Depremden sonra kültür mirasının ve arkeolojik eserlerin durumu ve geleceği

6 Şubat tarihinde yaşanan büyük depremin ardından deprem bölgesinde zarar gören kültür varlıklarının ve arkeolojik eserlerinin durumuna yakından bakmaya çalışacağız.

Özkan Öztaş

6 Şubat tarihinde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremin ardından birçok arkeolojik eser ve kültürel mirasın zarar gördüğü kamuoyuna yansımıştı. Üstelik bu depremlerin yer yer benzer şiddetlerde tekrar etmesi, mevcut eserlerin korunması ve taşınması noktasında bazı önlemlerin alınmasına vesile oldu. Bu eserlerin hem güncel durumunu hem de geleceğini yakından incelemeye çalışacağız. 

Mevcut durum

Bugün güncel durumda kültürel mirası oluşturan eserleri ve arkeolojik eserleri üç başlıkta ele alabiliriz. Bunlardan ilki müzelerde sergilenen ve envanter kaydına ilgili arkeoloji müzelerince kayda geçirilen eserler. İkincisi ören yerleri, açık hava müzeleri... Yani yine ilgili arkeolojik eserlerin kapalı mekan müze formatının dışında sergilendiği ve korumaya alındığı yerler. Bunlara Göbeklitepe ya da Nemrut Dağı Ören Yeri örnek olabilir. Üçüncü olarak da günlük olarak kullanımına devam edilen ve kültürel mirasımızın listesinde yer alan bazı camiler, kiliseler ya da mekanları sıralayabiliriz. Bu üç alanda da depremden yaklaşık bir ay sonra neredeyse tüm verilere sahip olduğumuzu, ilgili bakanlık ve çalışma alanlarının burada yaptıkları incelemelerin bir doygunluğa ulaştığını söylemek mümkün. 

Bu üçlü tasnif ile özetlemeye çalıştığım eserlerden depremden en çok zararı görenlerin listenin üçüncü sırasında yer alan ve günlük hayatın bir parçası olan camilerin, kiliselerin, sinagogların ve bazı tarihi mekanların olduğunu söyleyebiliriz. Buradaki bazı örneklerin geri döndürülmesi ve restorasyonunun neredeyse imkansız hale geldiği örnekler mevcut. Bunun yanı sıra birçok arkeoloji müzesindeki eserlerin genel olarak iyi olduğu ya da zarar gören eserlerin yeniden onarılabileceği biliniyor. Aynı zamanda bazı örneklerde de açık havada sergilenen eserlerde ve ören yerlerindeki eserlerde görülen yıkımlar olduğunu biliyoruz 

Şimdi bu durumun illere göre dağılımına ve deprem bölgesindeki illerde hangi eserlerin ne durumda olduğuna yakından bakalım. 

İllere göre durum

Depremden zarar gören 11 ilde yer alan arkeoloji müzelerinden Gaziantep, Şanlıurfa, Kilis, Osmaniye, Diyarbakır ve Adana'daki arkeoloji müzelerinde herhangi bir sorun olmadığını söylemek mümkün. Burada sergilenen eserlerin ve ve müzelerin zarar görmediği biliniyor. 

İllere göre ise yaşanan kültürel ve arkeolojik eserlerin durumu şu şekilde:

Adıyaman

Adıyaman'ın Kahta İlçesindeki Kahta Kalesi'nin duvarlarının bir kısmı yaşanan depremlerde yıkıldı. Yine şehrin merkezinde yer alan tarihi Ulu Cami de yıkılan yerler arasında. Merkezde yer alan Mor Petrus ve Mor Pavlus Kilisesi de ciddi hasar gören yerler arasında yer alıyor

Adıyaman Ulu Cami ve Mor Petrus kilisesinin durumu

Kahramanmaraş

Depremin merkezi olan Kahramanmaraş, tarihi mekanların diğer kentlere kıyasla görece daha az zarar gördüğü yerler arasında. Burada zarar gören eserler arasında Kahramanmaraş Kalesi ve Çiftaslan Konağı'nın bahçesi yıkıldı. Arkeoloji müzesinde ise bilinen bir hasar ya da sorun görünmüyor. 

Sol tarafta tarihi Maraş Kalesi ve sağ tarafta bahçesi zarar göre Çiftaslan Konağı

Malatya

Malatya'da zarar gören yerler arasında Yeni Cami başta geliyor. Osmanlı'nın son yıllarına doğru inşa edilen caminin, şehirde meydana gelen büyük yangınlarda zarar görmesinin ardından yeniden kullanıma girme yılı 1913 olarak biliniyor. Bu nedenle halk arasında yeni olması hasebiyle yerel ağızda cami için "Teze Cami" de deniliyor. Yine zarar gören tarihi camiler arasında Battalgazi Ulu Cami'nin önemli bir kısmında yıkım meydana geldi.

Malatya'da meydanda Yeni Cami karşısında yer alan Tarihi Hükümet Konağı yine zarar gören yerler arasında gösterilirken Unesco Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Arslantepe Ören Yeri'ndeki kerpiç duvarların da hafif zarar gördüğü biliniyor. Bunun yanı sıra Hrant Dink'in Malatya'daki mahallesi olarak bilinen Çavuşoğlu'ndaki tarihi Üç Horan Kilisesi de zarar gören yerler arasında

Malatya Yeni Cami'den bir görüntü

Osmaniye

Osmaniye görece şehirdeki arkeolojik eserlerin az zarar gördüğü yerler arasında biliniyor. Envarul Hamit Camisi zarar görürken içindeki bazı çiniler de depremden etkilendi. 

Şanlıurfa

Şanlıurfa'da merkezde yer alan tarihi Ulu Cami bahçesinde yer alan saat kulesi hasar gören yerler arasında. Yine Eyyübiye İlçesi'nde yer alan Hüseyin Paşa Cami'si de zarar gördüğü için ibadete kapatıldı. Gökbeklitepe gibi tarihi mekanlarda zarar görülmezken depremin şiddetinden dolayı sergilenen eserlerin bazıları yerlerinden düşerek zarar gördü. Zarar gören eserlerin yeniden onarılabilecek durumda olduğu ifade ediliyor. 

Diyarbakır

Depremin Diyarbakır'da yarattığı tahribattan Diyarbakır Arkeoloji Müzesi'nin etkilenmediği ifade ediliyor. Yapılan depo ve sergilenen alanların denetiminde hasar görülen esere rastlanmadı. Ancak bunun yanısıra tarihi Diyarbakır Surlarının depremden zarar gördüğü biliniyor. Yine Suriçi'nde yer alan tarihi St. George Kilisesi'nde de ufak çaplı hasarlar meydana geldi.

Gaziantep

Gaziantep, tarihi eserlerin ve arkeolojik alanların en çok zarar gördüğü şehirlerden biri. Tarihi Antep Kalesi, depremden ciddi zarar gören eserlerin arasında yer alıyor. Yine tarihi Şirvani Camisi de yıkılan yerler arasında. 

Geçmişte kilise olarak kullanılan ve 19. yüzyılın sonlarında doğru camiye dönüştürülen Kurtuluş Camisinin de kubbesi ve minaresi çöktü. Zarar gören camiler arasında Karagöz Camisi de var. Bugün Kent Müzesi olarak kullanılan Bayazhan'ın da duvarlarından biri yıkılmış durumda. Tarihi Antep evleri de depremde zarar gören yerler arasında. Bunun dışında ören yerleri ve açık hava müzelerinde henüz kayda geçen veri yok.

Sol tarafta Antep Kalesi'nin yıkıntıları yer alırken sağ tarafta Şirvani Camisinin çöken yeri görülebiliyor

Hatay

Hatay'ı listenin sonuna koymanın zorlukları var. Şehirdeki tarihi mekan, eser, müze ve benzeri birçok şey zarar gördü. Belki de listelemek bu çalışmayı kolaylaştırabilir. 

*Hatay Arkeoloji Müzesi: Eserler korumaya alındı ve zarar görenler için çalışmalar yapıldı. Müzenin bir bloğu çökmüş durumda ancak eserlerin durumunun genel olarak iyi olduğunu söylebeiliriz.

*Saray Caddesi'nde yer alan tarihi binalar yıkıldı veya zarar gördü

*Tarihi Affan Kahvesi zarar gördü

*Tarihi Ata Koleji hasar gören yerler arasında

*Hatay El Sanatları Teşhir ve Satış Merkezi binasının bir duvarı yıkıldı

*Tarihi Hatay Meclisi olarak bilinen ve Fransız mimar Leon Benju tarafından yapılan tarihi meclis binası ve kültür merkezi yıkıldı

*Tarihi Hatay Belediye Binası ve yine Hatay Cumhuriyetine yönetim döneminde tanık olmuş tarihi valilik binası zarar gördü veya yıkıldı

*Samandağ'ı ilçesine bağlı Türkiye'deki tek Ermeni Köyü olarak bilinen Vakıflı'da tarihi Meryem Ana Kilisesi zarar gördü. Yine Samandağ'da Meryem Ana Rum Ortodoks Kilisesi zarar gördü.Antakya’daki Azizler Petrus ve Pavlus Rum Ortodoks Kilisesi zarar gördü

*İskenderun'da Karasun Mangants Ermeni Kilisesi, Süryani Katolik Kilisesi zarar gördü

*Antakya Sinagog'u zarar gördü

*Altınözü Sarılar Aziz Georgios Rum Ortodoks Kilisesi zarar gördü

*Tokaçlı Meryem Ana Rum Ortodoks Kilisesi zarar gördü

*Arsuz Mar Yuhanna Rum Ortodoks Kilisesi yıkıldı

*Antakya'da Azizler Petrus ve Pavlus Rum Ortodoks Kilisesi yıkıldı

*İskenderun’daki Aziz Nikola Rum Ortodoks Kilisesi ve Latin Katolik Kilisesi büyük oranda yıkıldı

*Antakya'daki Aziz Georgios Rum Ortodoks Kilisesi’nin tavanı çöktü. Protestan Kilisesi ise yıkıldı

*Anadolu'nun ilk camileri arasında yer alan Habibi Neccar Camisi tamamen yıkıldı

Soldan sağa: Affan Kahvesi, Habibi Neccar Cami ve Meclis Binası

Bundan sonrası

Öncelikle burada yıkıma uğrayan birçok eserden kopan ürünlerin aslında birer moloz değil tarihi eserin yeniden onarılması için birer eser örneği olduğu gerçeğini birçok uzman yineledi ve uyarılarda bulundu. Ancak geçen süre zarfında bazı eserlerin tekrar eden depremlerde gördüğü zarar arttığı için yeniden onarımlar konusunda güçlükler var. 

Bazı kiliselerin ise kültürel varlıklar listesinde yer almadığı için yıkılması ihtimali gündeme gelse de bu gibi örneklere hızlıca müdahale edildi. Ve yine bazı ören yerlerinde ilerleyen günlerde depremin verdiği zarar açısından ek maddeler çıkabilir. Zira hala depremler yaşanmaya devam ediyor. 

Bunun yanı sıra Kahramanmaraş gibi örneklerde müzedeki taşınabilir eserler güvenli yerlere nakledilirken Hatay müzesinde bazı eserler kum torbaları ve demir korkuluklarla korumaya alındı. Bu ve benzeri müdahaleler daha önce İstanbul'daki müzeler için Birinci ve İkinci Dünya Savaşı'nda da hayata geçirilmiştir. 

Ancak bundan sonrası için esas sorun restorasyon süreci. Sicili kabarık olan ülkemiz bu konuda geçmişte birçok sınavda başarısız olmuştu. Dolayısıyla bundan sonra yaşanan restorasyon örneklerine sanat tarihçilerinin, kültür bilimcilerinin, arkeologların ve uzmanların mutlaka temas etmesi ve süreci takip etmesi gerekiyor. Zira Kültür ve Turizm Bakanı'nın 'Hatay'ın yaralarını turizmi ayağa kaldırarak saracağız' minvalindeki açıklaması bu sürecin sağlıklı yürümeyeceği adına bazı kaygılar yaratmış durumda. Bundan sonraki süreci ise hep birlikte göreceğiz ve yakından takip edeceğiz.