DEÜ Hastanesi'ni nükleer atıkların karıştığı su bastı. Koruyucu tedbirler alınmadan işçilere temizlik yaptırıldı. İtiraz edenlere "yaygara yapma" dendi.
Haber Merkezi
İzmir'deki Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde, içerisinde nükleer tıp bölümünün bulunduğu Geleneksel ve Alternatif Tıp (GETAT) binasında su baskını yaşandı. Odalara ve koridorlara ulaşan suya nükleer tıp atıkları da karıştı.
Patronların Ensesindeyiz Ağı'nın işçilerden aktardığı iddialara göre, hastane personeline sızıntının yaşandığı sağlıksız ortamda gerekli koruma tedbirleri sağlanmadan temizlik yaptırıldı.
GETAT binasında daha önce görevlendirilmiş ve risklerin farkında olan çalışanlar, hızlıca binayı boşaltmaya çalıştı.
Ancak hastane yönetimi, diğer birimlerden olaya dair eğitimi ve tecrübesi olmayan temizlik personelini, koruyucu ekipman vermeden temizlik yapmaya gönderdi. Böylece çalışanların nükleer maddeyle teması da arttı.
Hastaneye göre nükleer sızıntı 'yaygara'
Patronların Ensesindeyiz Ağı'na konuşan Sağlık Çalışanları Meclisi temsilcileri, hastane yönetiminin çalışanların itirazlarına kulak asmadığını söyledi:
"İşçilerin can güvenliğini hiçe sayan bu olay karşısında hızlıca yapılması gereken; çalışanların maruziyet ölçümlerinin yapılması, kan örneklerinin alınması, en az 15 gün izolasyon sağlanması ve birimin temizlenene kadar kapalı kalmasını sağlamaktır.
Çalışanlara yönetimin söylediği ise 'daha analiz sonuçları gelmedi ne yaygara koparıyorsunuz' oldu. İzolasyon isteyen çalışanlara 'isterseniz yıllık izin alın' şeklinde geri dönüş sağlandı.
Hastane yönetimini uyarıyoruz; yaptığınız suçtur! İnsan sağlığına etkileri uzun yıllara yayılan bir zarar oluşturabilecek bu suçu işlemek yerine acilen gerekenleri yapın."
İstanbul'daki sızıntı örtbas edilmek istenmişti
Benzer bir sızıntı Ocak ayında İstanbul’da bulunan Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde gündeme gelmişti.
Hastane yönetimi, Nükleer Tıp Kliniğinde Radyoaktif İyot tedavisi alan hastaların atıklarının toplandığı sıvı atık tanklarının arızalandığını ancak yapılan ölçümlerde radyasyon maruziyetinin tespit edilmediğini açıklamıştı.
Dönemin İl Sağlık Müdürü Kemal Memişoğlu'ysa hastanenin açıklamasını yalanlayarak herhangi bir sızıntı saptanmadığını öne sürdü.