Eğitim Sen, "21 Şubat Dünya Anadili Günü" dolayısıyla sendika genel merkezinde bir basın toplantısı düzenledi.
Toplantıda konuşan Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, 21 Şubat'ın Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'nün (UNESCO) 1999 yılında aldığı kararla “Uluslararası Anadili Günü” olarak kabul edildiğini hatırlattı.
UNESCO’nun Dünya Tehlike Altındaki Diller Atlası’na göre Türkiye’de 18 dilin "yok olmuş veya yok olma tehlikesi altında" olduğunu belirten Irmak, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin 30’uncu maddesinde “Soya, dine ya da dile dayalı azınlıkların ya da yerli halkların var olduğu devletlerde, böyle bir azınlığa mensup olan ya da yerli halktan olan çocuk, ait olduğu azınlık topluluğunun diğer üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve uygulama ve kendi dilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz” ifadelerinin yer aldığını kaydetti.
Anadilinde eğitimin çocuğun ikinci dili öğrenmesini kolaylaştırdığını, ikinci dili öğrenmenin de anadili geliştirdiğini ifade eden Irmak "Anadilinde eğitim alabilen çocukların okuma, yazma, düşünme ve ifade becerilerinde olumlu gelişmeler kaydettiği bilinmektedir. Dünyanın pek çok ülkesinde uygulanan (Almanya, Fransa, İsviçre, İsveç, Hollanda, ABD, Kanada, Belçika, Hindistan, G. Afrika) çift dilli eğitim programlarında iki dilli eğitimde dillerin birbirini besleyebildiği ve iki yönlü zenginleştirici bir aktarım yaratabildiği gözlenmiştir" diye belirtti.
Anadilde eğitim alamamak duygusal ve sosyal gelişim süreçlerine de olumsuz yansıyor
Bireyin kendisini gerçekleştirme sürecinde anadilinin büyük etkisi olduğunu dile getiren Irmak "Kişi ana dili ile daha etkili iletişim kurmakta ve algıları daha güçlü, net ve çok yönlü olmaktadır. Bu noktadan hareketle, bireyin kendisini gerçekleştirmesinde önemli bir etkisi olan anadili eğitiminin etkin bir biçimde kullanılması eğitimsel başarıyı arttırmaktadır. Anadilinde eğitim alamamak, bir yandan akademik becerileri ve başarıyı çocuğun yaşına ve gelişim dönemine uygun düzeyde yakalamasını güçleştirirken, özellikle ergenlik döneminde sadece dil ve ifade becerilerinde değil, duygusal ve sosyal gelişim süreçlerinde de olumsuz yansımalar yaratmaktadır" dedi.
Eğitim hakkının gerçek anlamda diğer hakların da güçlü biçimde yaşam bulması sağlandığında gerçek anlamını kazandığını vurgulayan Irmak "21 Şubat Dünya Anadili Günü, ülkemizde özellikle anadili Türkçeden farklı olan Arapça, Kürtçe, Lazca, Hemşince, Çerkezce vb. gibi milyonlarca çocuğun kendi anadillerinden koparıldığı ortamda kutlanmaktadır" diye belirtti.
Anadilinin pedagojik ve insani boyutunun sürekli geri plana itilmesinin en acı sonuçlarını çocukların yaşadığını dile getiren Irmak "Anadili resmi dilden farklı olan çocukların öğrenme becerilerinde iki yıl geri kaldığı görülmektedir" ifadesini kullandı.
''Ülke bölünür' paranoyasıyla yaklaşmak büyük çelişki'
Resmi dil dışındaki anadillerinin varlığına, yaşamasına ve öğrenilmesine karşı çıkmanın bilime meydan okumak anlamına geldiğine işaret eden Irmak "Türkiye dünyada çocuklarına bayram armağan eden tek ülke olmakla övünürken, milyonlarca çocuğun kendi anadili ile eğitim görmesine ‘ülke bölünür’ paranoyası ile yaklaşılması büyük bir çelişkidir" dedi.
Irmak 21 Şubat Dünya Anadili Günü’nde milyonlarca çocuğun kendi anadilini kullanamadığı, anadilinde eğitim göremediği için başta eğitim süreçleri olmak üzere, toplumsal yaşamın bütün alanlarında mağduriyet yaşamayı sürdürdüğünü belirttiği açıklamasında "Farklı anadilleri üzerindeki sınırlamalara son verilmeli, her bireyin kendi anadilini öğrenmesi ve kendi anadilinde eğitim almasının önündeki engeller kaldırılmalıdır" dedi.
Açıklamada "Eğitim Sen olarak, tüm dünya ve Türkiye halklarının 21 Şubat Dünya Anadili Günü’nü kutluyor, farklı anadili ve kültürlerin özgürce yaşaması ve gelişmesinin önündeki bütün yasal ve fiili engellerin kaldırılmasını talep ediyoruz" ifadelerine yer verildi.