Belediyenin emsal kararına TMMOB'dan sert tepki: İktidar partisinden farksız

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi'nin emsal artışı konusunda aldığı karara Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği sert tepki gösterdi.

Haber Merkezi

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi, depremden sonra gündemde olan "emsal artışı" konusunda karar aldı. Buna göre; Bayraklı’da 30 Ekim 2020 depremi sonrasında ağır ve orta hasarlı olarak tespit edilen yapılar ile 1998 yılındaki yönetmelik öncesi ruhsat alan veya 6306 sayılı yasayla riskli kabul edilen yapıların dönüşümü için parsel bazında başvuru yapılması halinde yüzde 20, ada bazında başvuru yapılması halinde yüzde 30 emsal artışı verilecek.

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK) emsal artışı konusunda bir basın açıklaması gerçekleştirerek bu karara sert tepki gösterdi. 

"Doğa olaylarının afete dönüştüğü her kırılma anında, yönetenlerin bu durumu rant çevrelerine çıkar sağlamak için değerlendirmediği bir istisnanın dahi olmadığını bugün yine görüyoruz" denilen açıklamada bu karara imza atanların kent suçu işlediğine dikkat çekilerek "Bu karar açık şekilde piyasacı bir yaklaşımdır ve iktidar partisinin 20 yıldır kentsel alanda uyguladığı politikalarından hiçbir farkı bulunmamaktadır." denildi.

TMMOB'a bağlı 20 odanın imzaladığı açıklamada şunlar kaydedildi:

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan emsal artışına ilişkin 14.10.2021 tarihinde aşağıda imzası bulunan TMMOB'ye bağlı meslek odaları basın açıklaması gerçekleştirdi.

"Doğa olaylarının afete dönüştüğü her kırılma anında, yönetenlerin bu durumu rant çevrelerine çıkar sağlamak için değerlendirmediği bir istisnanın dahi olmadığını bugün yine görüyoruz. Yaşanan felaketlerin nedeni olan yaklaşımlar, gelecekte yaşanacak felaketlerin boyutlarını artıracak şekilde afetlerin hemen ardından “çözüm” diye pazarlanan yeni kararlarda kendini göstermektedir. Piyasanın karlılığını merkeze koyan kentsel politikaların yarattığı ve neredeyse her doğa olayının afete dönüştüğü kentlerde, kaybedilen canlarımız hiçe sayılarak deprem sonrasında da ortaya çıkan sorunun çözümü için bugün yine piyasanın karlılığı referans alınmaktadır.

'Sermayeyi sevindiren uygulamalar'

Geldiğimiz noktada yaşadığımız afetlerde birinci dereceden sorumluluğu bulunan merkezi ve yerel yönetimler ve doğal olarak siyasi aktörlerin, hesap vermek yerine sorumluluklarını gizleyecek şekilde bilimsel dayanaktan yoksun ve sermayeyi sevindiren uygulamaları, TMMOB’ye bağlı meslek odalarının tüm uyarılarına rağmen hayata geçirilmekte ve ileride yaşanması muhtemel afetler karşısında kentlerimizin kırılgan bir yapıya sahip olmasına neden olmaktadır

30 Ekim 2020 depremi sonrasında yapılan çalışmaların tümü depremzedeliği mülk sahipliğine indirgemekte, ortaya çıkan barınma sorununun müteahhit karı arttığı ölçüde çözüleceği önerilmektedir. Oysa ki çözüm önerisinin dayandığı kar mekanizmasının fırsatçılığı, depremin hemen ardından yaşanan kira fiyatları ile açıkça görülmüştür.

'Popülist ve piyasacı bir yaklaşım'

İzmir Büyükşehir Belediye Meclisince 1 Mart 2021 tarihinde onaylanan plan notu ile gizli bir nüfus yoğunluğu artışı getirilmiştir. Getirilen bu gizli artış piyasanın taleplerini kışkırtmış ve daha fazlasını isteneceği bir düzlem yaratmıştır. Bugün tartıştığımız emsal artışı meselesi popülist ve piyasacı yaklaşımların bizi hangi sonuçlara götüreceğini açıkça göstermektedir. Belli bir bölgede veya bir oranda emsal artışı tartışmaya açıldığında bunun o bölge ile sınırlı kalmayacağı, artışın ise gözü doymak bilmeyen sermayeyi ikna etmeyeceği bilinmelidir.

1 Mart 2021 tarihinde onaylanan plan notuna ek olarak parsel bazında %20, ada bazında %30 verilen emsal artışının teknik olarak tartışılacak bir tarafı bulunmamaktadır. Bu meclis kararı mühendislik, mimarlık ve şehircilik disiplinlerinin varlık nedenlerini ortadan kaldırmakta ve ilgili bilimleri hiçe saymaktadır. Onaylanan plan notu ile birlikte getirilen emsal artışları ile toplamda mevcuda ek %50-60 bağımsız birim artışına ve dolayısıyla nüfus artışına neden olunacağı ortadadır. Bu durum yeni altyapı, ulaşım, sosyal donatı, okul, otopark vb. ihtiyaçları yaratacak ve yaratılan yoğunluğun üzerine bu ihtiyaçları karşılayacak yeni alanlar oluşturulmak zorunda kalacaktır. Bu artış açıkça “İzmir’e ihanet”tir. Bu kararın altına imza atan belediye başkanları ve meclis üyelerinin İzmir’de trafik sorunu olduğundan, koku sorunu olduğundan, altyapının yetmediğinden bahsetmeye ve yoğun bir yağış olduğunda doğal afeti gerekçe göstermeye artık hakkı bulunmamaktadır. Bu karara imza atanlar bilmelidir ki İzmir’de yaşanacak olası her afetten birinci dereceden kendileri sorumludurlar.

'İktidar partisinden farksız'

Tamamen mali koşullara dayalı, kent bütününü ve kentin uzun vadeli çıkarlarını gözetmeden yapılan emsal artışı ile deprem bölgesinde konut problemini çözmeye çalışan yaklaşımın bilimsellikle, kamucu yaklaşımla uzaktan yakından ilişkisinin olmadığı açıktır. İzmir bugün için yoğun trafik problemine ilave olarak küresel iklim değişimine bağlı su ve enerji gibi problemleri yakın gelecekte yaşayacak illerimizin başında gelmektedir. Hal böyle iken emsal artışları ile planlama, mimarlık, mühendislik disiplinlerinin her birini göz ardı eden kendini ana aktörün müteahhit olduğu piyasa koşullarına teslim eden Belediye Başkanları ve Meclis Üyelerinin 11.10.2021 tarihinde Büyükşehir Belediye Meclisinde almış oldukları karar açıkça bir kent suçudur. Bu karar açık şekilde piyasacı bir yaklaşımdır ve iktidar partisinin 20 yıldır kentsel alanda uyguladığı politikalarından hiçbir farkı bulunmamaktadır.

30 Ekim tarihli Sisam – Kuşadası depremi sonrasında konutlarını kaybeden ve oturulamaz duruma geldiği için barınma sorunu yaşayan vatandaşlarımıza yönelik olarak konut sorununun emsal artışıyla çözülebileceğini ifade edip, bu hususa karşı gelecek olanların üstü kapalı suçlanması piyasacı, popülist yaklaşımın ürünü olup bunu yapanların görevlerini kötüye kullandıklarını hatırlatıyoruz. Bu durum bizlerin ilk defa maruz kaldığı bir durum değildir. TMMOB, toplumun ortak yararını içermeyen, günü kurtarmaya dönük, aklı ve bilimi hiçe sayan bu tip uygulamaları her türlü baskıya rağmen geçmişte de kabul etmedi bugün de etmeyecektir.

...

TMMOB'a bağlı meslek odaları olarak bugün İzmir’de hayata geçirilmeye çalışılan ve yarın başka kentlere örnek olacak olması muhtemel olan, mühendislik, mimarlık ve şehircilik disiplinlerinin varlık nedenini ortadan kaldıran, yeni afetlere kapı aralayan karardan acilen vazgeçmelerini bekliyoruz. Aksi halde bilimsel dayanaktan yoksun kararlara karşı her türlü hukuki girişimde bulunacağımızı kamuoyuna duyuruyoruz."