The Economist: Küresel piyasalar tehlikeli bir aşamaya giriyor

The Economist’te yayımlanan analizde, ‘Güçlü bir dolar ve yükselen faiz oranları ortalığı karıştırıyor’ denildi.

Dış Haberler

The Economist, küresel piyasalar gün geçtikçe daha da sıkıntılı bir hale büründüğü yorumunda bulundu. 

Haberde İngiltere’de 5 yıllık devlet tahvilleri rekor seviyede yükselirken, sterlinin değerinde tarihi bir düşüş yaşandığı, bu durum İngiltere Hazine Bakanlığı ve İngiltere Merkez Bankası’nı piyasaları sakinleştirmek için açıklama yapmaya sevk ettiği; Japonya’da hükümetin 1998’den beri ilk kez yendeki değer kaybının önüne geçebilmek için piyasalara müdahale etmek zorunda kaldığı ve Çin Merkez Bankası'nın döviz çıkışlarını sınırlandırma yoluna gittiği hatırlatıldı. Bu hamlelere rağmen, ABD doları ve küresel faiz oranları yükselişini sürdürdüğüne dikkat çekildi.

Ufukta rahatlama ihtimali görünmüyor

The Economist analizinde, mevcut durumda ufukta rahatlama ihtimali görünmediği öne sürüldü.

Her ülkenin piyasa destek ve kontrol mekanizması farklı çalışsa da ortak olarak karşılarına çıkan sorun aynı olduğu belirtilen analizde "Tüm dünya para birimlerinin çoğu ABD doları karşısında belirgin şekilde değer kaybetti. Özellikle bu durum “dünyanın zengin ülkeleri olarak tanımlanan bölgelerde daha sert hissedildi" denildi.

Doların değerin artışı durdurulamayabilir

Doların zengin ülke para birimlerinden oluşan sepet karşısında değerini gösteren DXY endeksinin, sadece bu yıl yüzde 18 oranında arttığını hatırlatılırken "Endeksin son yirmi yılda en yüksek seviyesine ulaşması, doların diğer ülkelerin para birimlerine göre yıl içinde ortalama yüzde 18 değer kazanması olarak okumak kolaylaştırıcı olabilir" denildi.

Analizde, ABD’de kalıcı hale gelen enflasyon ve eş zamanlı olarak para politikasında sıkılaşma kararının durumu daha da “ateşli” hale getirebileceği belirtildi.

'Kötüyle kötü arasında seçim' ihtimali

Yazıda, tüm dünyada çift haneli enflasyon öngörülerinin arttığı hatırlatılırken, piyasaların "kimsenin beklemediği daha kötü bir yöne gidebileceği" belirtildi ve ülkelerin "kötüden daha kötü seçenekler arasında seçim yapmak zorunda kalabileceği" söylendi.