Neredeyse tüm detayları devlet tarafından önceden bilinen katliamlardan biriydi 10 Ekim. Saldırganın 'helalleşerek' yola çıktığına kadar bilinen ama engellenmeyen katliamın 8. yılındayız.
Haber Merkezi
“Türkiye’de intihar eylemi yapabilecek kişilerin belli bir listesi dahi var. Takip ediyorsunuz ama bu eylemi gerçekleştirme noktasına kadar şey yaptığınızda başka bir protestoyla karşılaşıyorsunuz… Biliyorsunuz bu, bir eylem hazırlığı içinde ama bunu gerçek bir eyleme dönüştürmedikçe veya elinizde o eylemin olabileceğine dair bir veri olmadıkça tutuklayamazsınız.”
Bu sözler 10 Ekim’de 103 yurttaşımızın yaşamını yitirdiği büyük saldırının ardından dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu tarafından dile getirilmişti.
Yani “canlı bombaları takip ediyoruz, ancak eyleme geçmediği için yakalayamıyoruz” diyordu Davutoğlu…
Önce Diyarbakır, ardından Suruç ve sonrasında 10 Ekim’de Gar binası önünde yapılan IŞİD saldırılarının tamamının ortak noktası, saldırıyı gerçekleştiren isimlerin birbirleriyle olan bağlantısı, bu isimlerin birçoğunun istihbarat takibinde olduğunun kayıtlara geçecek kadar net olduğu ve saldırıların hepsinin öyle gizleye gizleye değil açık açık geldiğiydi.
Suruç’ta 33 genci öldüren canlı bomba Şeyh Abdurrahman Alagöz’ün abisi Yunus Emre Alagöz, elini kolunu sallayarak geldiği Ankara’da Suriye uyruklu bir diğer canlı bombayla birlikte 103 kişiyi öldürüyor, ancak Suruç’tan bu yana Adıyaman’da örgütlenen ve takip altında olan Dokumacılar grubu adlı çeteye dokunulmuyor…
Yunus Emre Alagöz’ün ailesiyle “helalleştiğine” kadar bilgi sahibi olan ve helalleşmeyi Türkiye içinde sansasyonel bir eylemde kullanılabilir şeklinde uyarı notuna döken, yani Alagöz’ü dinleyip takip altına alanların sorumluluğu aradan geçen 8 yılın ardından hâlâ orta yerde duruyor.
MİT’in 10 Ekim’den hemen önce saldırı olacağına dair hazırladığı bilgi ve istihbarat notları, Emniyet’e gelen istihbaratlar ve süreç içinde ortaya çıkan onlarca diğer belge.
Ancak aradan geçen onca zamana karşın tıpkı diğer katliam davalarında olduğu gibi bu davada da sorumluların yargılanması konusunda tek bir ciddi adım atılmış değil. Katliam alanından yaralıları taşımaya çalışırken atılan gaz bombalarının, TOMA’yı alana sürenlerin dahi yargılanmadığı bir yargılama süreci yaşanıyor…
Üstelik 10 Ekim mahkemelerinde bir sanık kendisini "AKP üyesiyim" diye savunuyor, 10 Ekim'e "katliam" diyen gazeteci “devleti alenen aşağılama” iddiasıyla hapis cezası alıyor.
Yaşamını yitirenler anılacak
Katliamda yaşamını yitirenler bugün birçok yerde anılacak. İlk anma katliamın gerçekleştiği Ankara Garı’nda saat 09.15’te olacak. Ayrıca KESK, DİSK, TMMOB ve TTB’nin çağrısıyla İstanbul’da Kadıköy İskele Meydanı’nda saat 19.00’da da hayatını kaybedenler anılacak.
Türkiye Komünist Partisi'nden açıklama
Türkiye Komünist Partisi (TKP) 10 Ekim Katliamı'na ilişkin yayımladığı anma mesajında "başkentin göbeğini katliam alanına çevirmiş bu düzenin sahipleri mutlaka yargılanacak" dedi.
Açıklamanın tamamı şöyle:
"Adalet de, eşitlik de, insanca bir yaşam da bu düzen değiştirilmeden sağlanmayacak! Alınan istihbarata rağmen hiçbir önleyici adım atmamış, hedef halindeki yurttaşlar için güvenlik önlemi almamış, patlama sonrasında alana gaz bombaları ile saldırmış, başkentin göbeğini katliam alanına çevirmiş bu düzenin sahipleri mutlaka yargılanacak!"