Beton sertleşmeden inşaata devam edilmiş: TOKİ deprem konutlarında neler oluyor?

Deprem bölgesindeki yapıların denetimsiz olduğu ve yapım sürecinde usule uygun olmadığı iddialarını uzmanlar soL'a değerlendirdi: 'TOKİ acilen denetlenmeli ve açıklama yapmalı'

Özkan Öztaş

Geçtiğimiz gün Hatay Samandağ'da inşaatı süren TOKİ'nin deprem konutlarında ortaya çıkan görüntüler kamuoyunda tartışmalara sebep olmuştu. İnşaatlarda rant sistemi kurulduğundan bahseden işçiler yapılan binaların depreme dayanaksız olduğunu ifade etmiş ve bunu çeşitli fotoğraflarla ve belgelerle ispat etmeye çalışmıştı. 

Konuya dair kimi verilere ulaşan soL, aldığı sonuçları uzmanlara sordu. İnşaat Mühendisleri Odası İkinci Başkanı ve İnşaat Mühendisi Selçuk Uluata ve İnşaat Mühendisi Neslihan Eroğlu bu verileri soL için değerlendirdi. Gelen ihbarlar ve iddialar ne yazık ki korkunç tabloyu doğruluyor. Yapılar usule uygun yapılmamış ve acilen denetlenmesi gerekiyor. 

'Benzer bir durum İzmir'de de olmuştu'

Konuya dair soL’a konuşan İnşaat Mühendisleri Odası İkinci Başkanı ve İnşaat Mühendisi Selçuk Uluata, fotoğraflardan yola çıkarak yorum yapmanın eksik olacağını ve mutlaka bu tür örneklerde denetim ve incelemelerde bulunulması gerektiğini ifade etti. Uzmanlar özellikle gelen fotoğrafların iddia edildiği gibi depremzedeler için yapımı devam etmekte olan TOKİ Deprem Konutları olup olmadığını teyit etmek istiyor. 

Uluata soL'a verdiği demecinde, "Buna benzer bir durum bir süre önce İzmir Aliağa’da meydana gelmişti. Oradaki itirazlar ve şikayetler doğrultusunda TOKİ harekete geçti ve gerekli müdahaleleri yaptı. TOKİ’nin deprem bölgesinde de benzer bir adım atması gerekir. Buna göz yummasını ve görmezden gelmesini beklemiyorum. Kabul edilebilir bir şey değil bu." dedi.

'Sorunlar örtbas edilmeden adım atılmalı'

Selçuk Uluata ayrıca bir önemli noktaya daha işaret ediyor. O da ilgili sorumluların ortaya çıkan haberlerden dolayı sorunları örtbas etme ihtimali. Bu da denetimler için acil adımlar atılması gerektiği sonucunu çıkarıyor. Selçuk Uluata bu ihtimali şu sözlerle değerlendiriyor:

"Ancak bir sorun var ki o da oradaki ilgili firmaların ya da sorumluların bu sorunları örtbas etmek için bilim ve tekniğe aykırı yöntemlerle gizleme ihtimalleri var. Dolayısıyla ivedilikle adım atılması gerekiyor. Fotoğraflar doğruysa eğer ciddi bir yapım ve denetim eksiği olduğu görülüyor. 

Bu tür durumlarda ruhsat ve yapı izinleri kapsamında yerel belediyelerin de denetim yetkisi var. Dolayısıyla bu bahsi geçen yerlerde yerel belediyelerin de üzerine düşeni yapması ve denetlemesi gerekir.

Bizler de İnşaat Mühendisleri Odası olarak bu örnekleri yerinde görmek ve deneyimlerimiz doğrultusunda gerekli adımları atmak için üzerimize düşeni yapmak isteriz."

Fotoğraflardaki verilerin endişe verici boyutta olduğunu ifade eden uzmanlar bu tür durumlarda acilen adım atılması gerektiğini gerekirse risk barındıran yapıların inşasını durdurulmasını hatta gerekirse yıkılarak yeniden yapılması gerektiğini ifade ediyor. 

 
 

Firmaların denetim raporunda çıkan değerlerin düşük olduğu ifade ediliyor. (Kazık ve İksa uygulamalarına ait değerler)

'Betonun sertleşmesi beklenmeden imalata devam edilmiş'

Ortaya çıkan veriler aynı imalat hataları dışında kullanılan malzemelere dair de eksiklikler olduğunu gösteriyor. Bunların başında da demir ve çimento geliyor. Özellikle çimento üretim tesislerinin sunduğu veriler dökülen betonların değerlerinin düşük olduğunu gösteriyor. 

Konuya dair soL'a konuşan İnşaat Mühendisi Neslihan Eroğlu özellikle ortaya çıkan görüntülerde betonun sertleşmesi beklenmeden devam eden imalata dikkat çekiyor. Ve mutlaka bu durumda yapılan binalardan numuneler alınarak kontrol edilmesi gerektiğini ifade ediyor. 

Eroğlu yaptığı açıklamada şunları ifade ediyor:

"Bölgedeki şantiyelerde çalışan arkadaşlarımızdan gelen görüntü ve bilgilere göre projelerin seri şekilde ilerliyor olması önemli teknik hatalara sebep oluyor. Bunlardan en önemlisi betonun priz ömrünü doldurmadan daha açık bir ifadeyle betonun sertleşmesi beklenmeden imalata devam edilmesi ve ek yüklerin bindirilmesidir. 

Bir diğer sorun ağırlıklı olarak kullanılan C25/30 ve C30/37 beton sonuçlarının yönetmeliğin zaruri kıldığı TS 13515 ve TS EN 206 standartlarındaki asgari değerleri sağlamaması. Sağlamayan beton mukavemet değerlerine dönük sahalarda karot alınmak zorundadır ancak bu yönde bir süreç işletilip işletilmediği konusunda sağlıklı bilgilendirmeler yapılmıyor. 

Hatay’ın Armutlu mahallesi gibi yıkımın fazla görüldüğü mahallelerde yıkım nedenlerinden biri zemin özelliklerinin hesaba katılarak tasarımlar yapılmamış olmasıdır. Bu mahallelerde yapılan yeni konut inşaatları için zemin özellikleri tespit edilerek, gerekli güçlendirme işlemleri yapılmalıdır. Ancak yine benzer belirsizlikler varlığını sürdürmektedir.

Gelen bazı görüntülerde segregasyon yani betonun homojen yapısını kaybederek malzemelerin birbirinden ayrılmasını görüyoruz. Gördüğümüz büyük segregasyon görüntülerinde ne tür tedbirler alındığı açıklanmalıdır.

Hepsinden önemlisi denetimlerin sıkı şekilde yapılmasıdır. Ancak ne ölçüde denetimler yapıldığı belirsizliğini korumaktadır."

Yerel belediyeler de birinci derecede sorumlu

Uzmanlar yaptıkları açıklamalarda konuya dair TOKİ kadar yerel belediyelerin de sorumlu olduğunu hatırlatıyor. TOKİ'nin böylesi bir ihmale izin vermeyeceğini öngördüklerini ifade eden uzmanlar bu tür durumlarda hızlıca denetim mekanizmasının devreye girmesini ve konuya dair kamuoyunu aydınlatacak açıklamalar yapılması gerektiği ifade ediliyor.