Hande Fırat Akkuyu'da: Pekiyi neden şimdi?

Hande Fırat Mersin Akkuyu’daki nükleer santral inşaatına gitmiş. Fırat, bu özel haberiyle yıldızının parladığı 15 Temmuz’un yıldönümüne yaklaştığımız günlerde, yine bir “yaranma” haberiyle gündemde.

Ogün Eratalay

Hürriyet yazarı Hande Fırat Mersin Akkuyu’daki nükleer santral inşaatına gitmiş. Fırat, kendisi için özel olarak düzenlenen gezide gördüklerini okurlarıyla paylaşmış. Planlamasından yapımına skandallarla anılan proje, işçilerin çalışma koşullarının kötülüğüyle nam salmış, santral mülkiyetinin kime ait olduğunun kamuoyundan gizlenmesiyle biliniyordu. Fırat, bu özel haberiyle yıldızının parladığı 15 Temmuz’un yıldönümüne yaklaştığımız şu günlerde, yine bir “yaranma” haberiyle gündemde. Pekiyi neden şimdi?

Yazıyı Hande Fırat yazısı bağlamında kaleme alıyoruz, yazı genel olarak kamuoyunda bizim gösterdiğimiz ilgiyi görmese de sahibinin sesi Demirören Medya manşetten görmüş, şaşırtmamıştır.

Hürriyet’in iddialı manşeti

Türkiye ve Rusya’nın 2010 yılında nükleer güç santral inşaatı için ilk imzaları attığını hatırlatan Fırat, dört üniteden oluşan santralin ilk ünitesinde son aşamaya gelindiğinin müjdesini veriyor. 2025 yılında devreye girmesi planlanan santralin kapıları özel olarak Hürriyet’e açılmış. Reaktörün enerji kaynağı olan radyoaktif çubukların yerleştirileceği bölümdeki işlemlerin son aşamasına gelinmiş durumda. Reaktörün çalışma sistematiğine dair kendisini gezdiren yetkililerden bilgi alan Fırat okuyucularına kabaca nükleer reaktörün çalışma mantığını da anlatmış.

Hande Fırat reaktörde

Fırat, sonrasında Türkiye’nin projeden kazancının Rus ekiple beraber çalışarak Rus teknolojisinin uygulanmasında çok değerli bir pratik kazanacağını söylüyor. Öte yandan inşaat sürecinde yüzlerce Türk şirketinin inşaat alanında destek verdiğini, inşaat hammaddesinin de Türkiye’den sağlandığını söylüyor. Ayrıca Rusya’ya nükleer enerji mühendisliği için gönderilmiş olan ve 6,5 yıl sonra mezun olarak dönen eğitimli personelden bahsediyor.

Haberinin devamında nükleer santralin son nesil teknolojiye sahip olduğunu ve 9 büyüklüğünde bir depreme dayanıklı olacak şekilde tasarlandığını söylüyor. Yazısında brifing aldığı uzmanların sözlerine de yer veren yazar, nükleer santralin herhangi bir çevre kirliliğine yol açmadığını söylüyor. Bir de radyasyona maruz kalınmasına dair bir örnek veriyor, yorumsuz aynen alıntılıyoruz:

Radyasyon doğal bir olaydır. Örneğin Brezilya’nın Copacabana plajında bir ay tatil yapan insanın vücudu, bir nükleer santralın yakınındaki bir şehirde 10 yıl boyunca yaşamaktan daha yüksek dozda radyasyon almaktadır.

Fırat, nükleer reaktörün kimi aksamının Ukrayna Savaşı nedeniyle alınması gereken Almanya’dan tedarik edilemediğini, bunun yerine Çin’e yeni sipariş geçildiğini bildiriyor. Daha sonra santralin 4 reaktörünün de devreye alındığı bir senaryoya dair somut veriler aktarıyor. Buna göre Akkuyu yılda yaklaşık 35 milyar kW/h üretim yapacak. Bu da tüm Türkiye’nin elektrik ihtiyacının onda birine denk geliyor. 

Yazısını dört ünitenin de aynı anda inşa edildiğini ve şantiyede yüzde 80’i Türk olmak üzere 34 binden çok işçinin çalıştığını söyleyerek tamamlıyor.

***

Hürriyet sıradan bir gazete değil, Hande Fırat sıradan bir yazar değil, Akkuyu sıradan bir proje değil. O zaman bayram değil, seyran değil Hande Fırat bizi neden öptü diye sormak hakkımız sanırım.

  • 2010 yılında başlanan proje neden hala bitmedi?
  • İlk ünitenin 2025 yılında tamamlanacağı söyleniyor. 4 ünite ne zaman tamamlanacak?
  • Haberden uranyum yakıtlarının reaktöre konulacağı yerin henüz tam olarak hazır olmadığı anlaşılıyor. Eğer öyleyse radyoaktif yakıtlar neden seçimlerden önce (Nisan 2023’de) büyük bir tantanayla getirildi? Bu radyoaktif yakıtlar nerede depolanıyor?
  • Akkuyu Nükleer Anonim Şirketi, 13 Aralık 2010 tarihinde Rusya tarafından kuruldu. Şirket tamamen Rus Rosatom kurumuna ait. Şirketin internet sitesinde projenin Build-Own-Operate yani Yap-Sahip Ol-İşlet modeline göre yapılan ilk nükleer santral olduğu yazılıyor.1 Yani Rusya yapıyor, tesisin sahibi Rusya ve işleten de Rusya. Burada Türkiye’nin ne gibi bir çıkarı var?

Bu sorulara Hande Fırat’ın yazısında verilen cevap yok. Aslında düzen içi “uysal” muhalif Fatih Altaylı’nın çekingen sorularının bile cevabı yok.2 Altaylı süreç içerisinde projenin neden geciktiğini sorgulayıp, alım garantili anlaşılan elektrik üretiminin pahalı olduğunu belirtmiş, ayrıca Sinop’ta yapılması planlanan yeni nükleer reaktörün de Rusya tarafından yapılmasını eleştirerek tek ülkeye aşırı bağımlı olmanın yaratacağı sorunlara işaret etmişti.

Türkiye’nin enerji politikalarına dair yorumda bulunmak bu yazının amaçlarını çok aşıyor. Ancak elektrik enerjisi üretim amacıyla kullanılacak olan nükleer santralin kâr amaçlı kapitalist işletme mantığıyla kullanılmasında ortaya çıkacak sayısız sorunu görmek için alim olmaya gerek yok. Yıllarca işçi sınıf iktidarını ve Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği’ne kara çalmak için Çernobil Kazasını kullananların bugün Japonya’nın okyanusa tonlarca radyoaktif su döktüğünü görmezden geliyor. Bırakın Avrupa’daki sayısız nükleer kazayı, doğrudan ABD topraklarında kaybolan nükleer bombalar olduğunu biliyor muyuz?3

Yine anlayabilecekleri şekilde madde madde soralım:

  • Reaktörde kullanılacak olan nükleer yakıtların üretilmesi, taşınması, depolanması nasıl olacak? Türkiye mevzuatında nükleer reaktörlerde iş güvenliğine dair hangi adımlar atıldı?
  • Daha kaba inşaatında işçilerin ücretini vermeyen, insanca barınma koşulları sağlayamayan kapitalist mantık, radyoaktif bir tesisi nasıl bir yaklaşımla yönetecek?
  • Nükleer reaktörün çevre dostu olduğu söyleniyor. Hiçbir nükleer kaza olmadığını varsayalım, nükleer reaktörün soğutma suyunun Akkuyu açıklarına deşarj edileceği ve deniz suyu sıcaklığında artışa neden olarak ekolojik dengeyi bozacağını bilmiyor muyuz?
  • Kullanım ömrünü doldurmuş olan nükleer yakıtların uluslararası standartlara uygun şekilde gömülmesi gerekiyor. Bu standart uygulama Avrupa’da bile uygulanamaz, rüşvet karşılığı yoksul ülkelere nükleer atık olarak satılırken, Türkiye’de uygulanması nasıl sağlanacak?

Bütün bunları bir kenara bıraktık, ülkede teknik altyapısı ve teknolojik bilgi envanteri mevcut olmayan bir sanayii kolunun tamamen dış kaynaklı olarak getirildikten sonra işletilmesinde sadece operatör olarak bulunmak başlı başına bir egemenlik sorunu. Teknoloji transferinin gündemde olmaması, bilimsel araştırma ve üretim süreçlerinde yer alınmaması, tersine santral inşaatında yerli betonun kullanılmasıyla övünülmesi AKP’nin tüccar kafasının sonuçları.

Akkuyu sözleşme sürecine rüşvet mi bulaştı?

BirGün’den Özgür Gürbüz’ün 4 Temmuz günü yaptığı haberde tüm hisseleri Rusya’ya ait olan Akkuyu Nükleer A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Üyesi Gennadiy Saharov’un 28 Mart 2024 tarihinde Moskova’da rüşvet suçlamasıyla tutuklandığı belirtiliyor. Akkuyu Nükleer A.Ş.’nin 12 Mart günü yapılan son genel kurulunda ise Saharov’un görevinden istifa talebi gündem ediliyor ve kendisi istifaya zorlanıyor. Buradan, Saharov’un tutuklanacağını gördüğü anlaşılıyor. Merak edilen şey ise Akkuyu Nükleer A.Ş.’nin rüşvet verdiği kişiler arasında kimler olduğu ve pahalıya üretilen elektriğin kamu zararına rağmen neden imza edildiği?

Kimdir bu Rosatom?

Kurum sosyalizm döneminde 1953 yılında Makine İmalat Bakanlığı bünyesinde kurulan müdürlüğe dayanıyor. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla beraber kamu mülkiyetinin yağmalanması sırasında özel şirket haline geliyor. Putin döneminde atılım yapan firma dünyadaki nükleer santral piyasasının en önemli aktörlerinden birisi haline geldi. Bugün nükleer yakıt üretimi, madencilik, mühendislik, proje ve güç aktarımı alanlarında uzman olan firma Rus dış siyasetinin önemli bir aracı halinde. Şirketin Rusya’daki çok sayıda aktif santralinin dışında Beyaz Rusya, İran, Mısır, Finlandiya, Mısır ve Hindistan’da aktif nükleer santralleri mevcut.4 Bu ülkeler arasında (elbette Türkiye dışında) özellikle ABD emperyalizminin güdümünde diyebileceğimiz Mısır ve Hindistan ile yürütülen nükleer mesai dikkat çekici.5 Şirketin ayrıca Rus sermayesinin Afrika kıtasına yaptığı açılımla paralel olmak üzere başta Gana olmak üzere çok sayıda ülkeyle nükleer anlaşma imzalama arifesinde olduğu biliniyor.6

  • 1https://akkuyu.com/tr/company/info
  • 2https://t24.com.tr/haber/fatih-altayli-yarisi-turk-yarisi-rus-olacak-olan-akkuyu-nukleer-bakan-taner-yildiz-in-basarili-yonetimiyle-tamamen-rus-bir-sirketin-isi-haline-geldi,1052478
  • 3https://www.bbc.com/future/article/20220804-the-lost-nuclear-bombs-that-no-one-can-find
  • 4https://en.wikipedia.org/wiki/Rosatom
  • 5https://www.rt.com/india/598139-russia-proposes-advanced-nuclear-projects/
  • 6https://www.rt.com/africa/598041-rosatom-nuclear-power-ghana-contract/