Cezaevlerinde 515 günde 1026 tutuklu yaşamını yitirdi: 'Artık münferit vakalar olmaktan çıktı'

DEM Parti'nin soru önergesi üzerine Adalet Bakanlığı'nın paylaştığı veriler, 24 Temmuz 2023 ile 20 Aralık 2024 tarihleri arasında 1026 adli ve siyasi tutuklu yaşamını yitirdiğini ortaya koydu.

Haber Merkezi

Adalet Bakanlığı'nın paylaştığı resmi veriler cezaevlerindeki hak ihlallerini bir kez daha gözler önüne serdi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Şırnak Milletvekili Nevroz Uysal Aslan, verisi tam olarak bulunmayan 24 Temmuz 2023 ile 2024 yıllı arasında kaç adli ve siyasi tutuklunun yaşamını yitirdiğine dair 1 Kasım 2024’te Meclis Başkanlığı’na soru önergesi verdi. Adalet Bakanlığı, 13 Mart’ta verdiği yanıtta, 24 Temmuz 2023 ile 20 Aralık 2024 tarihleri arasında 1026 adli ve siyasi tutuklu yaşamını yitirdiği bilgisini verdi.  

Mezopotamya Ajansı'ndan Mehmet Aslan'ın haberine göre, Nevroz Uysal Aslan, bakanlığın açıkladığı veriler ve cezaevlerindeki ihlallere dair değerlendirmelerde bulundu. Cezaevlerinde yaşanan ölümlerin artık münferit vakalar olmaktan çıkarak sistematik hale geldiğine dikkati çeken Uysal Aslan, “Bu durum, cezaevlerinin yalnızca özgürlükten yoksun bırakma mekânları değil, aynı zamanda yaşamdan da koparma alanlarına dönüştürüldüğünü ortaya koymaktadır” dedi.  

'Bireysel ihmal ya da idari zafiyetlerle açıklanamaz'

Yaşananların bireysel ihmaller ya da idari zafiyetlerle açıklamanın yetersiz olacağını söyleyen Nevroz Uysal Aslan, "bu durumun iktidarın cezaevi politikasını tecrit ve izolasyon üzerinden kurgulamasından kaynaklandığını" belirtti ve şöyle konuştu:

"Mahpuslara tanınan hakların birer lütuf ya da teslim alma aracına dönüştürülmesi, cezaevlerini insanlıktan uzak, soğuk bir denetim ve disiplin mekanizmasına çevirmiştir. Bu yaklaşım, mahpusun insanca yaşama hakkını tanımak yerine, onu itaat ve boyun eğme üzerinden biçimlendirme gayreti taşımaktadır. Ayrımcı anlayış, cezaevlerinde yaşamın değil, ölümün süreklileştirildiği bir rejimi doğurmuştur."

"Ortaya çıkan tablonun bir yönetim zaafı değil; bilakis cezaevleri üzerinden yürütülen kasıtlı, planlı ve ideolojik bir yok etme stratejisinin tezahürü olduğunu" savundu.

Cezaevinin koşullarına dikkat çeken Uysal Aslan, cezaevlerinde hastalanan mahpusların çoğu zaman tedaviye erişemediğini, var olan rahatsızlıkların da tedavi edilmediği için ağırlaştığını hatırlattı. "Bu, doğrudan ölüm oranlarını artıran en temel nedenlerden biri" dedi. 

'Cezaevindeki ölümler araştırılmıyor'

İktidar tarafından cezaevinde yaşanan ölümlerin araştırılmadığına, “doğal ölüm”, “intihar”, “kalp krizi” gibi soyut ve muğlak ifadelerle dosyaların kapatıldığına işaret eden Nevroz Uysal Aslan, "Oysa biz biliyoruz ki birçok ölüm, sistematik ihlallerin ve bilinçli ihmallerin sonucu. Cezasızlık burada yalnızca bir sonuç değil; bir yöntem haline gelmiş" ifadelerini kullandı.

'Bakanlık verileri gizliyor'

Bakanlığın verileri gizlediğine işaret eden Uysal Aslan, “Sayılar açıklanmıyor çünkü her sayı bir utancın, bu rejimin suç ortaklığının itirafı olurdu. Bu, sadece verileri saklamak değil; gerçekliği manipüle etmektir. Şeffaflık yoksa, adalet de yoktur” diye konuştu. Açıklanan veri içinse Aslan, “Günde iki insan cezaevinde yaşamını yitiriyor ve buna hâlâ 'İnfaz sistemi' diyorlar. Devletin yaşam hakkını korumak zorunda olduğu ancak korumadığı devlete hukuk devleti denilir mi? Dile getirdiğimiz sayı değil; her biri bir hayat. Her gün iki canın yok edildiği bir sistemin adı nasıl infaz olsun, bu açıkça yok etme politikasıdır” dedi. 

Cezaevinde ölümlerin önüne geçmek için öncelikli olarak hasta tutsakların serbest bırakılması, İdare ve Gözlem Kurullarının keyfi uygulamalarının ortadan kaldırılması ve bağımsız denetim mekanizmalarının kurulması gerektiğini söyledi.  

Cezaevlerinde af hazırlığı iddiası: '55 bin hükümlüye tahliye yolu açılıyor'
ce