Gazetecilere sansür ve hukuk sopası: 'Dezenformasyonla mücadele'​ yasa teklifinde neler var?

Son yıllarda internet yayınlarının basılı yayınlardan çok daha fazla rağbet gördüğü biliniyor. AKP-MHP iktidarı, bu meseleye neşter atma gayreti içine girdi.

Patronların Ensesindeyiz - İletişim Emekçileri Dayanışma Ağı

AKP ve MHP, uzun süredir tartışma konusu olan ve kamuoyunda "sosyal medya yasası" olarak anılan "Basın Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi"ni TBMM Başkanlığı'na sundu.

Yasadaki maddeler, sansürün kapsamını genişletmekle kalmayıp mesleğini çok sayıda hakkından mahrum şekilde sürdüren internet gazetecilerini de hukuk sopasıyla tehdit ediyor.

Son yıllarda internet yayınlarının basılı yayınlardan çok daha fazla rağbet gördüğü biliniyor. Dolayısıyla AKP-MHP iktidarı, bu meseleye neşter atma gayreti içine girdi.

Yasanın maddeleri neler?

Yasa teklifinin toplam 40 maddesi bulunuyor ve 28 maddesinde internet gazetelerine ilişkin çeşitli düzenlemeler yer alıyor. Değişiklik, internet gazetelerinin resmi ilanlardan yararlanmaları ve çalışanlarına basın kartı edinebilme imkânı sunsa da Danıştay'ın geçen haftalarda Basın Kartı Yönetmeliği'ne ilişkin yürütmenin durdurulması yönünde aldığı kararı göz önünde bulundurmak gerekiyor. Çünkü bu kararla birlikte İletişim Başkanlığı, kartın kimlere verileceği ve hangi durumlarda iptal edileceğini belirleme konusunda yetkiyi eline almıştı.

Yasada "dezenformasyonla mücadele" maksadı taşıdığı belirtilen 29. madde ise apayrı bir tartışma konusu. TCK'ya "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçunu ekleyecek olan bu maddeyle "makbul" yayınlar yapmayan internet mecralarının hukuk sopasıyla tehdit edildiği görülüyor. 

Anaakım medyanın her gün yeniden inşa ettiği faşist, patron övücü, cinsiyetçi söylemleri ve haberlerine RTÜK denilen sansür kurumu tarafından tek bir ceza dahi yazılmazken "dezenformasyonla mücadele" iddiası kime uygulanacak? Aşikardır ki AKP iktidarının yasa teklifi bağımsız gazetecilerin ve muhalif yayın yapan haber sitelerinin sesini kapatmaktan başka bir amaca hizmet etmeyecektir.

Madde, "sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayanlara 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası" verileceği tehdidinde bulunuyor.

Diğer yandan suçun, failin kimliğini gizli tutması ya da örgütlü bir faaliyet çerçevesinde işlendiğine kanaat getirilmesi durumunda cezanın yarı yarıya artırılacağı belirtiliyor.

'Basın emekçileri sansürlere biat etmeyecek'

AKP'nin medyayı tam teşekküllü bir şekilde kuşattığı ve baskıladığı bir ortamda, bu hükümlerin direkt olarak sansüre kapı araladığı fark ediliyor. Halkın içinde bulunduğu ekonomik kriz, işsizlik ve emek sömürüsünün had safhada olduğu ortadayken, basını seçim öncesinde nefes alamaz duruma getirmeye, halkı gerçek krizlerden ve sorunlardan "dünya bizi kıskanıyor, eğitimde uçuyoruz, gözlerimizde ışıltılar" gibi birçok "haberle" uzaklaştırma eğilimlerini sürdürmeye devam edecekler. Gazeteciler, emekçilerin ve halkın içinde yaşadığı sorunları yoktan var etmedikleri gibi çarşı, pazarda yaşanan krizi halkın bizzat okumasına gerek kalmayıp yaşadığının farkındalar. Bu krizin, gündemi değiştirmek için yazılan haberlerle örtbas edilmesine karşı çıkılmalıdır. Basın emekçileri halkın haber alma özgürlüğünü de kendi mesleki etik ilkeleri için de bu "yasaya" ve sansürlere biat etmeyeceklerdir. 

'İsmini belirtmek istemeyen kaynak'larla yapılan habercilik faaliyeti hedefte

Yasanın bir diğer dikkat çeken maddesi ise, "ismini belirtmek istemeyen kaynaklar" ile yapılan habercilik faaliyeti oldu. 29. maddede yer bulan "failin kimliğini gizli tutması" durumunda cezanın artırılacağı yönündeki tehdit, haber mecralarına anonim kalmak koşuluyla görüş bildirilmesine engel oluyor.

Dolayısıyla gazetecilik faaliyetinin ciddi yaralar alacağı bir sürecin yürürlüğe konulacağı anlaşılıyor. AKP tarafı ise durumu "İsmini vermeyen kaynağım diyerek her türlü iddiada bulunuluyor, bu doğru değil" şeklinde açıklıyor.

Yasa teklifinde şu ifadeler yer alıyor:

"Sırf halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak saikiyle, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli olacak şekilde alenen yaymak suç olarak düzenlenmektedir. Fiilin, 'kamu barışını bozmaya' elverişli olması aranarak, bu suçun somut tehlike suçu olduğu vurgulanmıştır. Bunun yanı sıra 'dezenformasyon' olarak nitelendirilen bu fiillerin, kişilerin bireysel kanaatlerini açıklama veya haber verme haklarıyla karıştırılmaması için fiilin, halk arasında endişe, korku veya panik yaratma saikiyle gerçekleştirilmesi ilave bir unsur olarak aranmaktadır. Belirtmek gerekir ki, dezenformasyona konu içerik, ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili doğrudan asılsız bir bilgi olabileceği gibi tahrif edilmiş bir bilgi de olabilecektir. Kamu barışına yönelik suçlar kapsamında ihdas edilen bu suçun, bölümde yer alan diğer suçlardan daha farklı bir alanı düzenlediğinde şüphe bulunmamaktadır. Ayrıca suçun, failin gerçek kimliğini gizlemek suretiyle veya bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hali, cezada artırım sebebi olarak öngörülmektedir."

Hukuki süreçlerde keyfiyet AKP'nin alamet-i farikalarından biri ve bu düzenlemeyle son 20 yılda akıl dışı baskı ve kısıtlamalarla karşı karşıya kalan basın emekçilerini çok daha zor bir süreç bekleyecek.

Patronların Ensesindeyiz Ağı’na aşağıdaki e-posta ve sosyal medya hesapları üzerinden ya da 0541 940 0514 numaralı telefondan ulaşılabilir:

Facebook: https://www.facebook.com/patronlarinensesindeyiz

Twitter: https://twitter.com/pensendeyiz

E-posta: iletisim@patronlarinensesindeyiz.org