Hatay-İdlib provokasyonu: Katliamcıları 'kardeş' ilan etme planına CHP nasıl dahil oldu?

Hatay'la İdlib'i kardeş ilan etmek, Suriye'deki cihatçıları meşrulaştırma girişimiydi. AKP, basit bir hamleyle CHP'nin gardını düşürdü ve karara ortak etti. CHP ise gerçeği gizleme çabasında.

Özkan Öztaş

10 gün önce, 13 Mayıs'ta Hatay'ın seçilmiş temsilcileri bir araya geldi. Her ay farklı bir ilçede toplanan Hatay Büyükşehir Belediye Meclisi, Mayıs toplantısında ilin Arap Alevilerinin yoğun yaşadığı, yerel seçim yarışının CHP'li adayla TKP'li aday arasında geçtiği Defne'de toplanmıştı.

Toplantının gündeminde 54 madde vardı. Fakat onlardan biri, o akşamdan itibaren tüm Hatay'da tartışma konusu oldu: Hatay'ın, Suriye'nin İdlib kentiyle "kardeş şehir" olması karara bağlandı.

Kararın üzerine çok konuşulması kaçınılmazdı: İdlib, Suriye'deki savaş boyunca El Kaide başta olmak üzere cihatçı örgütlerin yuvasıydı. El Kaide burada El Nusra adıyla faaliyet yürütüyordu. El Nusra daha sonra Heyet Tahrir'uş Şam (HTŞ) oldu, İdlib'in kontrolünü tamamen ele aldı ve geçtiğimiz yılki taarruzun ardından Suriye'de iktidara geldi.

Kadim bir medeniyet beşiği olan, her din, mezhep ve ırktan topluluğun bin yıllardır birlikte yaşadığı Hatay'ın kültürüyle, cihatçıların kendilerine uymayan herkesi ya sürdüğü ya katlettiği İdlib'in birbirine tamamen zıt şehirler olduğu, tüm Hataylılar için aşikârdı.

Ayrıca Hatay, İdlib merkezli El Nusra-HTŞ'den geçmişte bizzat çekmişti: Bu örgüt Hatay'da çeşitli provokasyon ve şiddet olaylarına karışmış, Reyhanlı Katliamı'nda parmağı olduğuna dair güçlü kanıtlar ortaya çıkmış, olayın üstü kapatılmış ama olay, Hataylıların hafızasından çıkmamıştı.

CHP 'hayır' oyu vermeyi kararlaştırmıştı: 'Çözeceğim, sen rahat ol'

Hatay'ın İdlib'le kardeş şehir ilan edilmesi herkesçe tartışılsa da, işin içyüzüne biraz daha hakim olanlar arasında bir başka tartışma da o günden beri sürüyor: Karar nasıl alındı? CHP ne tavır aldı?

soL'un edindiği bilgiler, CHP'nin kimi isimlerinin oylamada "evet" oyu verdiği, çoğu CHP'linin kafa karışıklığı içinde çekimser kaldığı ve yalnızca birkaç CHP'linin "hayır" oyu kullandığına işaret ediyor.

Dahası, o gün ne yaşandığının ortaya çıkmaması için CHP'nin AKP'den toplantının video kaydının yayınlanmamasını rica ettiği iddia ediliyor.

Toplantıdan önce CHP'nin Hatay'daki meclis grubu üyeleri bir araya gelerek gündemdeki maddelere dair ne yapacaklarını tartışmışlardı. İdlib'le kardeş şehir olunmasının ele alınacağı 10'uncu gündem maddesinde "hayır" oyu verilmesi kararlaştırıldı.

Toplantıya ev sahipliği yapan Defne Belediyesi'nin CHP'li Başkanı Halil İbrahim Özgün, toplantının açılışında ilçeye ilişkin bazı hizmet taleplerini gündeme taşıyacağını belirtti. Başkan Özgün, “Hizmet talebi olan yerleri gezdireceğim. Ama 10. maddeye ret vereceğim, siz gündemden çıkarın” diyerek toplantı gündemine dair bir uyarıda bulundu. Hatay'ın AKP'li Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Öntürk ise Özgün'e “Ben bunu çözeceğim, sen rahat ol” yanıtını verdi.

Lazkiye gündeme geldi, CHP'nin kafası 'karıştı'

Hatay'ın İdlib'le kardeş şehir ilan edilmesi belli ki üzerine düşünülmüş ve önemsenen bir hamleydi, zira iktidar hazırlanmıştı. 

Toplantı sırasında bir üye, "İdlib’te İdlipliler yaşamıyor, dünyanın çetesi oraya geldi. Kadınlar satılıyor, Aleviler öldürülüyor. Bunları görmeyecek kadar vicdansız mısınız?" diye çıkıştı.

Yanıt olarak AKP'li Öntürk, “Hatay medeniyetler şehridir” temalı beylik lafların ardından İdlib’in yanı sıra Lazkiye’nin de kardeş şehir yapılmasını öneriye ekleyiverdi.

Lazkiye, Alevi nüfusun yoğun yaşadığı sahil kentlerinin en büyüğü. Üstelik birçok Hataylı'nın akrabalarının da yaşadığı yer. Geçtiğimiz aylarda Lazkiye ve sahil hattındaki pogromda Alevileri katledenlerin çoğunluğu, İdlib'den gelenlerdi.

Hatay'daki belediye meclisinde AKP ve MHP'liler çoğunluğu oluşturuyor. Yani karar almaları için diğer partilerin desteğine ihtiyaçları yok. Ancak Hatay'ı İdlib'le kardeş şehir ilan etme girişiminin skandal boyutu, görünüşe göre iktidarı daha fazla meşruiyet aramaya itmişti. Öntürk'ün birdenbire gündeme getirdiği İdlib'in yanına Lazkiye'yi de ekleme hamlesi, CHP tarafında kafaları karıştırdı.

Kimi üyeler, "Madem öyle, Lazkiye'ye bir insani yardım koridoru da oluşturulsun" diyerek, muhalefet etmeye hazırlandıkları İdlib kararı üzerinden pazarlığa tutuştu. Bu noktada CHP grubunun başkanı da olan Halil İbrahim Özgün, "Lazkiye de olacaksa, insani koridor açılacaksa, evet deriz" sözleriyle pozisyon değiştirdi.

Oylama yapıldı, eller kalktı. CHP'li üye İbrahim Aydoğan, "Reddediyorum, tutanaklara geçsin, bu karar oybirliğiyle geçemez" diye çıkıştı. Ortam gerildi, sayım yapılmadı, oyçokluğuyla madde kabul edildi. Fakat tutanağa geçmiş bir oy sayısı olmadığı için, kimin ne oy verdiği derhal anlaşılamadı.

CHP'li Başkana 'Bu pisliği temizle' denildi iddiası: 'Biz karar değiştirdik...'

soL, birden fazla meclis üyesiyle görüştü. 

CHP'li üyeler, grup başkanı Halil İbrahim Özgün'ün oylama öncesi dile getirdiği "şartlı evet" çıkışı sonrasında kafalarının karıştığını belirtiyor.

soL'un görüştüğü herkes, CHP grubunun büyük kısmının oylamada çekimser kaldığını teyit ediyor. Bir üye, CHP'li İbrahim Aydoğan ve TİP'li Ferit Diker ve TKP'den Bedi Eskiocak'ın "hayır" oyu kullandıklarını, CHP'li Halil İbrahim Özgün ve TİP'li Samandağ Belediye Başkanı Emrah Karaçay'ın "evet" oyu kullandıklarını öne sürdü.

soL'un görüştüğü Karaçay iddiayı reddederek Türkiye İşçi Partisi olarak bu öneriye “hayır” dediklerini ve bunun mezhepsel değil, siyasal bir duruş olduğunu ifade etti: “İdlib Sünni olduğu için 'hayır', Lazkiye’de Aleviler yaşadığı için de 'evet' demedik. Bugün bu bölgeler cihatçı örgütlerin kontrolünde, burada bir belediye ya da seçilmiş başkan bile yok.”

İsmini vermek istemeyen bir CHP'li üye, CHP'nin Hatay İl Başkanı'nın oylama sonrasında Halil İbrahim Özgün'e "Git bu pisliği temizle" talimatı verdiğini öne sürdü. İddiaya göre Özgün toplantı divanına giderek "Biz karar değiştirdik, CHP'nin oyunu tutanaklara hayır olarak ekleyin" talebinde bulundu. 

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Öntürk'ün ve diğer yetkililerin, “Süreç gerilmesin, zaten hayır deseniz de karar geçiyor, tutanakları düzenleriz” dediği ve yine CHP'nin talebi üzerine, kimin ne oy verdiğini ortaya koyacak olan kamera kayıtlarının dışarıyla paylaşılmasının engellendiği iddia ediliyor. 

TİP'li Emrah Karaçay da bazı CHP'li üyelerin "evet" oyu verdiklerini ve kendilerini "Biz İdlib'e değil, Lazkiye'ye evet dedik" şeklinde açıkladıklarını söyledi.

Sonuçta Hatay'ın İdlib'le kardeş şehir olması kararı, Hatay Meclisi'nden çok az itirazla geçmiş oldu.

'AKP elini temizlemek istiyor, su dökme görevi Hatay CHP'ye verilmiştir'

Toplantının ardından TKP Hatay İl Örgütü bir açıklama yaparak oylamada CHP grubunun büyük kısmının çekimser kaldığını ve bu tutumla "katillere utangaç bir onay" verdiğini söyledi.

Ancak TKP, açıklamasında, İdlib hamlesinin tekil bir şey olmadığına, daha kapsamlı bir planın yürürlükte olduğuna dair bilgiler paylaştı: "19 Mayıs'ta da CHP, AKP, MHP il başkanları ve yöneticileri kol kola girerek Hatay'da kurum ve kişilere gezi ve ziyaretlerde bulunmuşlardır."

TKP'ye göre bunlar, "'yüksek' bir yerlerden gelen talimatla gerçekleştirilmiş gezi ve ziyaretler"di:

"Bayram değil, seyran değilken ana muhalefet ve iktidar partilerinin bu kol kola girişi AKP'yi makyajlama ve önümüzdeki dönemde AKP ve sermayenin bölgedeki, şehrimizdeki planları ile ilgili bir zemin hazırlığı, yol temizleme operasyonudur."

AKP’nin Suriye’deki cihatçı gruplara verdiği destek, Türkiye’nin göç politikaları ve 6 Şubat depremlerindeki sorumluluğunun hatırlatıldığı açıklamada "Şimdi belli ki önümüzdeki günlere dair kimi planlar doğrultusunda, AKP elini temizlemek istiyor. Anlaşılan odur ki ele su dökme görevi Hatay CHP'ye verilmiştir" denildi.

İdlib: Türkiye destekli cihatçıların merkezi

İdlib, Suriye savaşının başlamasından bu yana cihatçı örgütlerin merkezi haline gelmiş durumda. Başlangıçta Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) gibi yapılar bu bölgeyi ele geçirse de, 2015’ten itibaren El Kaide bağlantılı El Nusra Cephesi, yani sonraki adıyla Heyet Tahrir el-Şam (HTŞ) vilayetin kontrolünü ele geçirdi.

Bugün İdlib’in büyük bölümünü HTŞ ve benzeri islamcı örgütler kontrol ediyor. HTŞ, şeriat yasalarına dayalı bir yönetim kurmuş durumda. Türkiye ise 2017’den bu yana bölgede askerî varlığını sürdürüyor. Ankara, “çatışmasızlık bölgesi” kapsamında gözlem noktaları kurmuş ve 2020’den bu yana bölgeye ciddi askerî yığınak yapmış durumda.

İdlib’deki gruplar yalnızca HTŞ ile sınırlı değil. Hurras el-Din (El Kaide’ye bağlı), Türkistan İslam Partisi (Uygur cihatçılar), Cund el-Şam ve benzeri örgütler de bölgede aktif. Bu gruplar sivil halka yönelik baskıcı yönetimler, kadınlara dönük gerici uygulamalar ve savaş ekonomisiyle gündeme geliyor.

Alevilere dönük saldırılar ve katliamlar hâlâ gündemde

Suriye’de Alevi yurttaşlara yönelik saldırılar son süreçte ciddi biçimde tırmandı. Suriye İnsan Hakları Gözlemevi’nin (SOHR) verilerine göre, 6 Mart 2025’ten bu yana çoğunluğu Lazkiye, Tartus, Humus ve Hama bölgelerinde olmak üzere 745 Alevi sivil yaşamını yitirdi. Uluslararası Af Örgütü, özellikle Banyas kentinde 8-9 Mart tarihlerinde yaşanan katliamlarda hükümete bağlı milislerin 100’ü aşkın kişiyi kasıtlı olarak hedef aldığını ve bunun savaş suçu kapsamında soruşturulması gerektiğini bildirdi. BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği ise bazı bölgelerde mezhep temelli yargısız infazların gerçekleştiğini teyit etti.

Suriye’nin geçici yönetimi adına konuşan HTŞ lideri Ahmed Şara, saldırılarla ilgili sorumluluk kabul etmese de, olayların araştırılması için komiteler kurulduğunu duyurdu. Ancak insan hakları örgütleri bu açıklamayı yeterli bulmuyor. Uluslararası kamuoyuna göre, Alevi sivillere yönelik sistematik şiddet, ülkedeki mezhepsel gerilimleri derinleştirirken, çatışmaların yeni bir insani krize dönüşme riski taşıdığı belirtiliyor.

Kurtulmuş 'Yavuz Selim İttifakı'nı övdü, tepki gelince geri adım attı: Alevi kurumlarından istifa çağrısı
meclis