'Benim bedenim, benim kararım' yeter mi: Kadın bedeni ne kadar politiktir?

'Benim bedenim, benim kararım' kadın mücadelesinin hedeflerindendir ama gerçekleşmesi için bir irade beyanı yetmiyor, bir takım koşullarla birlikte tarifi gerekiyor.

Feride E. Tetik

Son günlerde tartışılıyor. Ben Onlyfans türü sitelerin varlığından ODTÜ mezuniyet töreninde taşınan bir pankartla haberdar oldum. Bir grup genç kadın “Kadın bedeninin politik olmadığı” savı ile Onlyfans benzeri bir internet sitesinin üniversite öznelinde yerel versiyonuna “sansürsüz özgürlük” talep eden bir pankart taşıyordu. Serbest piyasa ekonomisinde “alan razı, satan razı” argümanı ile her şeyin mübah kılındığı düşünülürse bu tarz sitelerin varlığından çok, pankarttaki bu savı ilginç buldum.1

Kadın bedeninin fuhuş sektöründe olduğu gibi doğrudan ya da kozmetik, üreme, spor, sağlık, moda, reklam sektörlerinde olduğu gibi dolaylı olarak meta ilişkilerine çekildiği düşünülünce, kadın bedeni politiktir önermesinin aksini düşünmek pek mümkün gözükmüyor. Net olduğumuz başlıklardan birisi bu. Nebati’nin bakışlarındaki ışık da,  kadın bedeni de politiktir. Sol okurları için bunun detaylandırılmasını gerekli görmüyorum. 

Kadının emek gücü kadar bedeni de (hatta duyguları da) metalaştırılmış, toplumsal cinsiyet rollerine gömülmüştür. Buradaki mesele, kadın bedeninin politikleşmesinin bir mücadele başlığı olup olamayacağı yahut bu mücadelenin sadece  “Bedenim benimdir”, “Benim bedenim, Benim kararım“ sloganları ile sınırlandırılıp sınırlandırılamayacağı… 

Yeni bir şey değil. Kapitalist tüketimde, ideal beden için gerekli görülen tüm yapay güzellik ölçütleri ve estetik değerler, serbest piyasa ekonomisinin isteklerine göre belirlenir. Öyle ki kadın bedeni, pazarda “arz ve talebe” sahip, toplumsal yönü ağır basan bir metadır. “Dinin örttüğü, modanın açtığı”, estetik cerrahinin güzelleştirmek için kesip biçtiği, kozmetik sektörünün boyadığı, güzellik yarışmalarının yarıştırdığı, medya tekellerinin biçimlendirdiği, sosyal medyada ‘görülmezse var olamayan’ kadın bedeni; aynı zamanda erkek egemenliğinin de, gerici ideolojilerin de üretim merkezlerindendir. Pazar ilişkilerinde ve piyasanın kurallarına göre üretilen böylesi bir beden, sonuç olarak tıpkı değiş tokuş edilen her türlü mal gibi ‘pazarı’ olan bir metadır. Kadın bedeni, piyasa ve pazar ilişkileri için bir tür ekonomik yatırım unsuru, bireysel sermaye, daha genç, daha zayıf ama daha kıvrımlı, daha dolgun ve hep “arzulanan” bir fetiştir. Arada göstermelik olarak reklamlarda yer alan ‘beden olumlama’ hareketleri ise sadece bize sağlıklı olabilme ve kalabilmenin de “sınıfsal” olduğunu hatırlatır. 

Bunun yanında, cinselliğin metalaşması da yine kadın bedenini ve erkek hazzını temel alan bir sektör olarak gelişir. Kadın cinselliği ve bedeninin metalaştırılmasının çeşitli araçlarla ‘zararsız bir fantezi alanı’ olarak öne sürülüp masumane bir ‘sansüre karşı özgürlük’ talebi ile karşılanması bu durumu değiştirmiyor. Bu yönü ile pornografi, erkek bakışı ile erkeğin “talep ettiği” ve erkek hazzına yönelik, güç ve pazar ilişkilerinin yeniden üretildiği /yönlendirildiği bir sektördür. Kadın bedenini/cinselliğini aşağılayan, erkek hazzına tabi kılan, erkeğin tahakkümüne sunan, tüketilebilir bir alan haline getirilen herhangi bir aktivite;  “benim bedenim- benim kararım”ı, liberalizmin “özgürlük sanrısı” ile boyadığı bir sömürü  (hatta birçok durumda istismarın) alanına sokuyor.  Erişkin ve kendi rızası ile yer alan bir kadını düşündüğümüzde dahi kadının “birey olarak cinsel özgürlüğü”nün meta toplumu ve tüketim kültüründe “kadın özgürlüğü” anlamına gelmeyecek olması bu sömürü ve tahakküm ilişkisinin sonucudur.

Bir kadını kendisi kılan, emeği bedeni ve cinselliğidir. Kadın eşitlik ve özgürlük mücadelesi bunları düzleyemez ve bütünselliklerini göz ardı edemez. Buradan başlayacağız. Biz kimsenin emeği ve bedeninin metalaşmadığı, insana dair hiçbir değerin “satılık olmadığı”, insan ilişkilerinde pazar ilişkilerinin yer almadığı, sınıfların ve toplumsal cinsiyetin ortadan kalktığı bir dünya için mücadele ediyoruz. Önümüzde zor bir başlık var. “İkili ilişkilerdeki eşitsizliği yeniden üreten bir özel hayat” mefhumunu değiştirecek yaklaşımları gündemde tutmak, bir yandan insanların düzen içinde özel hayatlarını değiştiremeyeceklerinin altını çizmek diğer yandansa özel olanın politikliğinin gittikçe bireysel tercihlerin fetişleşmesine dönmesini engellemek… 

“Benim bedenim, benim kararım” kadın mücadelesinin hedeflerindendir ama gerçekleşmesi için bir irade beyanı yetmiyor, bir takım koşullarla birlikte tarifi gerekiyor. Alternatiflerine ulaşılmazsa, örneğin bir kadın anne olmak istiyor fakat ekonomik sebeplerle, medeni durumu ya da her türlü toplumsal baskı yüzünden bunu gerçekleştiremiyor ama çare olarak kürtaja da ulaşamıyorsa; kürtaj hakkı kadar anne olma hakkı için de mücadele etmemiz gerekiyor. Bir diğer deyişle “tüm seçeneklerin içerisinde kendi kararını özgürce verebilmesini sağlamak için” mücadele edeceğiz. 

Diğer yandan kadın hakları tek başına ‘hedefler’ değildir,  örneğin daha fazla kadının siyasette yer alması tek başına bir amaç ifade etmez (2020 Afganistan’ında mecliste kadın temsiliyet oranı AB ortalamasına Türkiye’den çok daha yakındır). Kadınların siyasete dâhil olması ancak başka mücadelelerle birlikte bizi bir yere götüreceği gibi kadın cinsel özgürlüğü de ancak kadının eşitlik ve özgürlük mücadelesi ile el ele ilerleyecektir. 

Kadın bedeni politiktir. Sınıflı toplumlar tarihi boyunca da böyle kalacak, üretim ilişkilerinin yarattığı çelişkiler ve erkek egemenliğinin zinciri çözülene, toplumsal cinsiyet rolleri ortadan kalkana kadar da bu politizasyon doğrultu değiştirecek, aşınacak, ileri çekilecek ama mutlaka mücadele başlıklarının biri olarak gündemimizde yer alacaktır. Kadınlar için “Benim bedenim -Benim kararım” gerçekleştirilmesi gereken bir hedef olarak ancak o zaman karşılığını bulabilir. 

  • 1. Açıkçası Onlyfans hakkında detaylı bilgi sahibi değilim. Hakkında yazılanlardan, özellikle genç kadınların (belki de kız çocukları- buna bir engel var mı bilmiyorum) para karşılığı beden teşhirinde bulundukları ve son dönem oldukça popülerleştirme gayreti gösterilen bir site olduğunu anladım. Odtufans sitesi girişinde ise “Hoşgeldin: Bu site ile kadın bedeninin politikleştirilmesine karşı bilinçlendirme kampanyası yapıyoruz. Kadın kendi bedeni üzerindeki tek karar merciidir. Bedenin politikleştirilmesine ve sansürlenmesine karşıyız. Aşağıdaki her bir tierin açılması için belli bir bağış toplanmasını bekliyoruz. Bağışlarınız yüksek lisans eğitimimizi destekleyecektir” yazıyor imiş.