Dünya Öğretmenler Günü: Eğitim emekçileri baskı ve sömürü altında

5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü ülkemizde baskı, sömürü, kötü çalışma koşulları ve hak gaspıyla 'kutlanıyor'.

Haber Merkezi

Öğretmenler günü, 1966 yılında UNESCO ve ILO'nun yayımladığı "Öğretmenlerin Durumu Hakkında Tavsiyeler" dökümanını anmak üzere dünyada 5 Ekim'de kutlanıyor. 

Ülkemizdeki gerici ve piyasacı eğitim sisteminde öğrencilerle birlikte eğitim emekçileri de baskıya, sömürüye ve eşitsizliğe maruz kalıyor.

Öğretmenler giderek yoksullaştı

Mücadele eden, hakkını aramak için sokağa çıkan öğretmenler AKP'li Cumhurbaşkanı tarafından "çapulcu" olarak nitelendirilirken, yüz binlerce eğitimci atama beklemeye devam ediyor. Çalışan öğretmenler içinse yeni bir eğitim-öğretim yılı daha sorunlarla başladı.

Özel okullardaki kadar ağır olmasa da kamu okullarındaki öğretmenler de hak kayıplarına uğruyor. Birçok ülkedeki meslektaşından daha ağır sömürü koşulları altında çalışmak zorunda kalan öğretmenler, pandemi sonrası giderek yoksullaşıyor.

Eğitim İş’in 3530 öğretmenle geçen yıl yaptığı ankete göre öğretmenlerin yüzde 57,8’i ailesinin gıda ihtiyaçlarını karşılamakta zorluk yaşıyor, yüzde 48,3’ü maaşlarının yetersizliğinden dolayı ek hesap kullanıyor, yüzde 77,7’si ailenin sağlık harcamalarını karşılamakta zorluk çekiyor, yüzde 90’ı kullandıkları kredi kartının borçlarını ödemekte zorlanıyor, yüzde 65’i ailelerine veya yakınlarına borçlu. 

Yandaş yöneticiler tarafından haksız disiplin cezaları, soruşturma ve hukuksuz sürgünler öğretmenlerin başında bir sopa gibi gezdiriliyor.

"Öğretmenlik Meslek Kanunu" düzenlemesiyle öğretmenlerin kazanılmış haklarına el uzatılması tartışmasıysa devam ediyor. Öğretmenler odası ücretli, sözleşmeli, kadrolu olmak üzere maaş ve özlük hakları açısından ayrıştırılmışken üstüne bir de "uzman" ve "başöğretmen" unvanlarıyla bu ayrışma derinleştirilmek isteniyor. 

Eğitimcilerin iş güvencesi yok

Sözleşmeli öğretmenlerin kadrolu öğretmenlerle eşit haklara sahip olmayışı da yakıcı bir sorun. Eğitim emekçileri ekonomik taleplerinin yanında iş güvencesi ve sosyal, mesleki ve özlük haklarının eksiksiz sağlanmasını istiyor.

Özel okullarda çalışan eğitim emekçileri de güvencesiz çalışmaya devam ediyor. Baskı ve mobbingle birlikte çok düşük ücretlerle hatta sigortasız çalıştırılıyorlar. Geçtiğimiz aylarda örneklerini gördüğümüz gibi çalıştıkları kurumlar bir anda kapatılıyor, şirket sahipleri ortadan kaybolurken eğitimciler çoğunlukla haklarını alamıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı'nın tüm birimlerini saran cemaatler bir yana, bakanlığın kaynakları da özel okul patronlarına aktarılmaya devam ediliyor.

Bu tabloda özel okul patronlarıyla uzlaşmayan, eğitim sistemini gericilikten arındırmak isteyen emekçilerinin talepleri açık. Sistemin yeni baştan kurgulanması, eğitim emekçilerinin haklarının ödenmesi, gerici ve piyasacı sistemin okullardaki varlığının sona ermesiyle laik ve bilimsel bir eğitimi inşa edebilmek.