Depremde Alevi köylerine yardım dağıtılırken ayrımcılık yapıldı mı?

Deprem bölgesindeki Alevi köylerine ve mahallelerine yardımların aksamasını ve ayrımcılık yapıldığı iddialarını PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe ile soL okurları için konuştuk

Özkan Öztaş

6 Şubat tarihli Kahramanmaraş merkezli depremler sonrasında yaşanan yıkımda birçok yurttaşımız deprem sonrasında hayatta kalma mücadelesi verdi. Çadır ihtiyaçları, erzak tedariği, ısınmak için soba ve yakacak, ilaç, hijyen malzemeleri listenin başında yer alırken elektrik, su ve doğalgaz alt yapısının da zarar görmesi yurttaşların zorlu günler geçirmesine neden oldu. 

Tüm bu süre zarfında birçok sosyal medya paylaşımında ve haberde Alevi köylerine yardımların gitmediğini ya da yeteri kadar gitmediğini, bazı komşu köylere yardımlar ulaşırken Alevi köylerine ayrımcılıklar yapıldığı iddiaları gündeme gelmişti. Yaşanan sorunları ve sahadaki örnekleri Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Genel Başkanı Cuma Erçe ile soL okurları için konuştuk. 

'İnsanlar tırnaklarıyla enkazı kazdılar. Ortada devlet yoktu'

Deprem sürecinde ilk 15 gün boyunca deprem bölgesinde yer alan PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe gözlemlerini anlatırken bir önemli ayrıntıyı not ediyor. Erçe, deprem sürecinde 15 gün boyunca nerdeyse her lokasyona en az iki kez gittiğini ifade ediyor. Bu da deprem bölgesindeki yerlere dair ihtiyaçların, geçen süre zarfında tedariğini takip etme ve gözlemleme şansı veriyor Erçe'ye. 

Erçe gözlemlerini anlatırken "İhtiyaç duyulan süre zarfında yani depremin ilk saatlerinde, ilk günlerinde devletin olmadığını, arama kurtarma ekiplerinin yetersiz kaldığını, iş makinalarının gelmediğini gözlerimler gördüm. İnsan hayatı için en kritik 48 saati bu açıdan kaybetmiş oldu canlarımız. Gördük ki bizler, sivil toplum örgütleri, sahadaki partiler daha hızlı temas kuruyordu ve insanların ihtiyaçları doğrultusunda organize oluyordu. 

İnsanlar kendi yakınlarını, komşularını, akrabalarını ve köylülerini enkaz altından kendi çabalarıyla çıkardı büyük çoğunlukla. İnsanlar adeta tırnaklarıyla kazarak insanları enkaz altından çıkardı" sözlerine yer veriyor. 

PSAKD tarafından Malatya'da kurulan aşevi gönüllüleri

'Birçok insan enkaz altında soğuktan can verdi'

Depremde özellikle Kahramanmaraş, Adıyaman ve Malatya'daki deprem bölgelerinin geceleri eksinin altında insanların soğuktan yaşamını yitirdiğini ifade eden PSAKD Genel Başkanı Cuma Erçe, "Kurtulanların ise acilen sobaya, battaniyeye ihtiyacı var. İnsanlar seferber oldu. Herkes bir şey yollamak istiyordu. Bakın ekmeğini bölüştüler, ekmeğinin yarısını yolladılar falan demiyorum. Bu insanlar kendi ekmeklerini yolladılar. Sofralarından kaldırıp ekmeklerini deprem bölgelerine yolladılar. Ancak birçok insan depremden kurtuldu ama sonra enkaz altında soğuktan can verdi." diyor.

"Depremde geç kaldılar ancak akabinde şova başladılar"

Cuma Erçe basında ve sosyal medyada yer alan kurtarma görüntülerinden söz ederken gösterilen algıya da dikkat çekiyor. Erçe "Evet her canımız çok kıymetli. Kurtulacak bir can için her birimiz seferber olduk. Ancak en kritik saatlerde orada olmayan, yetişemeyen, insanları aç ve susuz bekleten bir organizasyonun da sonrasında kurtarma videoları ile şov yapması da doğru değil. Sanki olayın ilk anından bu saate oradaymışlar gibi bir algı yaratmaya çalışıyorlar. Oysa ilk 2 gün deprem bölgesinde ciddi bir organizasyon olsaydı daha fazla insan kurtuludur." diyor

'Türkiye'nin birçok noktasından birçok araç Alevi örgütleri tarafından köylere ulaştırıldı'

"Ayrımcılık yok desem yanlış olur. Gözlerimizle gördük"

Yaşanan sorunlara ve yapılan ayrımcılık iddialarına dair konuşan Cuma Erçe "Şimdi böylesi günler, evet insanların bir arada durması gereken, ayrımların ortadan kalkması gerektiği günler, zamanlar. Ancak sahadaki deneyimlerimiz maalesef birçok noktada ayrımcılığın olduğunu gösterdi bize. 

Üzülere söylemek isterim ki halkın bu iddiasını gezip gördüğümüz yerler doğruladı. İnsanların 'yan köye battaniye gitti bize gelmedi şu sokağa erzak, gıda yardımı gitti bize gelmedi' türünden verdiği örneklerin sayısı çoktu. Ve gerçekten de gittiğimiz birçok köyde daha önce hiç yardım gitmemiş yerlere denk geldik. 

Daha kötü bir örnek vereceğim. Hatay'a gittik. Sanırım Samandağ ilçesiydi. Oradaki ziyaretlerimizde Alevi ve Sünni yurttaşlarımız vardı. Bir arada yaşayan güzel bir mahalleydi. Burada Alevi evlerinin es geçilip Sünni kesimlere yardım gittiğine şahit olduk ne yazıkki. Bakın altını çiziyorum. Bu insanlarımızın böyle dertleri ya da ayrımları yok. Ancak siz gündelik alışkanlıklarınıza göre erzak dağıtır yardım götürür, bildiğiniz yürüdüğünüz yerleri ziyaret ederseniz sadece insanları kutuplaştırırsınız. Hele ki böyle zamanlarda. İnsanların en son isteyeceği şeydir bu" diyor. 

"İnsanlar bir konuda dert yanıyorsa buraya dikkat etmeli. Ayrımcılık yapıldı diyor bu insanlar"

Yaşanan sorunlara dair Erçe sözlerine şu şekilde devam ediyor: "Şimdi burada bir ayrımcılık iddiası oldu diyelim. Ya da bizim gözümüzle gördüğümüz ya da tanık olduğumuz şeyleri de boş verelim. Şimdi bu insanlar böylesi örneklerden söz ediyorsa insan bir araştırmaz mı? Böylesi bir felakette insanların listenin başına ayımcılık yapılıyor diye yazması tesadüf olabilir mi? İnsan bir düşünmez mı bu söylentiler neden çıkıyor neden bu insanlar kutuplaştırılıyor diye."

'Depremden hemen sonra birçok Cemevi yatakhaneye dönüştürülerek depremzedeler kalacak yer temin edildi'

'Deprem bölgelerinde risale dağıtan gericiler, çadırkentlere kurulan hoparlörler, çadırkent kuran kursları...'

Çadırkentlerde yaşanan sorunlara dikkat çekerken dinci-gerici uygulamaları da hatırlatan Cuma Erçe, "Adıyaman'da deprem bölgelerinde risaleler ve dini kitaplar dağıldığına şahit olduk. Alevilerin toplandığı çadırkentlere aşevinden önce hoparlör kuruldu ezan okunması için. Çadırkent kuran kurslarını görmüşsünüzdür zaten. Şimdi acil ihtiyaçlarımız bunlar mı sahiden? Alevileri de gözetin bizim de hassasiyetlerimiz var demenin ötesinde bir şeyden söz ediyorum. İnsanlar ekmeğe, suya muhtaçken risaleler ya da dini kitaplar mıydı ihtiyaç. Depremden bilmem kaç gün sonra gelip de yaptığınız ilk iş elinizden gelen şey bu muydu acaba" diye soruyor.

'TIR'larımız gümrüklerde bekletildi. Bir çoğuna AFAD el koydu'

Yurtdışından birçok Alevi, Bektaşi derneğinin dayanışma gösterdiğini, TIR'larla yardım malzemesi gönderdiğini ifade eden Cuma Erçe, "TIR'larımızın çoğu sınırlarda, gümrüklerde uzunca süre bekletildi. Bazılarına gümrüklerde bazılarında girişlerdeki kontrol noktalarında AFAD tarafından el kondu. Yetişebildiğimiz araçlarımızı kurtardık ve ihtiyaç noktası yerlere ulaştırdık. Ancak bu durum öyle bir hal aldı ki bazı örneklerde ihtiyaç sahiplerinin "boşuna yollamayın zaten AFAD el koyuyor onlar da bize gelmiyor" dediği örnekler yaşadık. Mesela Avrupa'da, İtalya, Almanya, İngiltere'den bir sürü yardım malzemesi geliyordu. Ama adreslerine ulaşmadan el kondu malzemelere. Avrupa'daki canlarımıza biraz durun haber bekleyin malzemelerin garantisini sağlayalım dedik ama kim durabilir böylesi bir zamanda? Canlarımız da üzerine düşeni yaptı ve ne olursa olsun o TIR'ları doldurup yolladı" cümleleriyle anlatıyor yaşananları. 

'Yaşananların takipçisi olacağız. Hukuksal bir süreç başlatacağız'

Yaşanan olaylara dair hukuksal bir başlatacaklarını ifade eden Erçe, "Bu sürecin takipçisi olacağız. Birçok yerde yardım yoktu olan yerlerde de ayrımcılık oldu. Bunları görmezden gelemeyiz. Burada ihmal vardı falan diyerek geçiştiremeyiz. İhmal değil bu apaçık bir cinayet var. Deprem bölgesinde yaşayan insanlarımız böyle söylüyor bunu işaret ediyor. Üzerimize düşeni yapacağız ve hukuk yoluyla tüm haklarımızı arayacağız" diyor.