HDP'li Beştaş: Bizim HDP olarak adaylık tartışmamız yok

Meclis'te basın toplantısı düzenleyen HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun olası adaylığıyla ilgili 'Bizim HDP olarak adaylık tartışmamız yok' dedi.

Haber Merkezi

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, Meclis’te basın toplantısı düzenledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun olası adaylığına HDP'nin destek verip vermeyeceğine ilişkin soru üzerine Beştaş "Bizim HDP olarak adaylık tartışmamız yok. Demokrasi ittifakını, ortak mücadele perspektifi ile geliştirme yönünde bir çalışmamız var. Biz bir deklarasyon açıklamıştık, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda, deklarasyonda açıkladığımız ilkeler çerçevesinde tartışmaya açık olduğumuzu ifade etmiştik" dedi.

Beştaş, geçen hafta Silivri ve Bakırköy'de Gezi tutuklularını ziyaret ettiğini belirterek "Gezi ile Kobanê Davası arasında doğrudan bir bağlantı var. Gezi ile Türkiye kamuoyuna Türkiye demokratik muhalefetine halkta mesaj veriliyor, Kobanê Davası ile de Kürt halkına mesaj veriliyor" dedi.

"Selahattin Demirtaş, Gültan Kışanak, Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Ayla Akat ve daha birçok arkadaşımız orada rehin olarak tutuluyor ve tamamen hukuksuz bir yargılamayla yüz yüzeyiz" diyen Beştaş "Yeni bir şey çıktı, elimde son duruşma tutanağı var. Savunma hakkı anayasa 36 ve AİHS 6/2’ye göre hepinizin bileceği üzere sınırlandırılamaz. Nasıl sınırlandırılmaz? Bir kişi 3 gün, 5 gün 10 gün de konuşmak isterse de bu hak tanınır çünkü adil bir yargılamanın temeli savunma hakkının kullanılmasıdır. Güçler arasında buna AİHM silahların eşitliği prensibi der. Savunma olmadan yargılama da olmaz. Bu tutanakta şunu söylüyor mahkeme, anılan nedenlerle müdafi dahil bir gün olarak savunma süresinin belirlenmesi. Korkunç bir şey ek dosya varsa birleşen 2 gün olarak belirlenmeleri ve bunu kullanmaları. Diyor ki mahkeme ben seni ağırlaştırılmış müebbetle yargılıyorum, senin partinin demokratik siyaset hakkını elinden alıyorum, kapatma davası açıyorum, öldürülen insanların sorumluluğu aslında kendilerinden kendilerinde olduğu halde bunu oradaki tutuklu arkadaşlarımıza yükleyerek yargılama yapıyormuş gibi yapıyor. Bu belge Türkiye’de hukukun bittiğinin resimlerinden bir tanesi olarak tarihe geçecek" diye konuştu.

'Seçimler için hızlandırdılar' 

Mezopotamya Ajansı'nda yer alan habere göre Beştaş "Açıkçası Kobanê kumpas davasında bir acele olduğunu görüyoruz, bu belge o acelenin resmidir. Gezide de acele ettiler. Bir ceza verdiler ve Erdoğan çıkıp dedi ki artık iş bitti. Yargı kararını verdi, Kobanê’de de bunu söylemek istiyorlar. Seçime giderayak bir aceleleri var. Çünkü seçim kampanyalarında kullanacakları verilere ve davalara ihtiyaçları var. Bunlardan biri de Kobanê davasıdır" dedi.

"Mahkeme salonları iktidarın seçim otobüsü gibi. Yargı kalmadı, hakim ve savcılar bir yargılama faaliyeti yapmıyor, iktidar ne istiyorsa onu yapmaya çalışıyorlar" diyen Beştaş "Acele ile menzil alınmaz, aceleci sinek süte düşer diye sözler var. Vallahi iktidardan düşüyorsunuz acele etmeyin. Giderayak daha fazla zarar vermenize izin vermeyeceğiz. İntikam davasının AKP ve MHP bloğunu iktidardan düşüren en önemli gerekçelerinden biri olacak" ifadelerini kullandı.

İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyeliğine AKP'nin itirazı

AKP'nin İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üye olmasına itirazına ilişkin ise Beştaş "Kürt meselesi Suriye ve Türkiye’de iç içe geçmiş, NATO’yu ve diğer uluslararası kurumları bu konuda şantaj yaparak dize getirmeye çalışan bir Türkiye var" dedi.

Beştaş şöyle konuştu:

"Diğer mesele NATO mesele. Biliyorsunuz İsveç ve Finlandiya'nın NATO üyesi olması konusunda Türkiye’nin vetosu var ve gerekçe olarak Suriye Demokratik Güçlerine verdiği desteği kesmelerini istiyorlar. Günlerdir iktidar bunu yapıyor, burada kalmıyor. Bu taleplerin yanında İran Kürtlerinden bir kadın İsveçli bir parlamenter var, ismini vermeyeyim. Türkiye’ye iade edin diyorlar. Bu kadın Türkiyeli değil, Türkiye’de yaşamamış Türkiye ile hiçbir bağı yok bir İsveç milletvekili sadece Kürt olması ve AKP’yi eleştirmesi sebebiyle terörist muamelesi görüyor. AKP içerde hepimizi, bütün muhalefeti ‘terör’ ilan etti. Yetmedi küresel olarak Kürt haklarını temel özgürlüklerini savunan herkesi terörist ilan etmeye çalışıyor, bu konuda hızla ilerliyor. Mesela Ragıp Zarakolu var. Türkiye yayıncılığına önemli katkılar sağlamış önemli bir yayıncı ve aydın. Hakkındaki iddiaların tamamı düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında Ragıp Zarakolu'nun iadesi isteniyor. Dünyanın gözünün içine baka baka ben düşünce ve ifade özgürlüğünü tanımıyorum, bir yayıncıyı ve aydını bana iade edin diyor.

HDP olarak ABD’yi İsveç’i Finlandiya’nın ve diğer devletlerinin yaklaşımlarını yakından izliyoruz. Efrin’den Hasekê’ye, Amed’den, Şengal’e kadar Kürt halkının büyük bedeller ödeyerek elde ettikleri kazanımlarını pazarlık konusu yapmaya çalışıyor. Biz İsveç ve Finlandiya’ya yaklaşımının aslında Kürt meselesinin içeride çözülmeden bunun küresel bir mesele haline geldiğinin farkındayız. İçeride Kürt karşıtlığının ve Kürt düşmanlığının dünyaya yayılması için büyük bir çaba var. Kürt meselesi Suriye ve Türkiye’de iç içe geçmiş, NATO’yu ve diğer uluslararası kurumları bu konuda şantaj yaparak dize getirmeye çalışan bir Türkiye var.

Bizim bu konuda çözümün Ankara olduğu, TBMM olduğu yönünde net ifadelerimiz var. Kürt meselesi Türkiye’nin içinde çözülebilir, gidip NATO’ya şantaj yaparak İsveç ve Finlandiya’yı veto ederek bu meseleyi çözemezsiniz, bunu herkes biliyor. Tabii ki dar pazarlıklara bu ülkelerin gireceklerini düşünmüyoruz. Çünkü İsveç'te de Finlandiya'da da demokratik bir düzeni, adil bir yargı sistemi, düşünce ve ifade özgürlüğü yerleşmiş durumda. Kürt karşıtlığına taraftar toplamanın sonuçsuz kalacağını görüyoruz. İsveç ve Finlandiya’nın bu kadar yıllık emeklerini çöpe atmayacaklarına inanıyoruz. Kürt düşmanlığı çabaları boşa kürek sallamaktır."

'Tecridi kaldırın'

Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması çağrısı yapan Beştaş "Kürt karşıtlığı ve savaş politikalarının sebebidir tecrit sistemi. Çünkü şu anda barışı konuşan barış talep eden bir haftada barış getirebilirim diyen Öcalan tecritte tutuluyor. Barışın konuşulmasını istemiyor iktidar. Öcalan’ın sunduğu proje Ortadoğu ve Kürt halkı için demokratik bir proje. Neresine karşı çıkıyorsunuz? Çözüm sürecinde 3 yıl aynı masada oturdunuz. Yarın savaş politikası bitince ki eninde sonunda geleceğiniz yer orası. Ben Türkiye halklarının tamamına sesleniyorum, tecrit sadece Kürt halkını ilgilendirmiyor, 84 milyon insanın barış içinde yaşamını, ekonomik özgürlüğün ve insanca yaşamını etkiliyor. Lütfen buna hep birlikte karşı çıkalım, barışı bu topraklara getirelim, istersek yapabiliriz. Bu iktidara karşı hep birlikte demokratik bir muhalefet ortaya koyabilirsek bunu başarabiliriz. Tecridi kaldırın barış sesi çözüm sesleri yükselsin, insanların umut yükselsin. Geleceğe güvenle bakabilirsin anneler. Ne Trabzon'da ne Hakkari’de ne Giresun’da ne İstanbul’da çocuğumun cenazesi gelecek diye geceler boyunca ağlamasın. Artık bu gözyaşları bitsin" dedi.

'HDP olarak adaylık tartışmamız yok'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun vekillere ‘adayımız Kılıçdaroğlu’dur’ demeleri talimatının verildiği yönündeki iddialar ve HDP’nin destek verip, vermeyeceğine dair de Beştaş, şunları söyledi: “Böyle bir bilgim yok, sizden duydum. Biz CHP içinde siyaset yürütmüyoruz, biz ayrı bir partiyiz, kendi mesaj, mail sistemimiz ayrı. Böyle bir bilgiden bihaberim. Yani Genel Başkanın böyle bir paylaşım yapması çok mantıklı gelmiyor. Bunu toplantıda konuşurlar neden paylaşsın. Benim aklıma yatmadı bu ilk bölüm. İkinci bölüm ise evet biz de Maltepe mitinginde adaylık ilanı oldu, çokça yorum yapılıyor. Bu kanallarda sürekli adaylık tartışması yaptırılıyor. Ben bunun altında yatan en önemli sebebin halkın yaşadıklarının unutulmasının istenmesi olarak görüyorum. Bizim HDP olarak adaylık tartışmamız yok. Demokrasi ittifakını, ortak mücadele perspektifi ile geliştirme yönünde bir çalışmamız var. Biz bir deklarasyon açıklamıştık, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda, deklarasyonda açıkladığımız ilkeler çerçevesinde tartışmaya açık olduğumuzu ifade etmiştir.”