Emekliliğine 35 gün kala memuriyetten ihraç edilen mimar soL'a konuştu: Karar hukuki değil

Emekliliğine 35 gün kala memuriyetten ihraç edilen Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlu karara şaşırmadığını, hukuki bir dayanağı olmadığını ifade ediyor

Özkan Öztaş

Mimarlar Odası Ankara Şubesi, Yönetim Kurulu Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlu, emekliliğine 35 gün kala devlet memurluğundan savunması dahi alınmadan ihraç edilmişti. Gerekçe ise Mimarlar Odası'nın her sene düzenlediği, içeriği kent ve çevre suçları ile birlikte mimari konuları içeren yayınlar hakkında verdiği 'basın ödülleri'.

Bir televizyon kanalında daha önce canlı yayına çıkan şube başkanının gerçekleştirdiği programa, çevre gündemi ve kent suçlarını ilgilendirdiği için Mimarlar Odası tarafından ödüle layık görülmüş ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından ödül verilmişti. Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından, Mimar Emre Madran'ın anısına gerçekleştirilen "Koruma Alanında Emre Madran Basın Ödülleri”aslında bir çok başlıkta ve bir çok kişi ya da kuruma veriliyor. Ama bir televizyon kanalına verilen ödül,  terör örgütü propagandası kapsamında değerlendirildi ve imzası olan jüri üyelerine "Suçu ve suçluyu övme" kapsamında ceza verildi. 

Ceza alanlardan birisi de Mimarlar Odası Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Muteber Osmanpaşaoğlu'ydu. Muteber Hanım ile süreci, yaşanan hukuksuzluğu ve Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nin verdiği mücadeleleri soL okurları için konuştuk. 

Emekliliğine 35 gün kala ihraç edildi

1980 yılından bu yana devlet memurluğu yapan Muteber Osmanpaşaoğlu 1985 yılından bu yana da Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde çalışan bir mimar. Emekliliğine 35 gün kala savunması dahi alınmadan memuriyetten ihraç edilen Muteber Hanım, gerekçeyi hukuksuzca ve gerçek dışı bulduğunu ifade ediyor. 

"Vaktiyle çevre gündemi başlığında şube başkanımız Tezcan Karakuş Candan Hanımın bir televizyon kanalına verdiği röportajı, her sene düzenlediğimiz 'Koruma Alanında Emre Madran Basın Ödülleri' kapsamında değerlendirdik ve röportajı gerçekleştiren gazeteciye de ödül verdik. Konu basit ve anlaşılabilir. İnternette yayın yapan bir gazeteci, çevre gündemiyle Mimarlar Odası Ankara Şubesi ile bir röportaj yapıyor ve biz yaptığı bu içerikten dolayı kendilerine bir ödül veriyoruz. Ama yargı mercii kanalı 'terörist' ilan edip bizi de 'suçu ve suçluyu öven' kişiler olarak tarif edip cezalandırmak istedi. Ne hukuken ne de aklen bir manası, karşılığı yok bunun" sözleriyle anlatıyor süreci. 

"Ödül ile kişinin suçları arasında bir bağ kurmak manasız"

Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından verilen ödülü suç kabul eden mahkemenin kararını hukuka aykırı olarak değerlendiren Muteber Osmanpaşaoğlu, "Bunun hiç bir manası yok. Örnek veriyorum şimdi bir çok kurum ve kuruluş benzer ödüller veriyor benzer etkinlikler gerçekleştiriyor. Bunlar için de bir kriter belirleniyor. Bizim örneğimizde de kamuda, kentte, çevrede, bir bütün olarak Ankara'daki kenti ilgilendiren konularda Mimarlar Odası açısından değerlendirdiğimiz başlıkları inceleyip bir karar veriyoruz. Mesela şimdi TRT'nin daha önce ödül verdiği bir kişi bir suça karışırsa TRT'yi suçlu mu sayacaksınız? Yani kişinin varsa eğer suçları ile ona basın ödülü veren kurum arasında bir bağ kurmak akla ve mantığa aykırı bir durum" diyor. 

Muteber Osmanpaşaoğlu

'Bir çok ödül veren kurum var'

Ödülü ilk veren kurum olmadıklarını ifade eden Muteber Hanım, "Ortada ilgili gazeteci ile alakalı kesinleşmiş bir yargı kararı yok. Bir suç ya da kabahat da yok. İlerleyen günlerde olur mu bilemem bu bizim konumuz değil. Ödül verilecek kişi acaba ilerde bir suça karışır mı diye düşünmezsiniz. Burada ödül verilen kişi ile ödül arasındaki etik duruma bakabiliriz. Hak edip etmediğine, bir şaibe olup olmadığına bakılır. Jüride tanıdık biri var mıydı yok muydu diye incelenebilir. Gerisi teferruat." cümleleriyle anlatıyor yaşanan hukuksuzluğu.

'Çok kültürlü olduğumuz varsayılarak cezamız hafifletilmedi'

Yargılama süreçlerinde karşılaştığı gariplikleri de anlatan Muteber Osmanpaşaoğlu "Tebligatlar, savunmalar, dosyalar, iletişim, duruşmalar her biri garipliklerle doluydu. Sürece bakan herkes 'Bunlara birileri emir vermiş bu kişiler de bunu yerine getirmek için didiniyorlar' görüntüsünü fark ederdi diyor.

"Mesela mahkemede karar okunurken bizlerin 'kültürlü, okuma yazma bilen, eğitimli olduğumuz' gibi bir çok nitelemeyi yan yana dizerek 'demek ki kanalın suçlu olduğunu bilmeleri gerekirdi' gibi bir gerekçe ile verilen ceza da hafifletilmedi. Ha pardon, gerçi mahkeme salonunda 'uslu durduğumuz' için hakimlere savcılara hakaret etmediğimiz için bir iyi hal indirimi olmuş olabilir emin değilim" diyor ve gülüyor. 

Yaşadığı süreci anlatırken karşılaştığı tuhaflıklara gülümseyen Muteber Hanım, henüz kesinleşmiş bir karar olmamasına ve istinaf mahkemesinde sürecin devam ediyor olmasına rağmen Milli Eğitim Bakanlığı'nın memurluktan ihraç kararını hukuki değil siyasi bir karar olarak değerlendiriyor. Savunmada avukatlarının haberdar edilmediği, rutin bilgilendirme ve tebligat usullerinin dahi yerine getirilmediği süreçte Muteber Osmanpaşaoğlu'nun savunması alınmadan gıyabında karar açıklanmış. "O süreçte raporluydum, avukatlarıma da savunma için ilgili yazı iletilmemiş. Gıyabımızda kararı vermiş oldular" diyor. 

Yaşadığı tuhaflıklara bir örnek de eve gelen tebligatlar. Muteber Hanım bunu anlatırken 'Hani Nazi Almanya'sında evlerin kapılarını işaretlerlermiş ya. Öyle zannedersin. Kocama bir kağıt, kocaman bantlar ile yapıştırıyorlar tebligat var diye. Hani normalde PTT'nin alıştığımız minik tebligat bildirimleri olur ya. Bu öyle de değil. Geçen gün bir yakınım 'Kaldırmayacak mısın bu bantları, hala kapıda duruyor' deyince gülümsedim. Dursun bakalım dedim. Nasıl olsa yeni gelecek tebligatları olursa kalan bantları kullanarak yapıştırırlar dedim" diyor. 

'Karar hukuki değil. Dertleri de zaten Mimarlar Odası'nın verdiği mücadelenin kendisi'

Muteber Osmanpaşaoğlu, "Dertleri açık ki başka bir şey. Yoksa daha önce ödül almış, hakkında herhangi bir ceza ya da yargı kararı olmayan kişi ya da kurumlara ödül verildi diye ödül veren jüriyi cezalandırmak akla mantığa sığmaz. Ancak Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nin yıllardır verdiği mücadele, kent suçlarına karşı aldığı tutum, ilerici ve aydın tavrıdır cezalandırılmak istenen. Yargılayanların Melih Gökçek ile eski Adelet Bakanı Bekir Bozdağ ile ilişkileri bilinen bir başka gerçek. O yüzden bu ceza beni şaşırtmadı. Ankara için, ülkemiz için verdiğimiz mücadele devam edecek" diye anlatıyor başında geçenleri...