Fransa bu yazıyı tartışıyor: Erdoğan Fransa'ya nasıl sızıyor?

Türk basınının gündemine Fransa'daki büyükelçi İsmail Hakkı Musa'nın açık mektubuyla giren yazıda Musa'nın yanıtladığı suçlamalardan fazlası var.

Mehmet Kuzulugil

Türkiye'nin Fransa Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa'nın yanıt mektubu, Cumartesi günü aynı gazetede yayınlandı.

Le Journal Du Dimanche, çevirirsek Pazar Gazetesi elektronik kopya olarak günlük yayınlanan bir haftalık gazete. 

Bu gazetenin 7 Şubat tarihli basılı nüshasında yayınlanan ve 5 Şubat tarihini taşıyan bir yazı "Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Fransa'ya nasıl sızıyor?" başlığını taşıyordu.

"JDD'nin de ortaya çıkardığı gibi Élysée'deki başkanlık sarayına ulaştırılan Fransız istihbarat servislerinin hazırladığı çok sayıda rapor, Türk gücünün bölgemizdeki artan etkisine ilişkin kaygıları gösteriyor" cümlesiyle başlayan yazının, esas olarak resmi rapor ve açıklamalardan yola çıkarak hazırlandığı görülüyor.

JDD, uzun süredir Fransız hükümetine bağlı bir habercilik yapmakla eleştiriliyor, gelirlerinin yarısından çoğunun reklamlardan geldiği söyleniyor ve bu iddiaların yoğunlaştığı 2012 - 2016 yılları arasında dörtte bire yaklaşan bir tiraj kaybı yaşadığı biliniyor.

Yandaş gazetenin istihbarat raporlarını kaynak göstermesi önemini artırıyor

Öte yandan, bir tür Fransız "yandaş" basını olarak konumlanışı, JDD'de yayınlanan "araştırma" yazısının önemini artırıyor.

Zira İsmail Hakkı Musa'nın kendilerine yolladığı cevabi yazısını yayınlarken verdikleri yanıtta da belirttikleri gibi yazı zaten devlet kaynaklarının raporlarını yansıtıyor. Dolayısıyla JDD, ilginç detayları da barındıran kapsamlı "araştırma" yazısında aslında Fransız devletinin Erdoğan'a ve Türk istihbaratının Fransa'daki çalışmalarına ilişkin yaklaşım ve kaygılarını yansıtıyor.

Yazı özetle, Fransa'daki müslüman toplumunun kurum ve örgütlerinin MİT eliyle bir güç odağı olarak kullanıldığını öne sürüyor.
Özellikle eğitim kurumlarıyla ilgili son yıllarda Türkiye kamuoyunun da gündemine giren tartışmaların arkaplanı da bu iddialarda yer buluyor. 

'Öğretmen önlüğünün altındaki usta casus' iddiası

"AKP'ye boyun eğen öğretmenlerin okulları" başlığı altında yapılan bir değerlendirmede Macron'un dil ve köken kültürünün öğretildiği Elco sistemini bitirmek istediği, zira bu sistemde eğitimin "AKP'ye hizmet eden Türk öğretmenler" tarafından verildiği iddia ediliyor. (JDD'nin burada bir el çabukluğuyla AKP kontrolü altında olduğu açık olan islamcı vakıfların yönlendirdiği kurumlarla, Fransız eğitim sisteminin içinde tanımlanan ELCO'yu birbirine karıştırdığını not edelim.)

Kurumların dayandığı Maarif adlı vakfın 60 ülkede şubeleri bulunduğu ve özel kuruluşlar ağı olarak sunulan bu yapının "Türkiye'nin kültürel etkisine" adanmış olduğu belirtiliyor.

Siyasal islamın Fransa'da planlı bir şekilde yaygınlaştırılmasının Erdoğan iktidarı altında bir devlet politikası olarak gerçekleştirildiğinin söylendiği yazıya göre Başkanlık Sarayı'na gönderilen istihbarat notlarından birinde "Türkiye tarafından Elco için atanan öğretmenlerin muhtemelen 'istihbarat toplayacak veya MIT memurları için koruma sağlayacak' olduğu" bilgisi yer alıyor. 

Gazete bu durumu şu sözlerle yorumluyor: Öğretmen önlüğünün altında usta casus saklanıyor.

Büyükelçi yanıt verdi: Asıl konuya girip kafanızı yormayayım!

Büyükelçi İsmail Hakkı Musa'nın sözkonusu yazıyla ilgili yanıtı 20 Şubat tarihinde yayınlandı. Musa, yanıt mektubunu yayınlanması isteğiyle JDD'ye yollamıştı. Fransız kamuoyunda "bu kadar tartışılmasa kayıtsızlığı hak edecek bir yazı" olarak tanımladığı Muhammed Sifavi imzasını taşıyan "araştırma" yazısına verdiği cevapta Musa, yazının temel iddialarına neredeyse hiç girmedi.

Artık bir diplomasi ezberi haline geldiğini söyleyebileceğimiz "sözde Ermeni soykırımı iddiaları" konusunda bir paragraftan sonra Doğu Akdeniz'deki gelişmelere göndermeyle Türkiye'nin Akdeniz politikalarını tartışan Musa, Fransa'daki kültürel-dinsel örgütlenmeler aracılığıyla yürütülen çalışmalar konusunu geçiştirmeyi tercih ediyor.

Yanıtını fazla yüklü hale getirmemek için kendisinin elçi olarak Fransa'daki rolü, "sözde Ermeni Soykırımı" ve Türkiye'nin Akdeniz politikaları konularına yoğunlaşacağını belirterek şöyle diyor: "Ülkemde İslam konusunun detayları hakkında söyleyeceklerimi başka bir fırsatta yazmak üzere erteliyorum."

"Erdoğan ve MİT Fransa'ya islamı ve Türk okullarını kullanarak sızıyor" iddiası çevresinde dönen tartışma şimdilik devletler arası bir gündem gibi görünüyor.

Bu sefer Fransa'da iktidarın oldukça yakınında duran JDD ve Erdoğan iktidarının Fransa'daki temsilcisi elçi Musa sahnedeler.

Öte yandan bu konunun devletler dışında halkları ilgilendiren bir boyutu da var.

Demokrat Avrupa da mı kandırıldı?

Türkiye gericiliği, Türk göçmenlerden daha geniş bir hedefi olan dinsel manüpilasyonlarla Fransız devletinden çok bu ülkede yaşayan Türkleri tehdit ediyor.

Vakıflar ve dernekler aracılığıyla oluşturdukları "Erdoğan'a sadık" toplumsal örgütlenme, Fransız halkı kadar Türkiye'yi de ilgilendiriyor.

Öte yandan, Fransız istihbarat raporlarıyla hazırlanan JDD haberinin de hedefi tartışmalı bazı çarpıtmalar içerdiğini söylemek yanlış olmaz. Marif okulları gerçekten de Fethullahçıların bilinen "okul" pratiğine benzer bir işlev taşıyor. Öte yandan örneğin Macron'un hedef aldığı ELCO sistemi, Fransız eğitim sisteminin içinde tanımlanıyor. ELCO öğretmenleri, Fransız okullarında, o okulların denetim ve yönlendirmesi altında çalışıyorlar. Hareket alanları oldukça sınırlı.

Tabii bir de şu soru ortada duruyor: Avrupa'da Türk devletinin ve istihbaratının kontrolüne bırakılmış olan, hatta islamcı faşist paramiliter örgütlenmelerin içinde etkin olduğu bilinen kurumlar, "demokratik" Avrupa'nın iradesi dışında mı oluştu? Yani göçmen Türk işçiler toplumsal gerçeğine ve soğuk savaşa paralel olarak bu yığınak yapılırken, demokrat Avrupa kandırıldı mı!?