Güney Kore'de 'sıkıyönetim' krizi: Cumhurbaşkanlığı'na baskın, gözaltındaki bakandan intihar girişimi

Güney Kore'de geçtiğimiz haftaki sıkıyönetim ilanıyla ilgili soruşturma kapsamında cumhurbaşkanlığı ofisine baskın düzenlendi. Gözaltına alınan eski savunma bakanı intihar girişiminde bulundu.

Dış Haberler

Güney Kore'de geçtiğimiz haftaki kısa süreli "sıkıyönetim" karmaşasının ardından başlayan siyasi kriz devam ediyor.

Güney Kore polisi, Cumhurbaşkanı Yoon Suk Yeol'un sıkıyönetim ilanıyla ilgili soruşturma kapsamında cumhurbaşkanlığı ofisine baskın düzenlerken, yetkililer parlamentoya ülkenin eski savunma bakanı Kim Yong Hyun'un gözaltındayken intihar girişiminde bulunduğunu bildirdi.

Kore Ceza İnfaz Kurumu Genel Komiseri Şin Yong Hae, parlamento oturumu sırasında milletvekillerine, cezaevi yetkililerinin Kim'i intihar girişimi sırasında durdurduğunu ve durumunun stabil olduğunu açıkladı. Adalet Bakanı Park Sung Jae de, aynı oturumda Kim'in girişimini doğruladı.

Seul Merkez Bölge Mahkemesi savcıların talebi üzerine gelen mahkeme emriyle, Kim bugün "isyan" suçlamasıyla gözaltına alındı.

Devletin resmi haber ajansı Yonhap'ın bildirdiğine göre, mahkeme tutuklama emrinde "Suçlamaların ne ölçüde desteklendiğini, suçun ciddiyetini ve delilleri yok edeceği endişelerini göz önünde bulundurduk" ifadelerini kullandı.

Kore Ulusal Polis Teşkilatı'nın genel komiseri Ço Ji Ho ve Seul Polis Teşkilatı Müdürü Kim Bong Sik de "ayaklanma" suçlamasıyla gözaltına alındı. Tutuklama emri olmaksızın gözaltına alınan Cho ve Kim, resmen tutuklanmadan önce 48 saate kadar gözaltında tutulabilir.

Muhalefet ikinci bir azil önergesine hazırlanıyor

Liberal ana muhalefet partisi Demokratik Parti, kısa süreli sıkıyönetim ilanı nedeniyle Yoon'u görevden almak için ikinci bir girişimde bulunmaya hazırlanıyordu.

Muhalefetin Yoon'u görevden alma yönündeki ilk girişimi, Yoon'un Halkın Gücü Partisi'nin üç üyesi hariç hepsinin Cumartesi günü 300 üyeli Ulusal Meclis'teki oylamayı boykot etmesi ve önergeyi gereken üçte iki çoğunluktan mahrum bırakmasıyla başarısız olmuştu.

İkinci bir azil teklifi meclisten geçmeyi başarırsa, Başbakan Han Duck Soo geçici olarak cumhurbaşkanlığı sorumluluklarını üstlenecek. Kore Anayasa Mahkemesi, daha sonra Yoon'un görevden alınmasını onaylayıp onaylamayacağına veya yetkilerini geri verip vermeyeceğine karar verecek.

Vatana ihanet soruşturması

İktidardaki Halkın Gücü Partisi, Yoon'un görevden alınmasını desteklememesi karşılığında devlet işlerinden uzak durması ve uygun bir şekilde istifa etmesi konusunda kendisiyle anlaşma sağladığını belirtmişti. Muhalefetse, bu anlaşmayı "sıkıyönetimden sonra ikinci darbeye" benzetmişti.

Savcılar tarafından yurtdışına seyahat yasağıyla cezalandırılan Yoon, aynı zamanda vatana ihanet iddiasıyla cezai soruşturma altında.

Ulusal Meclis, dün Demokrat Parti'nin ülkenin başsavcısı olarak eski rolü göz önüne alındığında kamu savcılarının uygun bir soruşturma yürütmeye güvenilemeyeceğini savunması üzerine, Yoon ve diğer üst düzey yetkilileri soruşturmak üzere bağımsız bir özel danışman atanmasını öngören bir yasa tasarısını kabul etmişti.

KDHC'den ilk açıklama geldi

Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti (KDHC), geçtiğimiz hafta Güney Kore'de kısa süreli sıkıyönetim ilanı hakkında ilk kamuoyu açıklamasını bugün yaptı. Devlet medyası, Yoon Suk Yeol'un ülkesini "karmaşaya" sürüklediğini vurguladı.

Devlet medyasında yer alan yazıda, Güney'deki kargaşanın Koreler arasındaki ilişkileri nasıl etkileyebileceği konusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadı.

KDHC hükümetinin ana gazetesi Rodong Sinmun'da yer alan makalede de, "Kukla Yoon Suk Yeol'un faşist silahlarını ve süngülerini kendi halkına doğrultma yönündeki şok edici kararı, kukla Güney'i karmaşaya sürükledi" denildi.

Ne olmuştu?

Yoon, 3 Aralık'ta gece geç saatlerde televizyonda yaptığı bir konuşmada sıkıyönetim ilan ederek, "Kuzey Kore'nin komünist güçlerinin oluşturduğu tehditlerden liberal Güney Kore'yi koruma" ve "devlet karşıtı unsurları ortadan kaldırma" ihtiyacını öne sürerek sıkıyönetim ilan etmiş ve ülkenin siyasi krize girmesine yol açmıştı.

Daha sonra milletvekilleri, Yoon'u emri geri çekmesi yönünde oybirliğini sağladı. Milletvekilleri, parlamento binasını kuşatan askerlere de meydan okuyarak parlamentoya girmeyi başardı.

Demokrat Parti lideri Park Çan Dae, sıkıyönetim emrinin sona ermesinden kısa bir süre sonra Yoon'un "ihanet suçlamasından kaçamayacağı" konusunda uyardı.

Yoon'sa, Ulusal Meclis'in oybirliğiyle aldığı karardan birkaç saat sonra iptal ettiği kararname için özür dilemiş ve yasal veya siyasi sorumluluktan kaçınmayacağına söz vermişti.

Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Çung Jin-Suk, Ulusal Güvenlik Danışmanı Şin Won-Sik ve Cumhurbaşkanlığı Siyasi Sekreteri Sung Tae-Yoon da dahil olmak üzere birkaç üst düzey yetkili, yaşananların ardından istifalarını sunmuştu.

Muhalefet partileri, sıkıyönetim ilan ettiği gerekçesiyle Yoon'a karşı parlamentoya azil önergesi sunmuştu.

Sıkıyönetim ilanına karşı başkent Seul'de sokağa çıkan kalabalıklar güvenlik güçleriyle çatışırken, Kore Sendikalar Konfederasyonu (KCTU), sıkıyönetim ilanına tepki olarak genel grev başlatacağını duyurmuştu. Konfederasyon ayrıca cumhurbaşkanının istifasını istemişti. Sendika, sıkıyönetim kararıyla askeri güçlerin örgütlü işçi hareketine yönelik saldırılarına dikkat çekmişti.

Sıkıyönetime giden yolda neler yaşandı?

Son genel seçimlerde meclisteki 300 sandalyenin 192'sini alan muhalefet Yoon'un konumunu etkisizleştirmişti.

Nisan ayındaki seçimden bu yana Yoon'un muhalefetin meclisten geçirdiği yasaları veto etmek dışında başka seçeneği kalmamıştı.

Eşinin yolsuzluk ve nüfuz ticareti yaptığı iddialarıyla gündeme gelen skandallar da Yoon’u zor durumda bırakmıştı.

Muhalefet geçtiğimiz hafta hükümetin ve iktidar partisinin sunduğu bütçelerde kesintiye gitmişti. Bütçe tasarısının veto edilme şansı bulunmuyordu. Ayrıca muhalefet, Yoon'un eşini soruşturmadığı gerekçesiyle devlet denetleme kurumu başkanı başta olmak üzere kabine üyelerini görevden almaya çalışıyordu.

Yoon son çare olarak sıkıyönetime başvurdu. Cumhurbaşkanı, “devlet karşıtı” güçlerin ülkeyi felç etmeye çalıştığını öne sürerek düzeni yeniden sağlamak istediğini açıkladı.