Gemi söküm işçilerinin direnişi 4. gününde: ‘Ya hep beraber ya hiçbirimiz...’

Aliağa'da gemi söküm işçilerinin direnişi 4. gününde... Patronların Ensesindeyiz avukatı Muammer Korkor ve Limter-İş Genel Sekreteri Hakkı Demiral ile görüştük.

Sancak Yıldız

İzmir Aliağa’da gemi söküm işçilerinin direnişi 4. gününde sürüyor. 

Sene başından beri birçok şantiyede süren zam görüşmelerinde -Kalkavan şirketi dışında- sonuç alınamadı. 

Kalkavan’daki kazanım üzerine eşit işe eşit ücret talebiyle, Dikkan gruba bağlı AGS, IŞIKSAN, KURSAN ve İzmir gemi söküm işçileri başta olmak üzere 9 firmada çalışan 1500’e yakın işçi, cuma sabahı 11.00’de mesai başında iş bıraktı. Ardından patronlar, işçilerin görüşme taleplerini kabul etti.

İşçilerin seçtiği temsilcilerin katıldığı görüşmeden sonuç çıkmayınca eylemler büyüyerek devam etti. Bütün bu gelişmeler yaşanırken diğer patronların zam yapmamasıyla birlikte zam yapan firma da zammı geri almaya karar verdi. Patronların bu hamlesiyle birlikte eylemler tüm şantiyelere yayıldı.

Birkaç saat sonra bölgeye ulaşan Patronların Ensesindeyiz Haberleşme ve Dayanışma Ağı (PE), işçilerle hızlıca görüşerek talepler listesi yayımladı. 

Talepler listesi

Birkaç işyeri dışında şantiyenin neredeyse tamamında iş durdu. Ardından işçiler eylemlerini Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği’nin önüne taşıdı.

Cumartesi sabahıyla birlikte dernek önünde toplanmaya devam eden işçilerin direnişi kararlılıkla sürüyor.
 
İşte, Aliağa gemi söküm işçilerinin direnişinin başlangıcı ve seyrinin özeti böyle. Şimdi biraz da tepkilerin arkasında yatan sebeplere ve işçilerin çalışma koşullarına bakalım…

‘Anadolu’dan yoksulluğun göç ettirdikleri, ekmeğini tersanelerden çıkarmaya çalışıyor ’

Aliağa, İzmir’in emekçi yoğunluğu en fazla olan ilçelerinden biri. İlçe nüfusunun azımsanmayacak kadar kısmını Anadolu’nun çeşitli illerinden uzun yıllar içinde, tarım ve hayvancılığın gün geçtikçe erimesi sonucunda bölgeye gelen insanlar oluşturuyor.

Bu nedenle, tersanelerde direnişle adını daha sık duyduğumuz işçiler büyük bir yoksullaşma ve hayata tutunma kavgasıyla yaşamaya çalışıyorlar. 

Katmerli sömürü zinciri: Büyük şirketler - çavuşlar (dayı başı) - gemi söküm işçileri 

Bu şartlarda yaşamanın getirdiği baskının boyutlarını işin yapılma biçiminde de sıkça görüyoruz. Gemi söküm sektöründe işler şöyle ilerliyor:

Tersaneye gemi bozdurma talebiyle gelen firmalara buradaki şirketler teklifte bulunarak süreli sözleşme yoluyla işi alıyorlar. Ardından aldıkları işi belli bir ücret karşılığında ikinci halkaya, yani ‘çavuşlar’a taşere ediyorlar. Çavuşlar da işi aldıktan sonra bölgedeki işçilerden yevmiye usulü ile bir ekip kuruyorlar. 

İşte üç ana halkada tarif edebileceğimiz sömürü zinciri böyle işliyor.

Baştan sona kayıt dışı çalışma rejimi...

Bu sistemin yarattığı en belirgin sorunlara baktığımızda bugünkü direnişin temeline uzanabiliriz.

İkinci halkadaki şirketten aldıkları iş için çavuşların kurduğu ekipteki işçilerin sigorta girişleri şirket tarafından yapılıyor. Ancak bu sigortalar işçilerin aldıkları ücretler baz alınarak değil, asgari ücret üzerinden üzerinden yapılıyor.

Resmiyette 17.00 olan paydos saati işleyişte 22.00...

Ayrıca işçiler muhatap işyeri netliği olmadığından birçok konuda kendisiyle baş başa bırakılıyor. İş malzemelerini bile kendileri temin etmek zorunda… Üstelik bu malzemelerin fiyatı bugünün şartlarında ortalama 1000 TL’yi buluyor.

İşçilerin mesai başlangıcı 08.00 paydos saati de 17.00 olmasına rağmen tersanedeki işçiler yevmiye hesabına çalıştıkları için fazla mesai basıncıyla neredeyse tamamen mesaiye kalıyorlar. Resmiyette 17.00 olan paydos saati işleyişte 22.00 olarak karşınıza çıkıyor.
 
DİSK’e bağlı LİMTER İŞ Sendikası’nın Genel Sekreteri Hakkı Demiral bu sömürü zincirinin yarattığı önemli sorunun da dayatılan çalışma koşulları olduğunu ekleyerek şunları söylüyor:

“Gemi limana yanaşıyor örneğin. Yanaşan geminin sahibi şirket ile söz gelimi 3 ayda 500.000 TL karşılığında anlaşılıyor. Bu anlaşmayı yaparken patronun tek derdi hızlıca gemi sökümünü bitirip işi teslim etmek. Tabii, sömürünün üçüncü ayağı dediğimiz çavuşlar da işi erken bitirip işçilere daha az gün için yevmiye vermek istediğinden işçilere daha işe girerken günde 12-14 saat çalışma dayatılıyor.’
 
Yani daha işe girmeden işçilerin hakları çiğneniyor, çalışmaya başladıktan sonra ise sömürü katlanarak artıyor.  
 
Bu hızlı iş teslim etme ve daha fazla kâr isteği bu iş kolunda iş kazaları ve cinayetlerinin asıl sebeplerinden birini oluşturuyor. Zira yapılan işin ağırlığı ve biçimi de iş güvenliğinde bırakılan boşluğun ciddiyetini bir kez daha hatırlatıyor.

Gemi söküm işçileri sadece gemi sökümü ile değil aynı anda bir gemi üzerindeki bütün işlerle muhatap oluyor. Kaynak, gaz ve birden çok kimyasal maddeye maruz kalarak yaşıyor. Aliağa tersanelerinde iş cinayetleri ve kansere bağlı ölümlerin sebebini bu yanıyla çok uzakta aramamak gerekiyor.

DİSK LİMTER-İŞ Genel Sekreteri Hakkı Demiral 

‘180 lira yevmiyeyle sakat kalma tehlikesi ve ölümle burun buruna çalışması beklenen işçilerin direnişi bu!’’

İş bırakan gemi söküm işçilerinin kamuoyuna duyurduğu talepler listesine konu olan maddeler üzerine Patronların Ensesindeyiz Aliağa Gemi Söküm İşçileri Dayanışma Ağı adına Av. Muammer Korkor, bölgede hızla yayılarak devam eden direnişin dayatılan çalışma biçimi olduğunun altını çizerek, şunları aktarıyor: 
 
“İşçilerin direnişe başlamasının en büyük sebebi elbette ücretlerdi. Ancak sigorta girişlerinin gerçek ücretleri üzerinden yapılmaması tepkiyi yüksek oranda artırdı.

Hem kaza-cinayet ile burun buruna çalışacaksınız hem zam bile almayacaksınız hem de sigortanızı bile patronlar ücretiniz üzerinden yatırmayacak. O yüzden bu direniş 180 lirayla sakat kalma tehlikesi ve ölümle burun buruna çalışması beklenen işçilerin direnişi".
 

İş bırakmaların başlamasından kısa süre sonra bölgeye gelen PE, önce öncü işçiler üzerinden bilgilendirme toplantıları yapmış ve talepler listesi oluşturulmuş.

Patronların Ensesindeyiz (PE) Avukatı Muammer Korkor

Avukat Muammer Korkor, yan yana gelen işçilerin hedef seçebilmesi açısından hızlı davrandıklarını belirterek, bunun toparlayıcı olduğunu da sözlerine ekliyor.

'Ya hep beraber ya hiçbirimiz sloganı bu direnişte hayata geçiyor’

Ücret talepleri en az yüzde 100 zam olan işçiler, özellikle sigortalarının gerçek ücretleri üzerinden yatması konusunda da ısrarcı. Taleplerin tek bir yerde karşılanmasının önemi olmadığını belirten Av. Muammer Korkor, bu direnişin tüm yönleriyle öğretici ve örgütlü kavganın önemini anlatan bir yanı olduğunu söylüyor:

"İşçiler kendi işyerlerinde talepler kabul edilse bile, diğer arkadaşlarının şirketi kabul etmezse iş başı yapmayacak. 'Ya hep beraber ya hiçbirimiz' diye attıkları sloganı hayata da geçiriyorlar. Talepler bütün şantiye için kabul edilmezse bu tersanede çivi bile çakamaz patronlar. Yeter ki örgütlü kavganın önemini her yönüyle gösteren işçilere güç verelim, direnişleri tüm havzalara taşıyalım". 

Aliağa gemi söküm işçileri direnişi an itibariyle tüm coşkusuyla sürüyor. Korkor’un direniş alanından bildirdiği güncel gelişmelere göre gün içerisinde patronlar işçi temsilcileri ile görüşme yapacak. Görüşme öncesinde, tersanede çalışan işçi neredeyse yok denecek kadar az.

'Direniş tüm kararlılığıyla devam ediyor...'

Öte yandan, gelen son bilgilerde patronların işçilerle görüşme yapmadığı ve herhangi bir açıklamanın da yapılmadığı bildiriliyor.

Buna rağmen direniş tüm kararlılığıyla sürüyor ve talepler listesinde herhangi bir geri adım atma niyeti olmayan işçilerin patron derneği önündeki direnişi sürüyor.
 
Görüşmenin detaylarını, güncel gelişmeleri aktarmaya devam edeceğiz.