'Efsane Kasım'da büyük sömürü: Artan iş yükü, uzun çalışma saatleri, baskı...

"Efsane Kasım"ın yükünü en fazla taşıyan meslek gruplarından biri bilişim emekçileri. "İndirim" bahanesiyle üç kişinin iş yükünün bir kişiye yüklendiğini söyleyen işçiler yaşadıkları baskıyı anlattı.

Haber Merkezi

“Büyük indirim fırsatları” diye halka sunulan "Efsane Kasım"da, patronların ceplerini dolduracak kampanyalar birbiri ardına sıralanıyor.

Bir yanda da özellikle e-ticaret sektöründe çalışan emekçilerin iş yükü artıyor, çalışanlar fazla mesai ve baskı altında eziliyor. Bu alanda çalışan bilişim emekçileri de, "Efsane Kasım"ın yükünü en fazla taşıyanlar arasında.

Patronların Ensesindeyiz Bilişim Emekçileri Ağı'nın konuyla ilgili açıklamasında, "Biliyoruz ki patronlar, Efsane Kasım’ları bahane ederek üç kişinin iş yükünü bir kişinin sırtına yıkmaya çalışıyor. Bu koşulları kabul etmek zorunda değiliz. İnsanca bir yaşam ve insanca bir ücret ancak bir araya gelerek mümkün olacak. Tüm meslektaşlarımızı, birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz" denildi.

Dayanışma ağı, büyük firmalar için yazılım altyapısı üreten bir özel şirkette çalışan bilişim emekçisi ile "Efsane Kasım"da yaşananları konuştu.

'İş yükümüz olağanüstü artıyor'

'Efsane Kasım' ayında iş yükünüz nasıl değişiyor? Bu süreçte sizi en çok zorlayan şeyler neler?

"Efsane Kasım" ayı geldiğinde iş yükümüz olağanüstü artıyor. Çünkü yeterince çalışan istihdam edilmediği için mevcut ekipler çok büyük bir yükün altına giriyor. Artan trafik nedeniyle hem bizim sistemlerimizde hem de müşterilerimizin sistemlerinde aksaklıklar meydana geliyor. Bu da bizi bitmek bilmeyen mesailer yapmaya itiyor. Örneğin, bir gün içinde en az 12-14 saat çalışmak zorunda kalabiliyoruz.

Artan iş yoğunluğu ve altyapı sorunları iş akışınızı nasıl etkiliyor?

İş yoğunluğu, yeterli altyapı sağlanmadığı için sistemlerde performans sorunlarına yol açıyor. Bazı durumlarda bu tamamen sistem çökmesine kadar gidiyor. Müşterilerimiz olan şirketlerin talepleri bu dönemde çok kritik hale geliyor çünkü onların sistemleri gerektiği gibi çalışmadığında, bizim üzerimizdeki baskı katlanarak artıyor. Bu durum sadece teknik sorunlarla uğraşmamıza değil, aynı zamanda müşterilerden gelen yoğun şikâyetleri yönetmemize de sebep oluyor.

'Stres ve tükenmişlik sendromuna yol açıyor'

Peki uzun mesailer ve sürekli erişilebilirliğin size etkileri neler?

Evden çalışma modelinin yaygınlaşmasıyla birlikte her zaman erişilebilir olmamız bekleniyor. Bu durum özellikle "Efsane Kasım" gibi dönemlerde çok daha belirgin hale geliyor. İş yükü sadece fiziksel bir yorgunluk yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda ruhsal ve zihinsel olarak da bizi oldukça zorluyor. Sürekli bir kriz çözme hali içinde olmak, bir süre sonra stres ve tükenmişlik sendromuna yol açıyor. Çoğu arkadaşımız bu dönemde hem uyku düzeninden hem de sosyal hayatından feragat etmek zorunda kalıyor.

Bu sorunların çözümü için ne gibi önerileriniz var?

İlk olarak, daha fazla personelin istihdam edilmesi gerekiyor. Ayrıca, altyapının daha güçlü hale getirilmesi, işteki trafik yoğunluğunu karşılayacak şekilde ölçeklenebilir bir sistemin tasarlanması çok önemli. Bunun dışında, çalışanların ruhsal ve zihinsel sağlığını koruyabilmek adına daha esnek çalışma saatleri ve destekleyici bir yönetim anlayışı geliştirilmeli.

Açıkçası, birçok şirket bu döneme gerektiği gibi hazırlanmıyor. Sorunlar genelde ortaya çıktıktan sonra çözülmeye çalışılıyor. Oysa bu tür dönemler için proaktif bir yaklaşım benimsenmesi şart. Örneğin, bu süreçlerden önce kapsamlı bir stres testi ve risk analizi yapılmalı. Bunun eksikliği, ekiplerin sırtına yük olarak dönüyor ve sonuçta hem çalışanlar hem de müşteriler zarar görüyor.

'İş-yaşam dengesinin tamamen bozulduğu bir süreç yaşıyoruz'

Sürekli erişilebilir olmanın özel hayatınıza etkisi nasıl oluyor?

Sürekli erişilebilir olmak, özellikle bu yoğun dönemlerde özel hayatı neredeyse tamamen sıfırlıyor. Günün her saati bir telefon veya e-posta ile acil bir iş talebiyle karşı karşıya kalabiliyoruz. Ayrıca sistemlerden gelen alarmlar bizi sürekli tetikte olmaya itiyor. Bu durum sadece fiziksel yorgunluğa değil, aynı zamanda aile ve arkadaş ilişkilerinin zayıflamasına da neden oluyor. İş-yaşam dengesinin tamamen bozulduğu bir süreç yaşıyoruz.

'Efsane Kasım' döneminin ardından ekiplerde nasıl bir motivasyon kaybı gözlemliyorsunuz?

Bu dönemden sonra ekipte büyük bir tükenmişlik gözlemliyoruz. İnsanlar sadece fiziksel olarak yorulmuyor; sürekli stres ve kriz çözme hali, işten soğuma veya motivasyon kaybına yol açıyor. Şirketlerin bu tür yoğunluklardan sonra çalışanlara ekstra izin veya dinlenme fırsatları sunması gerekiyor. Ancak maalesef, bu çoğu zaman göz ardı ediliyor.

Sizce bu durum sektör genelinde bir sorun mu? Yoksa sadece bazı şirketlerde mi yaşanıyor?

Bu durum sektör genelinde yaygın bir sorun. Özellikle teknoloji ve bilişim sektöründe, çalışanların aşırı iş yükü altında ezilmesi sıkça karşılaşılan bir durum. Şirketlerin kısa vadeli kazançları ön planda tutarak çalışan sağlığını ve iş-yaşam dengesini ihmal etmesi, bu sorunu daha da büyütüyor. Bu konuda sektör genelinde farkındalık yaratılması gerekiyor.