İhaleyi Koç’un şirketi almıştı: Kalamışlıların ‘marina değil mahalleyiz’ mücadelesi sürüyor

Kalamış’taki marinanın genişletilmesine karşı mücadele eden Fenerbahçe Kalamış Dayanışması’nın düzenlediği panelde özelleştirme süreçlerinin birbiriyle bağlantısına dikkat çekildi. Kalamış’ın bir mahalle olduğu vurgulanırken “Kalamış’ı çöküşe teslim etmeyeceğiz” denildi.

Haber Merkezi

İstanbul’un Kadıköy ilçesinde yer alan Kalamış Yat Limanı aslında Türkiye Denizcilik İşletmeleri’nin yani kamunun mülkiyetindeyken yapılan özelleştirme ihalesiyle 40 yıl süre ile “işletme hakkının verilmesi” yöntemiyle özelleştirildi.

İhaleyi en yüksek teklifi veren Vahit Karaaslan kazandı. Ancak kendisi yasal süre içinde ihaleden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getiremediği için en yüksek ikinci teklifi veren Koç Holding bünyesindeki Tek-Art şirketi ihaleyi aldı.

Proje hayata geçirildiğinde; mevcut durumda denizde 1.288 olan yat bağlama kapasitesi yaklaşık yüzde 50 oranında artırılarak 1.900’lere, 350 araçlık otopark kapasitesi 2 bin araçlık bir otoparka çıkarılabilecek. Karadaysa 4 bin 500 metrekarelik açık kapalı ticari alan ile turizm alanı toplamı 14 bin metrekareye çıkarılarak 3 katı büyütülebilecek.

Kalamış'taki marinanın genişletilmesine ilişkin projenin iptali için mücadele eden Fenerbahçe Kalamış Dayanışması, projenin getireceği sorunlara dikkat çekmek amacıyla bir panel düzenledi.

Dayanışmanın avukatı Onur Cingil’in moderatör olduğu panele Şehir Plancısı Prof. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu, arkeolog Dr. Gülbahar Baran Çelik, eski Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, eski Kadıköy Mimarlar Odası Başkanı Arif Atılgan konuşmacı olarak katıldılar.

‘Kalamış’ı çöküşe teslim etmeyeceğiz’

Fenerbahçe Kalamış Dayanışması adına açılış konuşması yapan Alev Ataç 2011 yılından itibaren sürecin gelişimini özetledi. Dayanışmanın tüm canlıların haklarını korumak için mücadele ettiğini vurgulayan Ataç özelleştirmeci, neoliberal sistemin bu hakları bir bir aldığını söyleyerek şöyle devam etti:

Bütün bu özelleştirme süreçleriyle ülkenin içine düşürülmüş olduğu borç ve faiz sarmalında ekonomik sistem çökmüş, halkın çok büyük bir kısmı yoksullaştırılmıştır. Kentlerimiz sağlıksız, insanların izole edildiği mutsuz kentler haline dönüştürülmüştür. Tüm bu çöküşler birbiriyle ilintilidir aslında, sistemiktir. Giderek daha büyüyen çöküşler zincirine dönüşmüştür. Bu etkinliğimizde Kalamış’ı neden bu çöküşe teslim etmememiz gerektiğini konuşmak; Kalamış’ın Kadıköy’ün merkezinde yaşlısı, genci, çalışanı, emeklisi, esnafı, öğrencisi, kedisi, köpeği, kuşu, kirpisi, ağaçlarıyla ve daha ayamadığımız birçok sakini ile yaşayan ve tarihi-kültürel değerlerini yaşatan bir mahalle olduğunu hatırlatmak, bunun argümanlarını değerli uzmanlarımızın söylemleri ile güçlendirmek istiyoruz.”

Kalamış 1

Daha sonra söz alan Onur Cingil, bu panelde sunulacak görüşlerin 6 Mayıs’ta görülecek olan davada Danıştay’a sunulacak olan teknik raporun detayını oluşturacağını ifade etti.

‘Proje anayasaya aykırı’

İlk sözü alan şehir plancısı Prof. Dr. Pelin Pınar Giritlioğlu, kıyı kullanım hakkı gereğince projenin iptal olması gerektiğini vurguladı:

Anayasa 43. Maddede kıyı şöyle tanımlanır: Herkesin eşit ve serbest kullanımına açık olan ve kamu yararına uygun kullanılması gereken bir alandır diyor. Bence bu tek cümle verilen bu mücadelenin anlamını ve değerini çok açık bir şekilde ortaya koyuyor. Projede bir rejans var, kamusal kullanım dışı kıyı alanlarını gösteriyor. Bu anayasaya aykırı. Böyle bir maddeye dayanarak bu projenin iptal olması gerektiğini söyleyebiliriz.”

Arkeolog Dr. Gülbahar Baran Çelik, Kalamış ve çevresinde yeterli çalışma yapılabildiği durumda değerli buluntulara rastlanacağını anlattı:

Arkeoloji sadece güzel malzeme bulmak ve o buluntuyu keşfetmek gibi algılanıyor, bu yanlış bir algı. Biz bu işi sadece bilim adamlarına malzeme hazırlamak için yapmıyoruz. Bu iş aynı zamanda insanların tümünün bulundukları bölge, ülke, şehir, dünyayla ilgili geçmişe dayalı görüşlerinin geleceğe vereceği birikime de katkısı için yapıyoruz. Dolayısıyla burada aslında sizinle Kalamış’taki tarihsel verileri paylaşmak benim için de çok önemli.”

‘Yerel yönetimlerin istemediği proje gerçekleşemez’

Eski Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu’nun konuşmasının vurgusu mücadeleye yerel yönetimlerin katkısı üzerine oldu:

1984’te ilçe belediyesi kuruluyor. O dönem belediye başkanı bakanlıkla bir anlaşma yaparak burada bir marina yapıyorlar. Daha sonraki süreçlerde bu marina Milli Emlak’a geçiyor ve Özelleştirme İdaresi 2011’de buraya bir plan yapıyor. Planla beraber bu marinanın büyütülmesi gündeme geliyor. 2014’te biz yönetime geldiğimiz zaman buranın ihalesi yapılmış bir durumdaydı. İhaleyi alan Koç firması ve diğer firmalar ile karşı karşıya geldik. ‘Ne yapabiliriz’ sorusunu kendimize sorduk. Çünkü bu marinanın büyütülmesi ile oldukça geniş bir alan imara açılıyor. Biz öncelikle basın bildirisi, burada yapılan toplantılar ve elimizdeki bütün teknik bilgileri vatandaşlarımızla paylaştık. O dönemdeki Kent Konseyi, meslek örgütleri bu sürece katılıyor. Oldukça geniş bir mücadele alanı oluşuyor. Yaklaşık 200 bin imza toplanıyor ve dava süreçleri ile beraber plan iptal ediliyor. Yerelde yaşayan insanlarla beraber yerel yönetimin birlikte hareket etmesiyle, birinci firma ve diğerleri ihaleden çekiliyor ve bu süreç kapanıyor.

Bu marinanın büyütülmeyeceği konusunda emin bir duruma geçmişken, biz yönetimden ayrıldıktan sonraki süreçte bu iş yeniden gündeme getiriliyor. Peki ne oluyor da biz sürekli bu alanları kaybediyoruz? Bu kadar önemli bir yerde bu marinayı iki misli büyütme cesaretini birileri gösteriyor da biz Kadıköy’de yaşayan 500 bin insan -koca bir belediyemiz var, Büyükşehir belediyemiz var- bunca siyasi parti, aktivist, politikacılar olan bir yerde biz bunu engelleyemiyoruz? Bence soruyu bu şekilde sormak lazım. Bu işin siyasal ayağında sorun var. Bir ilçe belediyesi ve büyükşehir belediyesinin istemediği hiçbir proje gerçekleşemez. Yerel yönetimlere verilen yetkiler vatandaşlarla birlikte kullanılırsa büyük bir güç oluşturur. Bu siyasal gücün yeniden aktif hale getirilmesi gerekiyor.

Eski Kadıköy Mimarlar Odası başkanı Arif Atılgan Kalamış’ın tarihi dokusunun değerini vurgulayan bir konuşma yaptı:

Bu alanda tekne barınağı yapılabilir. İnsanları denizle barıştırmak için balığa çıkacak, yüzecek tekneler olabilir. Yat limanı sakin kıyılara yapılır. Çünkü eğer kamu olarak bir tesis yapıyorsanız o tesisin halka bir verdiği olması lazım, aldığı değil. Burada yaptığı tesis halktan alıyor. Buradaki gürültü, patırtı, araba trafiği gibi.”

Kalamış 2

Fenerbahçe Kalamış Dayanışması yayımladığı bildiride marinanın karada ve denizde genişlemesi durumunda oluşacak sorunları şöyle sıraladı:

  • Artan yapılaşma nedeniyle bölge en az 5 yıl şantiye alanına dönecek, yaya dolaşım alanları ve bisiklet yolları kapanacak; halk, sahili ve parkı spor ve sosyal amaçlarla kullanamayacak.
  • Mimari yapı bozulacak, betonlaşma ve bölgedeki insan ve araç yoğunluğu artacak, zaten var olan trafik keşmekeşi daha da çekilmez hâle gelecek.
  • Fenerbahçe ve Kalamış’ın tarihi ve sosyal dokusu bozulacak, mahalle kültürümüz yok olacak.
  • İnşaat faaliyetinin neden olduğu partiküller ilçe hava kalitesini daha da düşürecek. Akciğer-solunum rahatsızlıklarına neden olacak, yeşil alanlar daha da azalacak.
  • Uzatılacak mendirek, yapılaşma, artan tekne sayısı ve otopark yapımı sonucu hava koridorlarının kapanması, ısı adalarının oluşması ile hava ve deniz kirliliği daha da artacak, denizde ekolojik denge bozulacak, müsilaj ve kötü koku gibi sorunlar çoğalacak.
  • Toprak alanların azalması ile yağmur suları toprak ile buluşup yer altına inemeyecek ve su kaybı meydana gelecek.
  • Ayrıca, bölgenin sakinlerinden kediler, köpekler, kirpiler, kuşlar gibi birçok hayvan yuvasız kalacak.
     

    Kalamış Limanı 40 yıllığına Koç'a satıldı: Fenerbahçe betona gömülecek, kıyılar halka kapanacak
    Kalamış Yat Limanı ihale