CHP AKP’den neler öğrendi? İşçiler anlatıyor…

'20 yıllık AKP iktidarı muhalefete çok şeyler öğretmiş. SODEMSEN, aslında muhalefetin 20 yıllık AKP iktidarından çok şeyler öğrendiğinin de kanıtı. İşçiyi nasıl kandırmaya çalışacağının göstergesi.'

Ali Ufuk Arikan

Çankaya Belediyesi’nde üç farklı birimde çalışan işçiler, “müjde” diye sunulan toplu sözleşmeye karşı tepkilerini dile getirdiler, sürece dair değerlendirmelerini soL’a anlattılar. Belediyenin verdiği ücretlerin yoksulluk sınırının altında kaldığına işaret eden işçiler, SODEMSEN’in CHP’nin AKP’den öğrenerek var ettiği bir yapı olduğuna işaret etti, bu yapı üzerinden işçilerin özgürce toplu sözleşme yapma haklarının da ellerinden alındığına vurgu yaptı. Belediyenin bütçesinin resmi enflasyon verileri değil, gerçek enflasyon üzerinden artış gösterdiğini belirten işçiler, ücretlerin ise aynı şekilde artmadığını, ortada bütçe sorunu değil, işçiye bakış sorunu olduğuna değindiler. 

Birkaç metrekarelik kulübelerde çalışan, aynı kulübede dinlenip aynı kulübede yemek yiyip hem soğukta üşüyen hem sıcakta bunalan işçiler, ne insanca ücret ne de insanca koşullara sahip olduklarını belirtiyor. İşçiler alım güçlerinin yapılan zamlarda hiçbir şekilde korunmadığını, iki yıl önceki durumla karşılaştırdıklarında gerilediğini belirtiyor.

Bir belediye işçisi, yaşananları şöyle özetliyor: “20 yıllık AKP iktidarı muhalefete çok şeyler öğretmiş. SODEMSEN, aslında muhalefetin 20 yıllık AKP iktidarından çok şeyler öğrendiğinin de kanıtı. İşçinin haklarının nasıl kısıtlanacağı, işçiyi nasıl kandırmaya çalışacağının göstergesi. Sürekli algılar yaratılıyor, ortaya çıkan sonuç çok acımasız.”

Çankaya Belediyesi işçilerinin, soL’a yaptığı açıklamalar şöyle:

‘10 işçi 5 metrekarelik alanlarda tüm ihtiyacını karşılamaya çalışıyor’

Öncelikle çalışma koşullarınızdan başlasak… Neler söylersiniz?

A.: Ben güvenlik birimi işçisiyim, 2011’den bu yana Çankaya Belediyesi işçisiyim. Güvenlik birimi olarak 2020’de sendika, Genel-İş üyesi olduk. O dönem çıkan bir kararname sonrası sendikalı olduk. Çalışma koşullarımız genelde binada görev alıyoruz. Park bahçelerde çalışan 60-70 arkadaşımız var, özel olarak onların çalışma koşulları çok zorlu. Bir parkta 10 işçi 5 metrekarelik alanlarda barınma, yemek yeme, dinlenme ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyor. Bularda bizim adımıza çok büyük sorun. 

Genel olarak Çankaya Belediyesi’nde ve bizim birimde görevde yükselme gibi bir durum yok, aslında işçinin hakkı olan bir seçenek yok. Yıllar içinde dile getirdiğimiz sorunlardan biri bu. Görevde yükselme sınavları olmalı. Yasal olmayan amir atamaları olmamalı, idareye yakın olanlar atanıyor genellikle.

Kış koşullarında Ufo denilen cihazlarla ısınmaya çalışıyoruz. Bir tane sandalye anca sığıyor bu kulübelere. Bundan 3 sene önce tüm kulübeler yenilenecek dediler ama sonra havada kaldı. Taksi duraklarına, büfelere yaptıkları harcamayı işçiler için yapmıyorlar.

‘Çok berbat bir durum bu…’

N.: 2016’dan bu yana park ve bahçelerde çalışıyorum. En büyük sorunumuz çalışırkenki yaşam alanlarımız. Kullandığın araçları, süpürgeni, faraşını, çöpleri topladığın bu araçlarıda küçücük yaşam alanında muhafaza ediyorsun. Bir metrekarelik bir alana çöpleri temizlediğin araçlarını koyuyorsun, onların güvenliğini sağlamak için.

Küçücük bir alana Ufo koyuyorsun, çok sıcak oluyor açınca, kapatınca soğuktan duramıyorsun. 3.5 metrekarelik betonarme kulübeler var, orada da yakıyorsun, ısınmıyor. Bir de yemeğini de bu kulübede yapıyorsun. Çevrede yemek yemek işçinin bütçesini çok aşıyor. Çok berbat bir durum bu. Park yapıyorsun, çok güzel bir kulübe yapıyorsun, içine koyduğun işçi kulübesi bu… 

Bu sorunla ilgili rapor hazırlandı, müdüriyet önce 100 kulübe alacağız dedi, sonra 80 denildi, şimdi gündemde dahi yok. Belediyenin 3,9 milyar lira açıkladığı bir bütçe var, sadece çok çok küçük bölümünü harcasa çözer bu sorunu. Yetersiz değil bütçe, o bütçeyi işçiye ayırmıyor. 

'Bazı yerlerde bir kilometre veya daha fazla yol yürünüyor lavabo ihtiyacı için’

A: İşçiler tuvalet ihtiyacını etraftaki işletmelerden karışılıyor. Kuğulu Park’ta örneğin tuvalet ihtiyacını oradaki işletmeden karşılıyor, orası kapalı olunca bir yer de bulamıyor işçiler. Bazı yerlerde bir kilometre veya daha fazla yol yürünüyor lavabo ihtiyacı için.

‘İnsanlar bu duruma her zaman tepki göstermiyor, esas sorun bu’

H.: Ben 5 yıldır çalışıyorum belediyede. Büro işçisiyim. Orada da çok temel ihtiyaçlarımızın karşılanmasında sorunlar yaşıyoruz. Bir süre sonra ne yaparsa yapsın işçi ihtiyacını karşılayamıyor. İşçiye çok olaylara karışma, işine gel git deniliyor. Bu çok ahlaksızca bir tavır olduğu için bu zeminde ilişki sürmeye çalışıyor. Çok genel bir sorun var, her bölümde, birimde ayrı ayrı sorunlar yaşanıyor. Burası bir çukur gibi, buraya düşmüş gibi oluyorsun. İnsanlar da bu duruma her zaman tepki göstermiyor, esas sorun bu.

‘Yüzde 310 artış göstermiş belediye bütçesi, işçinin maaşı benzer şekilde artmamış’

Toplu sözleşme gerçekten bir müjde oldu mu sizler için, neler söylersiniz?

N: Yüksek enflasyonda sürekli gelirimiz eriyor. İyi bir sözleşme yapmadığımız sürece alım gücümüz eriyor. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, işçi ücretleri üç ayda bir güncellenmeli diyor ancak hangi DİSK’li belediyede böyle bir adım atmış durumdayız? Gerçek enflasyon, TÜİK’in enflasyonunu temel almayın, gerçek enflasyon inanılmaz boyutlarda artmış ve üstelik belediyenin bütçesi de resmi değil, gerçek enflasyon üzerinden artmış. Yüzde 310 artış göstermiş belediye bütçesi, bizim bu tabloda en düşük yevmiyemizin 700 liradan aşağı olmaması gerekiyor. Bu olmalı ki biz iki sene önceki alım gücümüzü koruyacak bir maaşı alalım. Ancak gelinen noktada 505’le sözleşmeyi yaptılar. Benim cebimden 200 lira çalındı ve bu çok iyi bir sözleşme diye sunuluyor. Çok iyi değil, sen benim cebimden, çoluğumun çocuğumun parasından çaldın.  Bu rakamsal aldatmacının deşifre edilmesi gerekiyor, ancak bu konuda yetersiz kaldık. Daha yüksek sesle bunu anlatmak zorundayız.

SODEMSEN tartışmalarına ilişkin neler söylersiniz?

A: SODEMSEN, sosyal demokrat işveren sendikası diye bir garabet var ortada. Sistemin aracı, sermayenin aracı olarak görebiliriz bunu. Bir aracıyla işçiye tahakküm kurma politikası var. SODEMSEN, patronun aracı ve DİSK Genel Merkezi’nin de payının olduğunu düşünüyorum bunda. İşçinin daha iyi koşullarda çalışmaması için bir işlev görüyor SODEMSEN. 

N: Üste bir sınır koyuyorlar ve diyorlar ki 560’ın üstüne çıkamazsın. Üste bir sınır koymuş SODEMSEN, alta bir taban koymamış. Yani bu rakamın altında işçiye maaş veremezsin değil, bu rakamın üstünden işçiye maaş veremezsin diyor. Yani işçinin haklarını, sözleşme hakkında bir sınır koyuyorlar. Özgür toplu sözleşme görüşmesine konulan bir sınır bu. 

A: Sendika şubeleri biçimlendiriliyor genellikle. Aykırı, muhalif, tabanı dinleyen işçiler tasfiye ediliyor, sorun çıkarmayacak şekilde dizayn ediliyor sendika. Aykırı bir ses çıkınca görevden alınıyorlar. Seçim sistemi de problemli. İşçi doğrudan sürecin içine katılmıyor seçimlerde de. 

‘20 yıllık AKP iktidarı muhalefete çok şeyler öğretmiş’

H.: 20 yıllık AKP iktidarı muhalefete çok şeyler öğretmiş. SODEMSEN, aslında muhalefetin 20 yıllık AKP iktidarından çok güzel şeyler öğrendiğinin de kanıtı. İşçinin haklarının nasıl kısıtlanacağı, işçiyi nasıl kandırmaya çalışacağının göstergesi. Sürekli algılar yaratılıyor, ortaya çıkan sonuç çok acımasız. Karşılıklı bir anlaşma var, çalışıyorum ve karşısında insanca yaşayacağım bir ücret istiyorum. Ben çalıştım ama karşılığında bunu alamadım. Anlaşmayı bozan taraf orası. İşçilerin çoğunluğu henüz bunun farkında değil ama birkaç ay içinde göreceğiz tabloyu. Sabahın karanlığında yola çıkıp, karanlıkta tekrar eve dönüp, doğalgazı en kısıkta yakıp, markette en ucuz peyniri almaya çalışarak yaşıyoruz biz.

N.: Önce alım gücümüzün korunması, sonra da insanca yaşayacağım bir ücret istiyorum. Burada bu sorunu yaşadık. Kabul edebileceğimiz bir rakam almadık. Yoksulluk sınırının altında kaldı ücretler, yaşam maliyetlerine göre bir ücret olmalı.

A.: Ne kadar iktidara karşı gibi görünse de iktidarın kendisine sunduğu bütün olanakları değerlendiriyorlar.

'İşçilerin birlik olması gerekiyor'

Peki, bu tablodan nasıl çıkılır, buna dair neler söylersiniz?

A: Bazen yapılan algılar işe yarıyor ama bu çok uzun sürmüyor. İşçi arkadaşlarımızın tamamı birkaç ay sonra verilenin nasıl eridiğini görecek, bizi korumadığını da, müjde olmadığını da. İşçiler arasındaki taban örgütlenmesini güçlendirmemiz gerekiyor. Örgütlü olursak, birlikte davranırsak ancak bu yaşananlar tersine döner yoksa bizi algılarla oyalamaya, hakkımız olanı bize vermemeye devam ederler. İktidarı da muhalefeti de işçiyi düşünmüyor. Bu nedenle işçilerin kendilerinin haklarını araması, birlik olması gerekiyor.