve anayasada yer alan haklardan biri olarak sayılıyor. Yani bant daraltma haberleşme özgürlüğünün kısıtlanması anlamına geliyor.

Planlı ve daha kapsamlı uygulandı

Türkiye bant daraltma uygulamasına yabancı değil ancak 19 Mart'ta yaşanan önceki örneklerden farklılık gösteriyor.

2022'de İstiklal Caddesi'ndeki bombalı saldırı, 6 Şubat depremleri veya TUSAŞ tesisine düzenlenen saldırı gibi sonrasında sosyal medyanın kısıtlandığı olayların aksine İmamoğlu'na yapılan operasyon ile internetin kısıtlanması eş zamanlı yaşandı. Bu da bant daraltma uygulamasının operasyonun bir parçası olduğunu gösteriyor.

Yaklaşık iki gün süren kısıtlamada uygulama farklılıkları da gözlendi. İstanbul'da yaşayan bir kullanıcının bildirdiği sorunla Konya'dan bildirilen sorun farklıydı. Benzer bir fark uygulamalar arasında fark edildi. X'e erişim tamamen kısıtlanırken Whatsapp gibi mesajlaşma uygulamaları sadece yavaşlatıldı. 

Tek kararla günlük hayat sekteye uğratılabilir

İnternetteki kısıtlamanın haber alma hakkını ve halkın siyasete katılımını ne ölçüde engelleyebildiği ise soru işareti. İmamoğlu'nun gözaltına alınmasının ardından başlayan protestolar sosyal medya sansürüne rağmen günden güne büyüdü. İnternette bant genişliğinin daraltılması siyaset alanının daraltılmasını beraberinde getirmedi. BTK'nin hesabını da aşan halk, siyasete katılımının engellenmesine karşı sokakta bir araya geldi.

Öte yandan internet kısıtlamasının milyonlarca yurttaşı ilgilendiren bir boyutu daha var. İnternetin keyfi şekilde kısıtlanması, sadece bilgi akışını değil, eğitimden sağlığa günlük yaşamın işleyişini de sekteye uğratıyor. Siyasi bir operasyon için basılan düğme hayatın her alanında tehlikeli sonuçlar doğurabilecek potansiyele sahip.

TKP tüm yurttaşları çağırıyor: 'Cumhuriyet için, laiklik için, bağımsızlık için, sosyalizm için!'
1