İkizköy’de yağma ve yıkım sürüyor: Köy evlerinin olduğu tepe kömür madenine dönüşecek

Yıkım devam ederken, soL’un ulaştığı Gümüşel, “Şirket sponsorluğunda arkeolojik kazı sürüyor” dedi, köyün bulunduğu tepenin tamamen kömür madeni halini alacağından endişe ettiklerini söyledi.

İsmail Sarp Aykurt

Muğla'nın Milas ilçesine bağlı İkizköy'de Limak ve IC İçtaş Enerji’nin doğa katliamına ve yıkımına karşı bölge halkının direnişi sürerken, hukuksuz yıkımlar devam ediyor.

İkizköylüler, bu kez de “İkizköy Işıkdere'nin camisi yıkılıyor. Minaresi biz yetişinceye dek yıkılmış. En az 200 yıllık bir köyden geriye kalan ne varsa kömür için yok ediliyor. Tarih, kültür, kişisel ve toplumsal anılar....” diyerek İkizköy’deki yıkımın geldiği noktayı işaret etmişti.

Aynı zamanda İkizköy Direnişi’nin Twitter hesabından yapılan paylaşımda, Işıkdere camisinin maden talanı için yıkıldığı belirtilmiş ve arkeolojik kazılarda bir çok tarihi eserin de ortaya çıkarılmış olduğu vurgulanarak  “Işıkdere arkeolojik sit ilan edilmeli” çağrısı yapılmıştı.

İkizköylülerin Yeniköy-Kemerköy Termik Santralleri ve onlara bağlı kömür madeni ocakları tarafından yutulması tehdidine karşı verdiği mücadele uzun zamandır Yeniköy Kemerköy Elektrik Üretim ve Ticaret A.Ş.’ye karşı sürdürülüyor.

soL, yağma ve yıkımla birlikte direnişin de devam ettiği  İkizköy’deki gelişmelere ilişkin Deniz Gümüşel ile görüştü.

Gümüşel, soL’a yaptığı açıklamalarda, “Burası 2019 yılında kamulaştırılan İkizköy’ün merkez yerleşimi Işıkdere. Camiyi, minareyi dün yıkmaya başlamışlardı. Ancak çekim yaptığımızı gördüklerinde sorumlu müdürler yıkımı durdurdular. Alana girmek zaten yasak. Maden alanı ve güvenlik bizi dışarı çıkarıyor. Bu sabah 8’de yıkmaya geldiler. Biz yeniden alana gittiğimizde caminin yıkımı tamamlanmıştı” dedi.

'Ulaşmış ya da cevap almış değiliz'

“Köyde 2019’dan beri yerleşim yok. Ancak caminin şöyle bir önemi var. Halk tepki göstermesin diye caminin yıkım işlemini en sona bırakmışlardı. Onun dışında kalan bütün evler yıkılmış durumda. Şu an aynı alanda  arkeolojik kazı da devam ediyor. Bu kazıda, ne buluyorlar ya da envantere nasıl geçiriyorlar belli değil. Ya da burası koruma altına alınması gereken bir arkeolojik alan mıdır sorularına bir yıldır cevap bulmuş değiliz, ulaşamıyoruz. Muğla Kültür Varlıkları Koruma Bölge Müdürlüğü’ne dilekçe yazmış, alanın sit alanı ilan edilmesini ve burada bulunan tarihi eserlerin envanterinin kamu  ile paylaşılmasını talep etmiştik" diyen Gümüşel, yine bir cevap alamadıklarını belirtti.

Gümüşel, bunun üzerine alanın arkeolojik sit alanı olarak ilan edilmesi ve eserlerin envantere kaydedilip, koruma altına alınması için geçtiğimiz eylül ayında bir dava açtıklarını ifade etti.

‘Şirket sponsorluğunda arkeolojik kazı sürüyor, adına da kurtarma kazısı diyorlar’

Gümüşel devam eden kazı hakkında şunları paylaştı: “Ordaki arkeolojik kazı YK Enerji şirketi sponsorluğunda devam ediyor. Dolayısıyla bunun adına kurtarma kazısı diyorlar.  Çok üstünkörü bir kazı yapılıyor. Bizim o kazıda geçici işçi olarak çalışan İkizköy’den arkadaşlarımız var. Bu yüzeysel kazıyı yapabilmek için köyden insanları işe almış durumdalar”.

Orada Bizans dönemine ait bir kilise olduğunun kendilerine söylendiğini ve bunu bizzat görüntüleyebildiklerini ifade eden Gümüşel, yine orada Bizans dönemine tarihlenen bir yağhane olduğunu, çeşitli sikkeler ve toprak ya da mutfak eşyaları gibi buluntuların yanı sıra mezarlar bulunduğunu söyledi.

Bunların bir kısmının Ören’deki açık hava müzesine taşındığını dile getiren Gümüşel, ancak kazıların çoğunlukla “tamam tamam bir şey yok” ve "kömür madenciliğine uygundur” denilerek şirkete devredildiğine dair duyumlar aldıklarını ifade etti.

‘Endişeliyiz, köyün evlerinin de olduğu tepeyi patlatıp, orayı tamamen kömür madeni hâline getirecekler’

Gümüşel konuşmasına şöyle devam etti:

“Oradaki kültürel ve tarihi varlıklar yok olmasın diye de dava açmıştık. Şimdi, camiyi de yıktıklarına göre şundan endişe ediyoruz. Arkeolojik kazıyı da tamamladık deyip köyün evlerinin de olduğu o tepeyi tamamen patlatarak kömür madeni hâline getirecekler”.

'Madenin genişletilmesine dönük bir mahkeme kararı var ama uygulanmıyor’

“Köyün hemen girişindeki tepe, meyve ağaçlarının ve zeytinliklerin olduğu yer. Bizim ÇED davasında aldığımız yürütmeyi durdurma kararına rağmen eylül ayından beri maalesef kazılıyor” diyen Gümüşel,  Muğla Valiliği’nden ve mahkemeden de şikayete ilişkin bir cevap alamadıklarını vurgulayarak, madenin genişletilmesinin durdurulması kararının da olduğunu söyledi.

'Dini bir spekülasyondan kaçınıyoruz', ancak ‘200 yıllık köyün 60 yıllık camisinin yıkımını halk tepki vermesin diye sona bıraktılar’

Caminin yıkılmasının,  köyün yerleşim alanının da madene katılacağı anlamına geldiğinin altını çizen Gümüşel, caminin yaşayan bir köyün kullanılan bir camisi olmadığını, din üzerinden bir spekülasyon yapmaktan uzak durduklarını vurguladı, bunun da sıklıkla kullanılabildiğini belirtti.

Caminin 200 yıllık köyün, 60 yıllık camisi olduğunu söyleyen Gümüşel, caminin yeni onarıldığını ve en son halk tepki vermesin diye yıkılan evlerin ortasında tek caminin bırakıldığını ifade etti. Ancak artık orasının da madene dahil edildiğini belirten Gümüşel, caminin yıkılmasının bu açıdan bir önemi olduğunun altını çizdi.

soL’un, gelişmelere ilişkin önümüzdeki süreçte bir planlama olup olmadığı sorusuna yanıt veren Gümüşel, arkeolojik sit alanı ilan edilsin diye açmış oldukları davada, başlangıçta bir yürütmeyi durdurma istediklerini, oradaki madencilik faaliyetlerinin kazı çalışmalarını engellememesi için bir talepte bulunduklarını söyledi.

Gümüşel, bunu tekrarlayacaklarını söyleyerek “Acele bir yürütmeyi durdurma kararı için mahkemeye başvuracağız. Onun dışında fiili olarak maalesef elimizden bir şey gelmiyor. Ama bu şekliyle yargıya başvurmak için avukatımızla birlikte hazırlık yapacağız” dedi.