Bisikletli ölümleri durdurmak için dava: Katili koruyup bizi dışarı attılar

Ulusal sporcumuz Umut Gündüz'ün babası, mahkeme salonunda katilin avukatlarının yargılama sürecinin uzatılması için her türlü taleplerinin kabul edildiğini belirtti.

Kaya Emre Uzmay

19 yaşındaki lisanslı bisikletçi Umut Gündüz'ün katledilmesinden yaklaşık bir yıl sonra ilk duruşma Perşembe günü görüldü. Uzun süredir bisikletçi cinayetlerine engel olmak için mücadele eden ailenin talepleriyse bu duruşmada havada kaldı, katil tutuklanmadı, dosya ağır ceza mahkemesine verilmedi.

Duruşma esnasında Umut'un yakınları salona alınmadı, tanıklar tartışmalı bir şekilde dinlendi, ve ailenin her türlü talebi reddedilirken katilin avukatlarının tüm istekleri mahkemece kabul edildi.

Duruşmanın ardından Umut'un babası Menderes Gündüz'le mahkeme salonunda hakim olan hava üzerine bir söyleşi gerçekleştirdik:

Merhabalar, salonda nasıl şeylerle karşılaştınız anlatabilir misiniz?

Sonucun böyle olacağını üç aşağı beş yukarı tahmin ediyorduk ama içerideki hakimin mevzuata hakimsizliği, tecrübesizliği bizi çok yıprattı. Bakın katil geldi, o bile kendine göre hikâyesini/tiyatrosunu düzgün oynadı, işini tam yaptı aslında o bile kenara çekildi, ama hakim salondaki özellikle şahitler üzerindeki tutumu, soruyu farklı farklı şekillerde sorup onları sıkıştırması ve yanıltması fark etti. Katili bu kadar sıkıştırmadı, katili güzel güzel dinledi, kenara koydu ama şahitleri dinlerken onların söylediklerini anlamamış gibi davrandı. Bilinçli mi yaptı bilinçsiz mi yaptı bilmiyorum, söylediklerini bir türlü anlamadı, çocukların söylediklerini tutanaklara farklı geçirmeye çalıştı. En az 4-5 kez yanındaki savcı makam olarak ondan aşağıda olmasına rağmen kibarlıkla mikrofonu kapatıp kendisine müdahale etti. En az bir o kadar da avukatlarımızdan müdahale oldu. Bir yerde kontrolü kaybetti, salona sataşmaya başladı, içerideki görevli bir polis memurunu dışarı attı.

Peki duruşmanın sonucunda ne oldu?

Katil son derece muazzam korundu, gizlice içeri sokuldu, hem kapının önüne hem içeriye çevik kuvvet yığdılar. Katilin kılına bile zarar gelmeyecek şekilde korudular. Sonunda mahkemeyi 7 Aralık tarihine attılar.

'Bisiklet girebilir mi?' diye Karayolları'na değil spor federasyonuna soruluyor

İki talebimiz oldu ikisi de aynen reddedildi. Taleplerimizden birisi katilin hem kamu oyu hem de ailenin durumundan dolayı tutuklu olarak yargılanmasıydı, bu red yedi. Diğeriyse ölüm nedeniyle dosyanın ağır ceza mahkemesine alınmasıydı bu da reddedildi. Ama karşı taraf çok komik 4 gerekçe verdi 4'ü de kabul edildi. Tanık beyanlarında da gösterildi, katilin kendisi de söylüyor, buna rağmen oradaki ışıkların çalışıp çalışmadığını kontrol edilmesi için Trafik Daire Başkanlığı'na yazı, sonrasında olay yerinin kaç metre olduğunun kontrol edilmesini istediler.

Karşı taraf avukatı ben bir şey talep edeyim diyor, hakim de sağ olsun (!) hiç reddetmiyor, kabul ediyor. Dediler ki "o yolun bisikletler için kullanılıp kullanılmadığı Bisiklet Federasyonu'na sorulsun" oysa bu işin karar merci Bisiklet Federasyonu değil, Bisiklet Federasyonu yarış düzenler, organizasyon yapar. Bir yolun kullanılıp kullanılmayacağını Karayolları Genel Müdürlüğü'ne sorarsın. Eğer hakim, kanuna hakim olsaydı bilirdi, bir bisiklet yolu yoksa emniyet şeridi, emniyet şeridi yoksa yolun en sağındaki şerit bisikletliye aittir.

'Oyalamak için böyle bir taktik seçtiler'

Bunu bilmiyormuş gibi tamam deyip kabul etti, yahu Federasyon'a neyi soracak? Federasyon neyin cevabını verecek? Oranın bisiklet yolu olup olmadığının mı? Federasyon sporcu gözüyle bakıp belki, "Burada bisiklet sporu yapılamaz belki" diyebilir, ama orada Karayolları'ndan ya da Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin ilgili biriminden istenmiyor. Oyalamak için, ötelemek için böyle bir taktik seçtiler, talep ettiklerinin de ilgili kurumlardan gelmesinin süreceği için de 7 Aralık için gün verdiler bize.

Oysa bilirkişi raporu açık ve net, 10 sayfa hazırlanmış. Dosyaya bakmadan gelmiş hakim, ön görüm bu şekilde, o gün orada açmış dosyayı, hiç hakim değildi konuya.

Salonda başka zorluklar çıkarıldı mı?

Hakim beni çok konuşturmadı zaten, ben tam konuşacaktım, susturdu otuturttu, Umut'un amcası salona girip konuşmak istedi, hiç içeriye aldırmadı. Salonda bazı STK temsilcileri ve milletvekilleri vardı, "O zaman biz çıkalım onlar alınsın" dediler. Yedi kişiden iki kişi ancak alındı, onlara da söz hakkı verilmedi, ancak dinleyebildiler.

Canımızdan can çekilerek, kıvrandırılarak bize bir tiyatro oynandı. Duruşma çok geç bitti, çıktık, katili korudular yine, bizi dışarı çıkarttılar, bizi "müdahale edeceğiz" diye tehdit ederek kapının önüne koydular.

Sonraki süreçte ne yapmayı planlıyorsunuz?

Önümüzdeki günler aileleyle toplantı yapıp daha güçlü, daha gür nasıl bir kampanya yapabiliriz diye bakacağız. Burada bırakmayacağız, bir önceki mücadelemiz 16 Temmuz 2020 günü başlamıştı. Asıl mücadelemiz de 24 Haziran 2021'de başlamış olacak.

Milletvekilleri vardı salonda TBMM Adalet Komisyonu'ndan, yasa değişikliğini sağlamak için hem hukukçular hem de bisikletli cinayetlerindeki mağdur aileler olarak bir dosya hazırlayacağız. Meclis açıldığında bu yasa değişikliğini gündeme getirerek "Hayvan Hakları Yasası" [daha önce mülke zarar kabul ediliyordu] örneğinde nasıl olduysa bisikletli ölümlerini de trafik kazası kapsamından çıkartmayı hedefliyoruz. Bunun başka bir tür yargılamayla ele alınması gerekiyor, çünkü trafik kazası dediğinizde iş hafifletiliyor, küçümseniyor ve daha çok motorlu taşıtları koruyan bir yasa olduğundan yayayı "a tamam sen öldüysen iş bitmiştir" şekliyle ele alıyor.

Bunun değişmesi için uğraşacağız, çünkü trafik kazası dediğinizde alt sınır-üst sınır belli, 9 yıl alıyorsun, sonra iyi hâl indirimiyle 4,5-5 yıla düşüyor. Sonra "yattığı süre göz önünde bulundurularak" 4 ay yatıp şartlı tahliyeyle gönderiliyor, hiç biri hapse girmiyor.

Birini öldürmek istiyorsan bu ülkede bin arabana, emniyet kemerini tak, çarp, çarptıktan sonra kaçma, seni hiç almıyorlar o zaman, kaçarsan Umut'un cinayetinde olduğu gibi 4 ay alıyorlar sadece. Bunun adına "Adalet" diyorlar, hukuk sistemine de "yargılama" diyorlar işte bununla ilgileneceğiz önümüzdeki dönemde.

Bisikletçi ailelerinden destek

Duruşma sırasında öldürülen bisikletçiler Nurican Beyazpınar,  Zeynep Aslan, Nurican, Sinan Atakan Yavuz'un aileleri de Umut için Ankara'daydı.

17 yaşındaki Nurican Samsun'da uyuşturucu kullanan bir şahıs tarafından geçtiğimiz yıl trafikte öldürülmüştü. Katili serbest bırakıldı.

32 yaşındaki bir çocuk annesi Zeynep Aslan'a İzmir'de bir tır çarpmıştı. Katil "Ben ona değil o bana çarptı" dedikten sonra serbest bırakılmıştı.

13 yaşındaki Sinan Atakan Yavuz'aysa tır çarpmıştı. Yaşamını yitiren Atakan mahkeme tarafından "tam kusurlu" ilan edilmiş, cinayetin ardından olay yerinden kaçan tır şoförüne ise kusursuz raporu verilmişti.

Aileler bisikletli cinayetlerini durdurmak, benzer örneklerin gelecekte yaşanmaması için kampanyalarını sürdürüyorlar. Ailelerin temel talepleri arasında bisikletli cinayetlerinin "trafik kazası" şeklinde görülmesi yerine ağır ceza mahkemelerine taşınması ve bisikletin bir ulaşım ve spor aracı olarak ülkede hukuki ve fiziki altyapıya sahip olması bulunuyor.

soL TV geçtiğimiz günlerde Umut’un babası Menderes Gündüz ve annesi Asuman Gündüz’le Umut’u ve geriye bıraktığı adalet mücadelesini konuşmuştu.