Doğalgaz müjdesi kimin için?

Salgın döneminde bile doğalgaza düzenli zam yapan ve yurttaşlardan faturaları tahsil etmenin yollarını bulan hükümet, keşfedilen rezervden halkın fayda görmesini sağlayabilecek mi?

Turgut Yıldız

Daha önce Karadeniz’de bulunan Sakarya Gaz Sahasında 320 milyar metreküp doğalgaz bulunduğu açıklanmış, daha sonra bulunan doğalgaz rezervinin 320'den 405 milyar metreküpe ondan sonra da 540 milyar metreküpe yükseldiği duyurulmuştu.

Cumhurbaşkanı açıklamasında “540 milyar metreküplük rezervimiz 652 milyar metreküp olarak revize edildi. Böylece Karadeniz'deki gaz rezervimiz Çaycuma-1'de yeni keşfimizle birlikte 170 milyar metreküp artarak toplamda 710 milyar metreküpe ulaştı. Yeni keşfimiz ve mevcut rezervin son değerlemesiyle birlikte Karadeniz'de keşfettiğimiz doğalgazın bugünkü rakamla uluslararası piyasalardaki karşılığı 1 trilyon doları bulmaktadır.” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin yıllık yaklaşık 60 milyar metreküp civarında doğalgaz tüketimi göz önünde bulundurulduğunda açıklanan rezervin bu yılki tüketim ile yaklaşık 11-12 yıllık ihtiyaca denk düştüğü hesaplanıyor. 

Yıllık ne kadar gaz çıkarılabileceği ve bunun ekonomik karşılığı üzerine hükümetin yaptığı aşırı iyimser açıklamalar, AKP’nin bulunan gazın ekonomik getirisinden çok siyasi getirileri ile ilgilendiğine işaret ediyor. 

Pek çok uzmana göre açıklanan rezerv rakamları bir hayli iyimser bulunuyor. Hatta bilimsellikten uzak olmakla eleştiriliyor. AKP’nin iktidarının başından beri pek çok doğalgaz ve petrol keşfi açıklaması ancak geçen 19 yılda yapılan üretimin koparılan yaygaraya göre düşük kalması da açıklamaları şüpheli hale getiriyor

Rezerv ne anlam ifade ediyor?

Türkiye’nin mevcut doğalgaz rezervi yaklaşık 3,5 milyar metreküp idi. Karadeniz’de açıklanan rezervlerin toplamı ise mevcut rezervin yaklaşık 200 katı büyüklükte. Bu anlamıyla değerlendirilebildiği takdirde önemli bir kaynak olduğu söylenebilir. 

Türkiye’nin yıllık yaklaşık 60 milyar metreküplük doğalgaz ihtiyacının neredeyse tamamı ithal kaynaklar ile karşılanıyor. İthal edilen gazın ise çoğunluğu uzun dönemli anlaşmalarla alınıyor. 

Açıklanan rezervden yıllık 10 milyar metreküp çıkarıldığı takdirde Türkiye’nin bugünkü yıllık ihtiyacının yaklaşık %15’ini karşılayacağı söylenebilir. 

Ancak 710 milyar metreküp bulunan rezervin hacmine işaret ediyor. Bu durum, gazın tamamının çıkartılıp sisteme verilmesi anlamına gelmeyecek. Rezervi keşfeden kamu petrol şirketi Türkiye Petrolleri’nin yaptığı açıklamaya göre üretilebilir rezerv 540 milyar metreküp civarında.

Açıklanan planlamalara göre birinci fazda 2024 yılında yıllık yaklaşık 2,5 milyar metreküp ile başlayacak üretim 2025-2030 arasında 3,5 milyar metreküpün üzerine çıkacak. 2030 yılından sonra üretim yeniden azalarak 2050’lerde yıllık 1 milyar mertebelerine inerek ekonomik ömrü tamamlanacak.1

Gaz nasıl çıkartılacak?

Bulunan rezervin nasıl çıkartılacağı ve işletileceği konusunda da tartışmalar sürüyor. Derin denizde bulunan kaynağın çıkarılıp işletilebilmesi için büyük gaz şirketleri ile bir anlaşma yapılması olası görülüyor. 

Gaz sahasına yapılacak yatırımın amortisman ve kamulaştırma bedelleri hariç yaklaşık 3,2 milyar dolar olması öngörülüyor. Gazın karaya çıkartılması 2023, ticari olarak sisteme verilmesi ise 2024 yılına planlanıyor. Gaz üretiminin 2030 yılında tavan seviyeye ulaşması ardından azalması, 2057 yılında ise ekonomik ömrünü tamamlaması öngörülüyor.

Halihazırda mühendislik, inşaat ve tedarik işlerini Schlumberger firmasının yürüttüğü projede enerji yatırımlarını alım garantisi yoluyla yapmayı seçen AKP iktidarının bulunan rezervin ticari işletmesi ile ilgili hangi enerji şirketi ile nasıl bir anlaşma yapacağı ise merak konusu.

Açıklanan bu planlamalar ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez’in doğalgazın Mart ayında evlerde kullanıma sunulacağı yönündeki açıklamaları arasında teknik çelişkiler bulunuyor. Bu nedenle, doğalgazın Mart ayında sisteme verilmesi konusunun AKP’nin seçim öncesi bir propaganda unsuru olmaktan öteye geçmeyeceği anlaşılıyor.

Cari açık kapanır mı?

Bulunan rezervin Türkiye’nin eksenini kaydıracağı ve cari açığını kapatacağı gibi iyimser söylemlerde bulunulsa da Türkiye’nin uzun dönemli ve “al ya da öde” şartıyla imzaladığı pek çok ithalat anlaşması bulunuyor.

Üstelik bu anlaşmaların hacmine bakıldığında Rusya, İran ve Azerbaycan’dan yapılan ithalat %70’ten fazlasına tekabül ediyor. Kısaca Türkiye’nin bu eksenden kopması pek de kolay değil.

Doğalgaz fiyatları etkilenir mi?

Rusya ile Ukrayna arasındaki çatışmanın altüst ettiği doğalgaz sektöründe çatışma devam ettikçe fiyatların yakın vadede çatışma öncesi seviyelere inmesi mümkün görünmüyor.

Türkiye’de için ise halihazırda doğalgaz ithali için yapılmış uzun dönemli anlaşmalar dolar üzerinden yapıldığı için kötü giden ekonomi ve yükselen döviz kuru nedeniyle gaz fiyatlarının da yükseldiği bir gerçek. Bu nedenle özellikle Rusya’dan indirim, taksitli ödeme veya yerel paralarla gaz ticareti yapılması için müzakere edildiği haberleri sürekli basında yer buluyor.

Petrol ve doğalgaz aramalarında 19 yıldır verilen müjdelerin vatandaşa yansıması ise genelde zamlarla oluyor. Enerji patronlarının zararının karşılanması için faturalara yapılan zamlar yetmiyor, üstüne hükümet BOTAŞ üzerinden sübvansiyon yaparak gazi şirketlerinin kârını artırmaya çabalıyor. Bu durum birkaç yıl öncesine kadar en çok kâr eden kuruluşlardan biri olan BOTAŞ’ın zarar etmesine sebep oluyor.

Kısacası yakın vadede yurttaşlara yansıyacak bir sonuç ufukta görünmüyor.