Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) öncülüğündeki grupların 27 Kasım'da başlattıkları saldırılar neticesinde Şam'ın kontrolü cihatçılara geçti. Başta ABD, İsrail ve AKP hükümetinin harekete geçirdiği cihatçı güçlerin Şam'ı ele geçirmesiyle birlikte Suriye yönetimi düştü.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, 22'nci Doha Forumu için bulunduğu Katar'ın başkenti Doha'da gelişmelere dair açıklamalarda bulundu.
Suriye yönetiminin Astana sürecini iyi değerlendiremediğini ve bu nedenle "rejimin yavaş yavaş çürüdüğünü" söyleyen Fidan, "Yeni hükümet bütün tarafları kapsayıcı bir şekilde davranmalı ve bütün muhalif güçler şu anda birleşmeli" çağrısında bulundu. Fidan, cihatçı grupların yanı sıra uluslararası aktörlerin de "yeniden inşa sürecinde" aktif rol aması gerektiğini savundu.
"Türkiye Suriye'nin milli birliğine, istikrarına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne çok büyük bir önem atfediyor. Aynı zamanda Suriye halkının da refahını önemsiyor" iddiasında bulunan Fidan, ülkelerini terk eden milyonlarca Suriyelinin artık ülkelerine geri de dönebileceğini söyledi.
'Yeni bir Suriye'ye uyandık'
Basın açıklamasına "Yeni bir Suriye'ye uyandık. Rejim bugün itibariyle yıkıldı" sözleriyle başlayan Fidan, söz konusu gelişmelerin bir gecede yaşanmadığını söyleyerek devam etti.
Suriye'nin 13 yıldır çalkantılı bir süreç yaşadığını söyleyen Fidan, "Ancak 2016'dan bu yana Astana süreci vesilesiyle biz gerilimi düşürdük ve savaşı dondurduk" dedi.
Fidan, Suriye yönetiminin 2016 yılından günümüze kadarlık süreyi "kendi halkıyla barışmak için kullanması gerektiğini ancak bu fırsatın değerlendirilmediğini" iddia etti ve bahse konu sürece dair şöyle konuştu:
"Bütün girişimler başarısızlıkla sonuçlanınca Cumhurbaşkanı Erdoğan rejime el uzattı, milli birlik ve barışa ulaşabilmek için Suriye'ye bir çağrıda bulundu. Bu çağrı da reddedildi. Rejim çok önemli konular üstünde durmakta başarısız oldu. Devlet kurumları Suriye halkının ihtiyaçlarına cevap veremedi. En temel hizmetleri yerine getiremediler. Halkın yarısı hem ülke içinde hem de ülke dışında yerinden edildi. Bu da göç akımlarına neden oldu ve komşu ülkeler ve Avrupa'da baskı oluştu. Rejim hayatta kalabilmek için uyuşturucudan elde edilen kazanca dayanıyordu."
'Milyonlarca Suriyeli artık ülkelerine geri dönebilir'
Fidan, bu sabah itibariyle Suriye'de yeni bir aşamaya geçildiğini ve halkın ülkelerinin geleceğini yeniden şekillendireceğini ifade etti.
Bu durum nedeniyle "ümitli" olduklarını söyleyen Fidan, "Suriye halkı bunu tek başına başaramaz. Uluslararası toplumun Suriye halkını desteklemesi gerekiyor" dedi.
"Türkiye Suriye'nin milli birliğine, istikrarına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne çok büyük bir önem atfediyor. Aynı zamanda Suriye halkının da refahını önemsiyor" iddiasında bulunan Fidan, ülkelerini terk eden milyonlarca Suriyelinin artık ülkelerine geri dönebileceğini söyledi.
Fidan, yeni idarenin düzenli bir şekilde kurgulanması gerektiğini, kapsayıcılık ilkesinden ise hiçbir zaman taviz verilmemesi gerektiğini ifade ederek ekledi: "Bütün azınlıklar, Hristiyanlar, Kürtler, Müslüman olmayanlar adil bir muameleye tabi tutulmalı ve kimyasal silahlar ve ilgili materyallerle ilgili envanter mutlaka güven altına alınmalı. Hiçbir zaman bir intikam hedefi güdülmemeli. Artık birlik zamanı ve ülkeyi yeniden inşa etme zamanı."
Bütün aktörlerin dikkatli ve sakin şekilde hareket etmeleri için çağrıda bulunan Fidan, sözlerine şöyle devam etti:
"Yeni hükümet bütün tarafları kapsayıcı bir şekilde davranmalı ve bütün muhalif güçler şu anda birleşmeli. Bölgeyi daha fazla istikrarsızlığa götürmemek gerekiyor. Suriye'nin toprak bütünlüğü ve refahı bütünlüğü korunmalı. Bu geçiş döneminde çok dikkatli olmalıyız. Bütün bu anlayışla biz Suriye'de barış ve güvenliğin tesisi için elimizden geleni yapacağız."
'Rusya ve İran'ın yapıcı yaklaşımını son derece önemsiyoruz'
Son bir hafta içinde hem bölgesel hem de uluslararası aktörlerle çok yoğun diyalog içinde olduklarını söyleyen Fidan, "Dün gerçekten son derece önemli bir gündü. Doha Forumu çerçevesinde Suriye'nin geleceği için öncelikle Astana ülkeleri Türkiye, Rusya Federasyonu ve İran bir araya geldiler ve bu gelişmeleri ele aldılar" dedi.
"Rusya ve İran'ın yapıcı yaklaşımını son derece önemsediğini" aktaran Fidan, şunları söyledi:
"Rusya Federasyonu ve İran'ın yapıcı yaklaşımını son derece önemsiyoruz. Yine Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi de bizimle birlikteydi. Kendisi de çok önemli katkılarda bulundu, çabalarını çok takdir ediyoruz. Daha sonra Arap ülkeleriyle Suudi Arabistan, Katar, Irak, Mısır ve Ürdün'le bir araya geldik. Bu kardeş ülkelere de yapıcı yaklaşımlarından dolayı teşekkür etmek istiyoruz. Yine Amerika Birleşik Devletleri ile de temaslarımız oldu. Bölgesel ve uluslararası aktörlerle işbirliğimizi devam ettireceğiz."
'Rejim yavaş yavaş çürüyor ve çöküyordu'
Fidan basın açıklamasının sona ermesi ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Fidan, "Türkiye bu geçiş döneminin istikrarlı olması için ne yapıyor ve bu sürece inanıyor musunuz" sorusuna "Suriye'nin istikrarı için çok uzun bir süredir çaba gösteriyoruz. Aktörleri ve problemleri yakından tanıyoruz. Bunlar gerçekten zorlu problemler ve çok yoğun çalışmamız gerekiyor. Daha önce de belirttiğim gibi Suriye halkı ile birlikte çalışmamız gerekiyor. Sadece Türkiye değil, aynı zamanda bölgesel aktörlerin ve uluslararası aktörlerin dahil olması gerekiyor bu sürece. Halk için temel hizmetlerin verilmesi gerekiyor ve her şeyden önce bölgesel ülkelerin yeni idare ve yeni Suriye'yi komşuları için tehdit ortaya çıkarmayan bir yapı halinde görmesi gerekiyor. Suriye mevcut problemlerine cevap vermeli ve bu tehditleri engellemeli" yanıtını verdi.
Bir başka soru ise AKP hükümetinin son günlerde Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile temasa geçip geçmediğine ilişkindi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir süredir Suriye yönetimi ve Esad'a ulaşmaya çalıştığını ancak çabalarının sonuçsuz kaldığını söyleyen Fidan, "Rejim aslında yavaş yavaş çürüyor ve çöküyordu. Biz de bunu görüyorduk. Bu nedenle gerçekten bunu engellemek için bir şeyler yapmaya çalıştık. Ancak kısa cevap hayır. Onlarla görüşmedik. Herhangi bir temasımız olmadı" dedi.
Fidan, "Neredeyse 15 yıldır devam eden savaş 15 gün içerisinde nasıl sona erdi? Türkiye'nin Suriye'nin yeniden inşası için rolü ne olacak" sorusuna dair cevabında da Astana sürecine işaret ederek cevap verdi:
"Bu son derece değerli zamanı mevcut problemlere cevap bulabilmek için kullanabilirlerdi. Bunu yapmadılar. Bu aslında bir mermi bile atılmadan Halep'in neden düştüğünü ve bunu da diğer şehirlerin nasıl takip ettiğini açıklıyor.
Türkiye komşu ülkelerle birlikte Suriye'nin yeniden inşa edilmesi için ve tabii ki mevcut idare de birlikte çalışabilmemiz için son derece önemli. Elimizdeki her tür kapasiteyi ve her tür imkanı kullanarak ekonomik sorunlarını ve diğer sorunlarına çözüm yeni idare ile birlikte çalışmaya devam edecek."
'Ümit ediyoruz ki muhalif gruplar bir araya gelir'
Fidan'ın yanıtladığı bir diğer soru da "Bu kadar farklı grup arasında koordinasyon nasıl sağlanacak ve buna ilaveten Trump'ın beyanlarıyla ilgili olarak ne düşünüyorsunuz? Çünkü bir kez daha Amerikan yetkilileri DAEŞ tehdidinden bahsediyorlar ve bir başka terör örgütü YPG ile işbirliği sinyalleri veriyorlar. Ankara Suriye'de bir üçüncü tarafın ya da üçüncü bir devletin kurulmaması için ne yapabilir?" oldu.
Fidan'ın cevabı şöyle:
"Bildiğiniz gibi muhalif güçler farklı gruplardan oluşuyor. Ancak bir koordinasyon mekanizmaları var aralarında ve bu mekanizmanın önümüzdeki günlerde daha da iyileşeceğini düşünüyorum. Ümit ediyoruz ki bir araya gelebilirler ve iyi bir geçiş dönemini tesis edebilirler. Tabii ki bu süreç içerisinde Suriye içerisindeki tüm tarafların buna dahil edilmesi gerekiyor.
DAEŞ ve diğer terör örgütleri konusunda aynı derecede endişeleniyoruz. Bu durumdan faydalanmamalarını ve bunu kötüye kullanmalarını istemiyoruz ve bu konuda dikkatliyiz. DAEŞ ve PKK'nın bu süreci kötüye kullanmamasından emin olmak için çok dikkatli hareket ediyoruz. Amerikalı dostlarımızla temas halindeyiz. Bizim bu konuda ne kadar hassas olduğumuzu biliyorlar, özellikle YPG ve PKK konusunda. Türkiye'ye bu gruplardan gelecek her tehdide cevap vereceğimizi bir reaksiyon göstereceğini biliyorlar.
Aslında son derece meşru Kürt taraflar var. Suriye'de çalışan, Suriye'nin kuzeyinde bulunan muhalif güçlerin bir parçası oldular çok da uzun bir sürede. Ancak herhangi bir PKK uzantısı Suriye'de meşru bir taraf olarak değerlendirilemez. Suriye'deki görüşmelerde, görüşeceğimiz bir taraf olamaz. Çünkü uluslararası terör savaşçıları var ve Suriyeli değiller. Kendileriyle ilgili bir değişikliğe gitmedikleri sürece bu mümkün değil."