AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türkiye Müteahhitler Birliği’nin Ankara’da bir otelde düzenlediği “Yurtdışı Müteahhitlik Hizmetleri Başarı Ödülleri Töreni”nde konuştu.
Kamudan aldıkları ihaleler, vergi indirimleri ve teşviklerle semiren, Türkiye sermayesinin yurtdışına yayılma hevesinin başat aktörlerinden olan inşaat patronlarına övgü düzen Erdoğan, bir dönem muhalefetin gündemindeki “Beşli Çete” eleştirilerini de hedef aldı.
Türkiye'den 43 inşaat şirketi listede
Türkiye Müteahhitler Birliği önceki gün yaptığı açıklamada uluslarası inşaat sektörü dergisi ENR’ın (Engineering News Record), “Dünyanın En Büyük 250 Uluslararası Müteahhidi Listesi”nde bu yıl da Türkiye’nin 43 firmayla yerini koruduğunu duyurdu.
Müteahhitlerin bir önceki yılda ülkeleri dışındaki faaliyetlerinden elde ettikleri gelirler veri alınarak oluşturulan listede 81 firmayla birinci yine Çin oldu, üçüncü sırada 38 firmayla ABD yer aldı. Türkiye’nin küresel inşaat pazarından aldığı paysa yüzde 3,7 olarak açıklandı.
Listede başı çeken firmalar arasında Limak, Rönesans, ENKA, Yapı Merkezi, Cengiz, Ant Yapı, Esta, Gülermak, Aslan Yapı, Çalık, Kuzu, Nurol da yer alıyor.
Erdoğan 'iftihar ediyor': 'Onlar da biraz ekonomi bilselerdi'
Erdoğan törendeki konuşmasında inşaat patronlarına “Ülkemizin büyüklüğüne, uluslararası konumuna yarışır çizgide bizleri temsil eden sizlerle iftihar ediyoruz” diye seslendi.
İsim vermeden “Beşli Çete” eleştirilerini hedef alan Erdoğan “Bugüne kadar inşaat sektörünün gelişmesine yönelik her adımımıza israf yaftası vuruldu. Müteahhitlik firmalarımızın yurt dışında yazdığı başarı görmezden gelindi. Her alanda yapılan devasa işlerle ilgili tek bir takdir cümlesi kurulmadı” dedi.
“Biraz ekonomi bilseler inşaat sektörünün ne kadar kritik bir konu olduğunu anlayabilirlerdi” ifadesini kullanan Erdoğan “Sadece ülkemizde 6 milyon insan dolaylı ve doğrudan bu sektörden geçimini sağlıyor. Müteahhitlikte dünyada söz sahibiyiz. Sektördeki başarımız ekonomimizin gücünü gösteriyor” iddiasında bulundu.
İşçiler gündeminde değil, her daim patronların yanında
Yurtdışındaki projelerde çalışan inşaat işçilerinin kimi zaman patronlar maaşları ödemedi diye bulundukları ülkelerde mahsur kalmaları, alacakları için ülkeye döndükten sonra şirket merkezleri önünde eylemler yapmaları, gittikleri ülkelerde iş kazalarına uğradıktan sonra haklarını aramalarının önüne yasal engeller konulması Erdoğan’ın gündeminde yoktu.
Erdoğan “52 yıllık sürede firmalarımız 137 ülkede 515 milyar dolar değerinde 12 bin 777 proje üstlendi. 2012-2013-2021 yıllarında 30-32 milyarlık proje tutarlarıyla bu alanda rekor kırdık. 2000'li yılların başında ortalama proje bedeli ortalama 20 milyon dolar iken 2020 başında bu rakam 60 milyon dolar dolaylarına çıktı. Sektörün geleceğiyle ilgili tahminler bu noktada umutlarımızı artırıyor” diye konuştu.
Müteahhitlere "Sizlerin başarısı ülkemizin başarısıdır” diye seslenen Erdoğan “Yurt dışındaki başarılarınızla sadece ekonomimize değil, ülkemizin itibarına da katkı sağlıyorsunuz. Biz de her meselede sizlerin yanında olmaya gayret gösteriyoruz. Bundan sonra da sizin yanınızda olmaya devam edeceğiz” dedi.
Erdoğan: 'Türkiye Batı'dan uzaklaşıyor' iftirası atıldı
AKP’nin 22 yıllık iktidarında dış politikada “köklü bir paradigma değişimi”ne gidildiğini söyleyen Erdoğan “Türk dış politikası uzun yıllar içe dönük bir karaktere sahipti. Risk almayalım, kimseyi ürkütmeyelim anlayışı kendi yakın coğrafyasını ilgilendiren meselelerde dahi Türkiye'yi uzun yıllar ülkeyi tribüne mahkum etti. 2002'den itibaren dış politikamızda köklü bir paradigma değişimine gittik. Komşularımızla ilişkilerimizi farklı mekanizmalarla güçlendirdik. Afrika açılımından Latin Amerika açılımına, yeniden Asya girişimine kadar yeni köprüler kurduk. Tüm bu açılımların meyvesini her alanda topladık” ifadelerini kullandı.
O dönemde “eksen kayması tartışmaları” yapıldığını anlatan Erdoğan “Türkiye Batı’dan uzaklaşıyor” şeklinde kendilerine “iftira atıldığını” savundu.
“2024 Türkiye'sini 30-40 yıl öncesinin kalıplarına mahkum etmek ülkemize çok büyük haksızlıktır” diyen Erdoğan “Türkiye'nin oralarda ne işi var" şeklindeki eleştirilereyse “kulak asmadıklarını” belirtti.
Erdoğan'dan BRICS açıklaması: 'Daha doğal bir şey olamaz'
BRICS konusuna da değinen Erdoğan, Türkiye’nin yüzünü “Batı’ya dönük” diye niteledi, "ancak Doğu’yu da ihmal etmeyeceklerini” savundu.
Erdoğan şöyle konuştu:
“Dünyanın en büyük 5 ekonomisinden 3'ünün bulunduğu Asya Pasifik ve Hint Okyanusu coğrafyasıyla iş birliğini güçlendirmemizden doğal bir şey olamaz. Türkiye'nin ekseni de rotası da bellidir. Türkiye olarak yüzümüz Batı'ya dönüktür ancak bu Doğu'yu ihmal edeceğimiz, Doğu'yla ilişkilerimizi geliştirmeyeceğimiz anlamına gelmez. Siyah-beyaz bir dünyada artık yaşamıyoruz. Kazan kazan temelinde dengeli, karşılıklı saygıyı esas alan bir yaklaşımla işbirliğimizi tüm ülke ve aktörlerle geliştirmeyi arzu ediyoruz.”
Anayasa'nın ilk dört maddesi: 'Cumhur İttifakı'nın böyle bir derdi yok'
Erdoğan’ın konuşmasında bir başka başlıksa Anayasa tartışmalarına ilişkindi.
Hüda-Par Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun Anayasa’nın ilk 3 maddesinin değiştirilemeyeceği ve değiştirilmesinin teklif edilemeyeceğine ilişkin 4. Maddeye karşı olduklarının söylemesinin ardından başlayan tartışmalar üzerine konuştu.
Erdoğan konuya ilişkin “Anayasanın ilk dört maddesiyle ilgili bizim açımızdan herhangi bir tartışma yoktur. Cumhur İttifakı'nın böyle bir sıkıntısı, derdi de yoktur. Partimizin bu konudaki yaklaşımı açıktır. Biz yeni anayasa sürecini yönetmek arzusundayız. Biz milletimizi darbe anayasasından kurtarmak ve milletimizin önünü açmak istiyoruz” dedi.
Erdoğan Anayasa tartışmalarına ilişkin şunları söyledi:
“Türkiye'nin ekonomide, küresel siyasette, hak ve özgürlüklerde hedefe ulaşabilmesi için yeni anayasa ihtiyacını sık sık dile getiriyoruz. Yeni sivil bir anayasa 15 Temmuz'da göğsünü tanklara siper eden milletimize borcumuzdur. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak milletimizi yeni, sivil ve kuşatıcı bir anayasayla buluşturma amacımızı ortaya koyduk. Demokratik siyasette düşüncenin ifade edilmesine elbette engel olamaz. Şiddeti teşvik etmediği sürece katılmasak dahi farklı fikirlere müsamaha ile yaklaşmak zorundayız. Ancak maksimalist söylemler anayasa tartışmalarına katkı sunmak yerine ket vuracak.”