Ekümeniklik krizi: AKP ve MHP, 'çaktırmadan' Batı'nın Ukrayna operasyonuna nasıl omuz verdi?

Patrik Bartholomeos ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski'nin işbirliğine AKP ve MHP de ortak oldu. Batı'nın Ukrayna operasyonu ilmek ilmek işlendi.

Haber Merkezi

İstanbul'daki Fener Rum Patrikhanesi, yalnızca Türkiye değil, dünya siyasetinin göbeğine oturmuş durumda.

Buna yol açan, Patrikhane'nin, Rusya-Ukrayna savaşı vesilesiyle bir kez daha batı çıkarları için kullanıma sokulma çabaları.

Batı cephesi, Rusya'ya karşı dini bir hamle planladı. Türkiye bunun parçası olmaya karar verdi. Bu nedenle MHP dahi çizgi değiştirdi.

Büyük operasyon, 20 Ağustos'ta yaşandı.

Ukrayna Parlamentosu, Moskova Patrikhanesi’ne bağlı kiliselerin faaliyetlerini yasaklama kararı aldı. 

Anlaşılan o ki, bu hamlede Fener Rum Patriği Bartholomeos'un da katkısı vardı. Kararın ardından Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenski, bizzat kendisine teşekkür etti.

Bartholomeos, 2019’da da Moskova’dan bağımsızlık talep eden Kiev Patrikhanesi’ne bağlı Kilise’ye bağımsızlık belgesi vermişti. Rusya Ortodoks Kilisesi, bunun üzerine Ukrayna kilisesinin bağımsızlık başvurusunu kabul etmesi nedeniyle Fener Rum Patrikhanesi ile tüm ilişkileri kesme kararı almıştı.

Bu bilgileri aklımızda tutarak ayrıntılara sırayla bakalım. Konu karmaşık, uluslararası savaşlardan, Türkiye'deki milliyetçilerin iç kavgalarına uzanıyor. Patrikhane uzun süredir aktif bir şekilde batı emperyalizminin aktörü haline getirildi.

Görünen o ki bu duruma Ankara da göz yumuyor.

Fener Rum Patriği Bartholomeos: “Rus Ortodoks Kilisesi, Ukrayna'daki savaş  suçlarından sorumlu” - Medyascope

I. Bartholomeos doğum adıyla Dimitris Arhondonis, 29 Şubat 1940 yılında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Gökçeadalı Rum Ortodoks bir ailenin oğlu olarak dünyaya geldi. Liderliğini yürüttüğü Patrikhane, Ortodoks dünyasının 'önder' patrikhanesi konumunda.

Ekümenik Patriklik ne demek? Neden tartışma yaratıyor?

Yunanca "dünya" veya "yaşanan yer" anlamına gelen anlamına gelen “oikoumene” sözcüğünden türeyen ekümenik terimi, evrensel veya bütün Hristiyanları kapsayan anlamına geliyor.

"Ekümenik Patrik" sıfatı, Bizans İmparatorluğu döneminde özellikle 6. yüzyıldan itibaren İstanbul'daki Fener Rum Patrikhanesi'nin lideri için, patriğin tüm Hıristiyan dünyası üzerindeki otoritesini vurgulamak amacıyla kullanıldı.

Osmanlı İmparatorluğu döneminde Rum cemaatinin evlenme, cenaze gibi işleri, hukuki ve cezai işlerinde, bürokraside yetkileri olan Rum Ortodoks Patriği'nin "Ekümenik" unvanı, patrik ve cemaat tarafından geleneksel olarak kullanılmaya devam edilmişti. 

İstanbul'daki Fener Rum Ortodoks Patrikhanesi’nin “Ekümenik Patriklik” unvanını kullanarak tüm Ortodoks Hristiyanları temsil ettiği iddiası bazı Ortodoks kiliseler tarafından tartışmalı bulunuyor.

Bunun bir sebebi, kiliseler arası rekabet. Ama bir de, doğrudan Türkiye Cumhuriyeti tarihiyle ilgili bir boyutu var.

Lozan Barış Antlaşması imzalanırken, dönemin Ankara hükümeti, Patrikhane'nin sınırlarını da anlaşmanın satır aralarında çizmişti.

Kurtuluş Savaşı'nı yürüten ve her türlü yabancı devlet müdahalesini sınırlamaya çalışan genç Cumhuriyet'in yöneticileri, aynı zamanda laiklik nedeniyle de tüm dini otoritelerin etkisini kırma arayışındaydı.

Lozan'ın imzalanmasının ardından Patrikhane’nin yetkisi yalnızca İstanbul, Bozcaada ve Gökçeada’daki Rum cemaatinin dini ihtiyaçlarını karşılamakla sınırlı tutulmuştu.

Antlaşmanın ve yeni Medeni Kanun’un yürürlüğe girmesi sonrası patrikhanelerin dünya işlerinde ve azınlıkların şahsi işlemlerinde de hiçbir yetkileri kalmamıştı.

İki ay önceki kriz

Patrikhanenin son dönemde gündeme gelmesi, bu hafta yaşanmadı. İki ay önce bir uluslararası toplantıda yaşananlar, alttan alta yürüyen sürecin işaretini vermişti.

İsviçre’de 15-16 Haziran'da “Ukrayna Barış Konferansı” düzenlendi. Rusya davet edilmedi, Çin katılmadı. Türkiye’den iki katılımcı vardı. Biri Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, diğeri Fener Rum Patriği Bartholomeos'tu.

Toplantı sırasında Bartholomeos'un önünde isim kartında unvanı "Ekümenik Patriklik" olarak yer aldı. Toplantıdan sonra yayımlanan ortak bildiride de Fener Rum Patrikliği’nin imzası “Ekümenik Patriklik” olarak eklendi.

Bu ayrıntılar Türkiye'de de fark edildi ve gündeme geldi.

Ardından Dışişleri Bakanlığı unvana tepki gösterdi, liste yenilendi. Dışişleri temsilcisi, "Neticede İsviçre ve Ukrayna makamları, Patrikhane’nin isminin yer almadığı yeni bir liste yayınlamak zorunda kaldı" dedi. 

Zelenski 'sarsılmaz destek için şükran'larını sunuyor

Ukrayna Parlamentosu’nun Moskova Patrikhanesi’ne bağlı kiliselerin faaliyetlerini yasaklama kararı almasının ardından Zelenski, Fener Rum Patriği Bartholomeos’la telefonda görüştüğünü belirterek “Devletimizin kiliseler arasında açık diyaloğun teşvik edilmesi yönündeki kararlılığını teyit ettim” dedi.

Ukrayna Parlamentosu (Fotoğraf: AA)

Zelenski, X hesabından yaptığı açıklamada Bartholomeos ile telefonda görüştüğünü duyurdu.

Görüşmede ekümenik patriğe Ukrayna için ettiği dualar ve uluslarına verdiği sarsılmaz destek için şükranlarını sunduğunu söyledi.

Ukrayna heyetiyle Ekümenik Patrikhane arasında gerçekleşen son ziyarete de değinen Zelenski işbirliklerini olumlu bir şekilde değerlendirdiklerini de dile getiriyor.

İade-i ziyaret beklediklerini de sözlerine ekleyen Zelenski,“Ukrayna Kiliseler ve Dini Örgütler Konseyi tarafından desteklenen yeni ruhani bağımsızlık yasasının önemini vurgulayarak bağımsız bir ulusun ruhani olarak da bağımsız olması gerektiğini belirttim. Devletimizin Ukrayna’da Ortodoksluğun güçlendirilmesi ve kiliseler arasında açık diyaloğun teşvik edilmesi yönündeki kararlılığını bir kez daha teyit ettim” ifadeleriyle mesajını sonlandırıyor.

Hürriyet gazetesinde dikkat çekmeyen dikkat çekici ilan

Ertuğrul Özkök, Ukrayna Parlamentosu’nda alınan karardan bir gün sonra yani 21 Ağustos tarihinde, geçmişte Genel Yayın Yönetmenliği'ni yaptığı Hürriyet gazetesinde yayımlanan tam sayfa bir ilanı kaleme aldı. 

İlan, ABD ve İngiltere'de şubeleri bulunan “Amsterdam&Partners” hukuk firmasının kurucusu Robert Amsterdam’ın, Fener Rum Patriği Bartholomeos’a hitaben yazdığı bir açık mektuptu.

Hürriyet'teki ilan, pek dikkat çekmemişti. Ertuğrul Özkök de, bir arkadaşının kendisine yollamasının üzerine ilanı gündeme getirdi.

Mektubun Moskova Kilisesi adına Bartholomeos’a yapılmış bir uyarı olduğu yorumunu yapan Özkök’ün yazısından dikkat çeken bölümler şöyle:

“Çok tuhaf bir ilandı ve bana sanki şifreli bir tehdit mektubu gibi geldi. Diplomatik bir dil kaygısıyla çok acemice yazılmış hissi veriyordu. Türkçeye kötü çevirisi de mektubu iyice içinden çıkılmaz hale getiriyordu. Dediğim gibi Patrik Bartholomeos'a yönelik üstü örtülü bir tehdit havası vardı.

“İlanı yazan kişi mektupta 'Cumhurbaşkanı Erdoğan'la derin ilişkileri bulunduğunu' yazıyor. Acaba 'derin' kelimesinin Türkçede pek makbul bir sıfat olmadığını bilmiyor mu? Veya tercümede mi bir yanlışlık var… Bilmiyorum… Ama Patriğe yazılmış bir mektupta kullanılmasının pek de masum olmadığını söyleyebilirim.

“Yayınlanan ilanda, Türk medyasının pek üzerinde durmadığı bir bilgi var. İlk ve ikinci mektubun yazıldığı günlerde Ukrayna Ortodoks kilisesinden bir heyet, Fener Patriği Bartholomeos'la görüşmek üzere İstanbul'a gelmiş. 

“Ama asıl soru şu… Ankara bu ilanın farkında mı… Farkındaysa, bunun, üzerinde 'Türkiye Türklerindir ' yazan bir gazetede tam sayfa yayınlanması ne anlama geliyor? İki kat ücret getiren iyi bir iş mi… Önemsememe mi… Farkında olmamak mı… Yoksa Bay Bob'la 'Fevkalade faydalı bir iş birliği mi…’ Yoksa benim kafamdan uydurduğum bir komplo teorisi mi…”

Robert Amsterdam, ''Aldatma İmparatorluğu: Gülen Sözleşmeli Okul Ağı Üzerine Bir Araştırma'' adlı kitabı Çırağan Sarayı'nda düzenlenen basın toplantısında tanıtmıştı. Amsterdam, Özkök’ün yazısındaki bilgilere göre Türkiye devleti adına ABD'de Gülen Cemaati karşıtı lobi faaliyetleri yürütüyor. (Fotoğraf: AA)

Milliyetçilerin ekümeniklikle dansı

Patrikhane krizi, yeni değil. Özellikle milliyetçiler arasında.

2022 yılında Trabzon'un Maçka ilçesindeki Sümela Manastırı’ndaki ayini Fener Rum Patriği Bartholomeos yönetti. Patriğe, arkasında “Ekümenik Patrik Bartholomeos” yazan bir Trabzonspor forması hediye edildi.

Ve Devlet Bahçeli, hediyenin üzerine, “Bu yürek yaralayıcı tertip, skandal olmasının ötesinde tahrik, tahrip ve taciz tonu çok yüksek bir meydan okumadır. Türkiye’de ekümenik diye bir kurum ve görev tanımı yoktur” ifadelerini kullandı. 

Prof. Dr. Elçin Macar’ın "İmroz’dan İstanbul’a Patrik Bartholomeos" kitabında yayımladığı 26 Kasım 2020 tarihli Cumhurbaşkanlığı imzalı davetiyede “Sayın Ekümenik Patrik I. Bartholomeos, Rum Ortodoksları Patriği” diyerek hitap edildiği görülüyor.

Erdoğan'dan Cumhuriyet'e dair reddi miras ilanı

Oysa aynı yıl içerisinde, Patrik Bartholomeos’a Cumhurbaşkanlığı da “ekümenik patrik” diye hitap ediyordu.

Hatta Binali Yıldırım, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı olduğu dönemde, Fener Rum Patriği Bartholomeos'un isim gününü kutlarken Bartholomeos'u “ekümenik” sıfatıyla selamlamıştı.

Yıldırım'a da çok tepki gösterilmiş, tepkiler ardından o da paylaşımını silerek mesajından “ekümenik" ifadesini çıkarmış, kutlamayı yeniden paylaşmıştı.

2010 yılında Erdoğan’ın Yunanistan ziyaretinde dönemin Başbakanı Papandreu, Bartholomeos için “ekümenik” demişti. Gazeteciler, Erdoğan'a bu ifadeden rahatsızlık duyup duymadığını sorunca “Hayır. Ecdadımızı rahatsız etmemiş, beni de rahatsız etmiyor” cevabını vermişti.

Erdoğan'ın yanıtı, bir kez daha Cumhuriyet politikaları yerine ecdadı gördüğü Osmanlı'nın mirasını benimsediğine işaret ediyordu.

Ziyareti Tarihi Bir Ziyaret' - Son Dakika

Papandreu'nun "ekümenik" deyip Erdoğan'ın "Rahatsız olmadım" diye desteklediği görüşme, samimi bir havada geçmişti. (Fotoğraf: Hürriyet arşivi)

Erdoğan daha sonra da tavrını aynı şekilde sürdürdü. Pozisyon değiştiren Bahçeli oldu.

"Ekümenik" unvanının kullanılmasına son derece karşı olan MHP, AKP'yle ittifakı döneminde dahi bu duyarlılığını sürdürüyordu.

Ta ki, son krize kadar.

Batının Ukrayna operasyonu için AKP ve MHP kulaklarının üstüne yattı

20 Ağustos'tan beri Bahçeli sessizliğini koruyor. Ama MHP kadroları, Bahçeli'nin bu tutum değişikliğine ayak uyduramadı.

Sonuç, eski milletvekili Arzu Erdem'in partiden istifasına yol açtı.

Daha önce üç dönem MHP'den milletvekilliği yapmış olan Erdem, bir süredir "ekümeniklik"le kavga ediyordu. 15 Ağustos'ta Sümela Manastırı'nda ayin yapılmaması için çalıştı. Trabzon Valisi ve Müftüsü'yle görüştü. 

Hükümet, milliyetçi duyarlılıkları oyalarken, kendi dış politikasını yürütmenin orta yolunu buldu. Ayin 23 Ağustos'a ertelendi, Bartholomeos Trabzon yerine Gökçeada'ya gitti.

Kriz geçiştirilmek istendi, çünkü esas gündem, 20 Ağustos'ta Ukrayna'da yapılacak, Rusya Kilisesi'nden kopma oylamasıydı. 

Batı ittifakı, bu hamlede Fener Rum Patrikhanesi'nden de yararlandı. Görünüşe göre, Türkiye hükümeti de bu işbirliğine zımni onay verdi. Haziran'da İsviçre'de yaşanan gerilimden sonra, bir de içeride kriz istenmiyordu.

Nitekim, MHP de, geçmişteki tüm tepkiselliğini bir kalemde silerek, Erdem'i partinin dışına itti.

Önce MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, Arzu Erdem’in çalışmalarının partinin bilgisi ve izni dışında olduğunu açıkladı.

Arzu Erdem'se tüm çalışmalarını Bahçeli’nin izni ve bilgisi dahilinde yaptığını belirtip, Büyükataman’ın neden rahatsız olduğunu anlayamadığını söyledi.

Aradan 24 saat geçti, bu kez Erdem “herhangi bir baskı olmaksızın, kendi özgür iradesiyle” MHP’den istifa ettiğini duyurdu.

MHP de Erdem’in istifasını hemen kabul etti.

Eski Bakan'ın Soğuk Savaş itirafı

Ne patrikhanenin dış politikaya alet edilmesi, ne de Türkiye dış politikasının batı çıkarlarına alet edilmesi ilk kez yaşanıyor.

Soğuk Savaş döneminde de ABD müdahalesiyle patrik seçildiğini eski bakan Cavit Çağlar, yakın zamanda T24'ten Cansu Çamlıbel’e verdiği mülakatta detaylıca anlatmıştı. 

Çağlar, İkinci Dünya Savaşı'nın çıkışında, yeni patriğin seçilmesi sürecinde ABD'nin yine Rusya'ya, daha doğrusu dönemin Sovyetler Birliği'ne karşı kendi adamını getirip, bir gecede Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yaptırıldığını anımsattı.

Çağlar'ın anlatımıyla olay şöyleydi:

“İstanbul'daki Fener Rum Patriği Maksimus'un Rusya yanlısı olduğu dedikodu yayılmaya başlıyor. 1 Kasım 1948'te patrik seçimleri yapıldı, üç aday vardı. Adaylardan ikisi Türkiye Rumlarındandı.

Ama üçüncüsünü kimse tanımıyordu. Üçüncü aday New York metropoliti Athenagoras'tı. Sandıktan Athenagoras çıktı. Ama yeni Patrik ortalarda yoktu. Babıali'nin acar muhabirleri iz sürmeye başladılar. Fener Rum Patriği olan kişinin mutlaka Türk vatandaşı olması gerektiğini tespit ettiler. Bu Lozan Antlaşması'ndan kaynaklanan bir zorunluluk. Yeşilköy Havalimanı muhabirleri 26 Ocak 49 Çarşamba günü İstanbul'a çok önemli bir uçağın geldiği haberini aldılar. Bu, ABD Başkanı Truman'nın resmi uçağıydı. Uçaktan sürpriz bir yolcu indi; yeni Patrik Athenagoras.

Athenagoras Patrik olarak Türkiye'ye geldiğinde İhsan Sabri Bey Emniyet Genel Müdür Yardımcısı. Genel Müdür kendisini çağırıp şu talimatı veriyor; "Doğruca İçişleri Bakanlığı'na gideceksin. Orada Genel Sekreteri göreceksin. Genel Sekreter sana bir şey söyleyecek. Bu söylediklerini aynen yapacaksın. Çünkü Dışişleri Genel Sekreterinin sana söyleyecekleri aynı zamanda İçişleri Bakanımızın emridir.”

Bediüzzaman Said Nursî, Fener Patriği Athenagoras'ı İslâma davet etti -  YENİ ASYA

Patrik Athenagoras Türkiye doğumlu değildi. Lozan'a göre ise ancak Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları Patrik olabilirdi.

İhsan Sabri Bey anlatırken bize şöyle dedi; "Dışişleri Genel Sekreteri'ne kendimi takdim ettim. Kendisi bana New York Metropoliti Athenagoras için Türkiye Cumhuriyeti nüfus hüviyet cüzdanına ihtiyaç olduğunu söyledi. Ben de ona kişinin TC uyruklu olup olmadığını ve Türkçe bilip bilmediğini sordum. Genel Sekreter şöyle dedi; ‘Nasıl olacak diye uzun boylu tereddüt etmeye mahal yok. Reisicumhurumuz ilgililere bunun olacağına dair söz vermiş. Bu iş nasıl olacak, şimdi ona bakalım.’

İhsan Sabri Bey şöyle devam etti; Athenagoras'ı Yanya doğumlu gösterip kimlik düzenlendiler. Aldım, çantama koydum, gittim amirime teslim ettim. Adam böylece patrik seçildi. Sahte bir evrakla Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı yapıldı.”

Cumhuriyet'in kurulduğu sırada ve kurulduktan sonra Sovyetler Birliği bize çok destek olmuş. Bir sürü bir sürü tesisler kurmuşlar. Büyük silah yardımı yapmışlar bize. Amerika ise bizi Rusya'dan koparmaya çalışıyor. Bizim Sovyetler'in etkisine girmemizi kendisine tehlike görüyor. Bu patrik seçimi sırasında NATO üyesi değildik daha. Sonra ne zaman ki Celal Bayar Amerika'yı ziyaret etti, ondan sonra bir daha bırakmadı zaten Amerika. Tam Amerika'nın dünya hakimiyetini almaya çalıştığı zaman.”