BM'de 'Gazze'de derhal ateşkes sağlansın mı?' diye soruldu: Hangi devletler 'Filistinliler ölmeye devam etsin' dedi?

İsrail'in sınır tanımaz saldırganlığı devam ederken, BM Genel Kurulu da Gazze'de derhal, koşulsuz ve kalıcı bir ateşkes talep eden tasarıyı oyladı. Tasarı ezici çoğunlukla kabul edilirken, kimi devletler ise Tel Aviv hükümetini açıktan veya "örtülü" şekilde deteklemeyi sürdürdü.

Haber Merkezi

İsrail'le Hamas arasında Ocak ayında varılan ateşkes, İsrail'in ikinci aşamayı uygulama sözünden dönmesiyle Mart ortasında çöktü. Saldırılarını devam ettiren İsrail ise geçtiğimiz haftalarda Gazze'deki işgalini genişletmek ve kalıcılaştırmak amacıyla başlattığı saldırılarını şiddetlendirdi.

Uluslararası hukuku ayaklar altına alan İsrail, her gün onlarca Filistinli katlediliyor, başta gıda sıkıntısı olmak üzere büyük bir insani felaket yaşanıyor. Açıklanan son verilere göre İsrail'in 18 Mart'ta ateşkesi tek taraflı olarak bozmasının ardından 4 bin 924 Filistinli hayatını kaybetti, 15 bin 780 kişinin de yaralandı. 7 Ekim 2023 tarihinden beri öldürülen Filistinli sayısı ise 55 bini aştı...

İsrail'in sınır tanımaz saldırganlığı devam ederken, kimi devletler ise Tel Aviv hükümetini açıktan veya "örtülü" şekilde desteklemeyi sürdürüyor. Dün Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda Gazze'de derhal, koşulsuz ve kalıcı bir ateşkes talep eden bir tasarı oylandı. Tasarı ezici çoğunlukla kabul edilirken, 12 ülke adeta "Gazze'ye saldırılar sürsün" dedi, 19 ülke de çekimser kalarak "örtülü" şekilde İsrail saldırganlığına onay verdi.

Peki hangi devletler İsrail'in Orta Doğu'da terör estirmesini onayladı?

Tasarı ezici çoğunlukla kabul edildi

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, dün New York'ta toplandı. Genel Kurulu, Gazze'de derhal, koşulsuz ve kalıcı bir ateşkes talep eden bir kararı ezici çoğunlukla kabul etti. Toplam 180 ülkenin katıldığı oylamada 149 üye devlet kararı destekledi. 12 devlet ret oyu kullanırken, 19 devlet ise çekimser kaldı.

Kabul edilen kararda, Gazze’de derhal ateşkes yapılması, esirlerin serbest bırakılması ve İsrail sınır kapılarının acil insani yardım için açılması talep edildi. Kararda, İsrail’in işgalci güç olarak uluslararası hukuk gereği insani yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını sağlama yükümlülüğü bulunduğu vurgulandı.

Ayrıca iki devletli çözümün altının çizildiği kararda, Uluslararası Adalet Divanı'nın 28 Mart'ta İsrail'e Gazze'ye daha fazla kara sınır kapısı açması yönünde verdiği bağlayıcı karara da atıf yapıldı.

Ateşkes, ablukanın sonu, tıbbi tarafsızlık, bir silah olarak açlık...

Kararın temel unsurları şöyle:

Ateşkes: Tüm taraflarca derhal, koşulsuz ve kalıcı bir ateşkes çağrısında bulunur.

Rehineler: Hamas ve diğer silahlı gruplar tarafından tutulan tüm rehinelerin derhal ve koşulsuz serbest bırakılmasını talep eder.

Uygulama: Ateşkes, rehine ve tutuklu değişimleri, yerinden edilmiş kişilerin iadesi ve İsrail birliklerinin Gazze'den çekilmesi dahil olmak üzere Güvenlik Konseyi'nin 2735 (2024) sayılı kararının tam ve derhal uygulanmasını talep eder.

Uluslararası hukuk: Tüm tarafların, özellikle sivillerin korunması ve ihlaller için hesap verebilirlik konularına dikkat ederek uluslararası insani ve insan hakları hukukunu desteklemesi gerektiğini yeniden teyit eder.

Bir silah olarak açlık: Açlığın ve yardımın reddedilmesinin savaş taktiği olarak kullanılmasını şiddetle kınar. 

İnsani erişim: Gazze'nin tamamına gıda, ilaç, su, barınak ve yakıt dahil olmak üzere yardımın tam, güvenli ve engelsiz bir şekilde ulaştırılmasını talep eder.

Gözaltı uygulamaları: Keyfi olarak gözaltına alınanların insanca muamele görmesi ve serbest bırakılması ve kalıntıların iade edilmesini talep eder.

ICJ danışma görüşü: Uluslararası Adalet Divanı'nın "İsrail'in İşgal Altındaki Filistin Topraklarındaki Yükümlülükleri" hakkında acil bir danışma görüşü talebini hatırlatır.

Ablukanın sonu: İsrail'in Gazze'deki ablukayı derhal kaldırmasını ve yardım teslimatları için tüm sınır geçişlerini açmasını talep eder.

Hesap verebilirlik: Üye Devletleri, İsrail'in uluslararası yasal yükümlülüklerine uymasını sağlamak için gerekli adımları atmaya çağırır.

BM ve insani yardım personeli: BM personelinin ve insani yardım çalışanlarının çalışmalarına ve dokunulmazlığına tam saygı gösterilmesini talep eder.

Yardım çalışanlarının korunması: Hem insani yardım hem de BM kuruluşlarını personelinin güvenliğini sağlamaya çağırır.

Tıbbi tarafsızlık: Tıbbi çalışanları, sağlık tesislerini ve ulaşım rotalarını koruma görevini vurgular.

14 ret oyu verildi

Genel Kurul kararları, BM Güvenlik Konseyi kararları gibi bağlayıcı niteliğe sahip bulunmuyor ancak 193 üyeli BM’nin ve dünya kamuoyunun eğilimini yansıtması bakımından önemli görülüyor.

Bu doğrultuda tasarıya ret oyu veren ülkeler şöyle: ABD, Arjantin, Fiji, Macaristan, İsrail, Mikronezya, Nauru, Palau, Papua Yeni Gine, Paraguay, Tonga, ve Tuvalu.

Filistin'de soykırıma girişen İsrail'in tasarıya neden ret oyu verdiği aşikar... Öte yandan 4 Haziran'da Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde görüşülen ve verdiği vetoyla Gazze'de ateşkes çağrısı içeren karar tasarısının önüne geçen ABD'nin de Orta Doğu politikası belli... 

Peki diğer devletler?

Milei sonrası Arjantin'in değişen tutumu

Aşırı sağcı Javier Milei'nin devlet başkanı koltuğunda oturduğu Arjantin tasarıya ret oyu verdi. BM'de onlarca yıldır İsrail siyonizmine karşı oy kullanan Arjantin, Milei göreve geldikten sonra tutum değiştirdi ve oylarını İsrail lehine kullanmaya başladı. Yahudi hayranı olan Milei'nin işi din değiştirmeye kadar götüreceği iddiaları gündeme gelirken, bu süreçte İsrail lehine pek çok adım atıldı.

Milei, Arjantin'in büyükelçiliğini Kudüs'e taşıma ve şehri İsrail'in başkenti olarak tanıma sözü verdi, Hamas ve Hizbullah'ı terör örgütü olarak ilan etti, 1990'larda Arjantin'in başkenti Buenos Aires'teki Yahudi kültür merkezi AMIA ve İsrail Büyükelçiliği bombalamalarına ilişkin soruşturmaları yeniden başlattı...

Ayrıca Milei dün İsrail Meclisi'nde (Knesset) düzenlenen özel bir törenle "İsrail Nobeli" olarak da tanımlanan Genesis Ödülü'nün sahibi oldu. Böylece bu zamana kadar hep Yahudilere verilen ödül ilk kez Yahudi olmayan birisini verilmiş oldu. Milei ise ödülü aldıktan sonra Knesset'te yaptığı konuşmasında İbranice "İsrail halkı yaşasın" sloganı attı.

Macaristan: Netanyahu'yu tutuklamadı

Ret oyu veren bir diğer ülke ateşli İsrail savunucularından olan Macaristan oldu.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), 2024 yılının Kasım ayında İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Yoav Gallant’ın insanlığa karşı suçlar ve savaş suçlarından tutuklanmasına karar vermişti. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin kuruluş belgesi Roma Statüsü'ne taraf 124 ülkenin Netanyahu ve Gallant’ın sınırlarına girmesi durumunda onları tutuklama zorunluluğu bulunuyordu.

Ancak UCM'ye taraf ülkelerden olan Macaristan karara şiddetle karşı çıktı ve Macaristan Başbakanı Viktor Orban, UCM’nin kararıyla yüzleşmek gerektiğini ileri sürerek, "Bu nedenle, İsrail Başbakanı Netanyahu’yu bugün Macaristan’a davet edeceğim. Gelmesi durumunda, UCM’nin kararının burada hiçbir etkisinin olmayacağı ve içerdiği şartlara da uymayacağımızın garantisini kendisine vereceğim" dedi.

Ardından Netanyahu, Uluslararası Ceza Mahkemesinin tutuklama kararına karşın Macaristan'a resmi ziyaret gerçekleştirdi. Macaristan, Netanyahu'nun ziyareti esnasında UCM'den ayrılma kararı aldığını bildirdi. Böylelikle Macaristan UCM'den ayrılan ilk AB üyesi ülke oldu.

Büyükelçiliklerini hukuksuzca Kudüs'e taşıyan ülkeler

Tasarıya ret oyu veren ülkelerden Fiji, Paraguay ve Papua Yeni Gine halihazırda Filistin'i tanımıyor. Öte yandan bu üç ülke, uluslararası hukuku ve BM kararlarını açık bir şekilde ihlal ederek büyükelçiliklerini Tel Aviv'den Kudüs'e taşımıştı. 

Söz konusu karar dünya kamuoyunda tepkiyle karşılanmıştı. Nauru da yerleşik olmamakla birlikte Kudüs'te büyükelçisi bulunuyor.

Hızlı kurulan diplomatik ilişkiler ve BM'de lehte kullanılan oylar

İsrail'le yakın ilişkileri bulunan ülkelerden biri olan Mikronezya ise BM ve diğer uluslararası örgütlerde İsrail lehine kullandığı oylarla tanınıyor. Mikronezya'nın ABD ve İsrail Büyükelçisi Asterio Takesy de İsrail ile olan yakınlıklarının gerekçesini şu ifadelerle açıklamıştı: "İsrail bizimle diplomatik ilişki kuran ilk ülkelerden biriydi. Birleşmiş Milletlere katılmadan ve bağımsız olmadan önce bile bizi dünya toplumuna kabul ederek dostça bir el uzattı."

Tasarıya ret oyu veren Palau'nun İsrail'le ilişkisi de Mikronezya'ya bir hayli yakın. 1994 yılında bağımsızlığını ilan eden Paulu'yla Pasifik dışında ilk diplomatik ilişki kuran ülke İsrail'di. Birleşmiş Milletler'e kabul edilmesinde büyük rol oynayan İsrail'e karşı hep sadık kalan Palau, İsrail lehine en fazla oy kullanın devletlerden biri.

İsrail, tasarıya ret oyu veren diğer ada ülkeleri Tonga ve Tuvalu'yla da ilk diplomatik ilişki kuran ülkelerden birisi.

19 ülkeden de 'örtülü' destek

İsrail'e açıktan destek verenlerin yanı sıra tasarıya her ne kadar ret oyu vermese de çekimser kalan ülkeler de atlanmamalı.

Oylamada tam 19 devlet çekimser tutum sergileyerek İsrail'e "örtük" destekte bulundu.

Bu ülkeler şöyle:

  • Arnavutluk
  • Kamerun
  • Çekya
  • Demokratik Kongo Cumhuriyeti
  • Dominika
  • Ekvador
  • Etiyopya
  • Gürcistan
  • Hindistan
  • Kiribati
  • Malavi
  • Marshall Adaları
  • Kuzey Makedonya
  • Panama
  • Romanya
  • Slovakya
  • Doğu Timor
  • Togo
Bir İsrail silahı olarak Palantir: Emperyalizmin özel istihbarat şirketi
ogun