Bangladeş'te Nobel Barış Ödülü sahibi Muhammed Yunus'un, eski Başbakan Şeyh Hasina'nın protestocuların sarayı basması nedeniyle istifa edip ülkeden kaçmasının ardından kurulacak geçici hükümete başkanlık edeceği açıklandı.
Duyuru, Cumhurbaşkanı Muhammed Şahabuddin'in basın sekreteri Joynal Abedin'den geldi. Abedin ayrıca Yunus liderliğindeki hükümetin diğer üyelerinin siyasi partiler ve müttefikleriyle yapılacak görüşmelerin ardından kısa süre içinde kararlaştırılacağını söyledi.
Öğrenci protestolarının liderleri, geçici yönetimin başkanına karar vermek için dün cumhurbaşkanıyla beş saatten fazla bir toplantı yaptı. Toplantıya, ülkenin üç ordu kuvvetinin komutanlarının ve sivil toplum üyelerinin yanı sıra bazı sermayedarlar da katılım sağladı.
Öğrenciler daha önce hükümet liderliği Yunus'u önermiş ve 83 yaşındaki mikro finans öncüsünün bu öneriyi kabul ettiğini aktarmışlardı. Yerel medya, Yunus'un yakında Paris'ten ülkeye dönmesinin beklendiğini bildirdi.
Kararın ardından cumhurbaşkanının resmi evinden ayrılan öğrenci liderleri, kararı memnuniyetle karşıladıklarını ifade etti.
Görüşmeleri "verimli" olarak nitelendiren öğrenci liderlerinden Nahid Islam, Şahabuddin'in geçici hükümetin "mümkün olan en kısa sürede" kurulacağı konusunda kendileriyle mutabakat sağladığını kaydetti.
Cumhurbaşkanlığı Ofisi, Şahabuddin ayrıca Hasina'nın istifasını tetikleyen ölümcül protestoların ardından ulusal polis şefini görevden alarak yerine başka birini atadığını açıkladı.
Hasina'nın uzun yıllardır hasmıydı
Hasina'nın en önde gelen siyasi muhaliflerinden biri olan Yunus, başbakanın istifasını ülkenin "ikinci kurtuluş günü" olarak adlandırdı. Yunus, bir zamanlar Hasina için "kan emici" demişti.
2007 yılında bir siyasi parti kuracağını duyuran Yunus hakkında Hasina yönetimi 2008'de bir dizi soruşturma başlattı. Hasina, Yunus'u Grameen Bank'ın başkanı olarak yoksul kırsal kadınlardan kredi almak için zor kullanmakla suçladı.
Yunus, 2013'te de Nobel Ödülü ve bir kitaptan elde ettiği telif hakları da dahil olmak üzere hükümet izni olmadan para almak suçlamasıyla yargılandı. Daha sonra, ülkenin en büyük cep telefonu şirketi olan Grameenphone'un bir parçası olan Grameen Telecom da dahil olmak üzere kurduğu diğer şirketlerle ilgili çeşitli suçlamalarla karşı karşıya kaldı.
2023'te de bazı eski Grameen Telecom çalışanları, iş avantajlarını zimmete geçirmek suçlamasıyla Yunus'a dava açtı. Yunus bu suçlamaları reddetti.
Bu yılın başlarında Bangladeş'teki özel bir yargıç mahkemesi, Yunus ve 13 kişiyi 2 milyon dolarlık zimmete para geçirme suçlamasıyla dava açtı. Suçsuz olduğunu iddia eden Yunus şimdilik kefaletle serbest.
Ülkede protestolar neden büyümüştü?
Öğrencilerin öncülüğündeki son protestolar, 1971 bağımsızlık savaşı gazilerinin torunlarına kamu sektöründe işe sokulmasını öngören bir istihdam kotası sistemi yüzünden başlamıştı.
Son protestolar ve hükümet baskıları, Bangladeş'in kuruluşundan bu yana en büyük şiddet olaylarına yol açtı.
Hasina, dün ayrıcalıklı iş kotalarına karşı öğrenci protestoları olarak başlayan ve onun düşüşünü talep eden bir harekete dönüşen gösterilere karşı polis saldırılarında yüzlerce kişinin öldürülmesinin ardından istifa edip Bangladeş'ten kaçmıştı.
Hasina'nın istifasının ardından Pazartesi günü kutlamalar yapılmıştı.
Mikrokredi sistemi: Yoksullukla mücadele değil, sömürü çarkının aracı
Ekonomist ve bankacı olan Yunus, 2006 yılında "kadınlar başta olmak üzere yoksul insanlara yardım amacıyla mikro kredinin kullanımına öncülük ettiği" iddiasıyla Nobel Barış Ödülü'ne layık görülmüştü.
Yunus, normalde kredi almaya hak kazanamayacak işyeri sahiplerine küçük krediler sağlamak için 1983 yılında Grameen Bankası'nı kurmuştu. Yunus'un bu yöntemini sonrasında diğer ülkelerde de uygulanmaya başladı.
Ancak kapitalist dünyanın sunduğunun aksine, mikrokredi sisteminin yoksullukla mücadelenin değil, sömürü sisteminin devamlılığını sağlayan bir araç olduğunun açığa çıkması çok zaman almadı.
Yunus, bu açıdan yoksullukla mücadele programını hayata geçirmeye çalışan romantiklerden değil, zengin Batının yoksul ülkeler için dayattığı yapısal uyum programlarının gereklerini yerine getirme çabası içerisinde olan isimlerden sadece bir tanesiydi.
Yunus'un ülkesinin yoksullarına 1976’da bir yıl sonra geri almak üzere verdiği 40 dolarla bugün 81 ülkede faaliyet gösteren 8,4 milyon üyesi olan Grammen Bankası sayesinde milyarlarca dolara nasıl hükmettiğine 9 yıl önce soL'da yer vermiştik.
Mikrokredi bir sömürü aracı olarak nasıl işliyor?
Genellikle el emeği ürünlerini kendi imkânları ile üretmeye çalışan kadınları kapsayan mikrokredi sistemine dâhil olup kredi alabilmeleri için aynı mahallede yaşayan ve birbirlerine kefil olabilecek çok sayıda kadından grup oluşturulması isteniyor. Mikrokrediye başvuranlar, sisteme iki defa borçlandırıldığı gibi bu sayede faizle verilen paraların geri ödenmesi kefiller ile garanti altına alınmış oluyor. Ancak üretimlerine destek olunması amacıyla verilen paranın öncesinde ve sonrasında kadınların parayı hangi amaç ile kullandıkları sorgulanmıyor; ki genelde mikro kredi sistemine dâhil olan kadınların yüzde 95’lik kısmının verilen krediye eşleri tarafından el konulduğu ve ya eşleri tarafından ellerinden alındığı, başka/farklı ihtiyaçlarını gidermek için kullanıldığı biliniyor. Sosyal ve ekonomik olarak baskı altında olan ve karar alma süreçleri içerisinde kendisine yer bulamayan bu kadınların büyük çoğunluğu elbette eşlerine karşı direniş gösteremiyor ve borçlanarak eşlerinden gelen baskıyı hafifletme yöntemine yöneliyor.
Büyük bir çoğunluğu yoksulluk sınırında yaşayan kişiler ilk olarak ihtiyaç maddelerini alarak yaşamsal faaliyetlerini daha iyi sürdürebilmek adına tüketim yapmaya yöneliyor. Bu davranışlarının sonucu olarak ya kredinin faiz ödemeleri için gelecekteki tüketimlerini kısmaları gerekecek ya da ödeme yapmamayı tercih ediyorlar. Tüketimi kısmayı tercih ettiklerinde yeterli beslenme olanaklarına sahip olmayan bireyler eski tüketim seviyelerine dönmek zorunda kalıyorlar. Borcunu ödemeyi tercih etmeyip tüketime yönelen bireyler ise mikrokredi veren kuruluşların yaptırımlarıyla karşı karşıya kalıyorlar. Amacı mikro girişimciler yaratmak olan krediler, mikro girişimcilerin yok olmasıyla sonuçlanabiliyor.
Düzenli bir geliri olmayıp sömürü çarkına çekilen kadınların yüzde 40’ı ise iş kurmayı düşünüyor. El emeğiyle ürettikleri ürünlerin hammadde ihtiyacı haricinde, kullandıkları krediyi gıda ve sağlık gibi temel insani harcamalarda kullanıyorlar. Öncesinde iş kurmayı düşünen kadınlar ise krediyi kullandıktan sonra bu düşüncelerinden vazgeçiyorlar. Elbette bu üretimlerinin satışı için pazar sağlanmıyor olması, nerede ve nasıl satacakları konusundaki şüpheleri, bu düşüncelerinde birincil etken oluyor.
Türkiye'de mikrokredi: Samandağ örneği
Mikrokredi sistemi Türkiye'de de çok başvurulan bir yöntem. Bunun son örneklerinden biri, geçtiğimiz ay Hatay'da Samandağ Belediyesi bünyesinde görülmüştü.
Samandağ Belediyesi, bir uluslararası fon kuruluşuyla bir içki şirketini yanına alıp mikrokredi işlerine aracı olmuştu.
Kadın Dayanışma Komiteleri Sözcüsü Serap Emir, ilçeyi kalkındırma umuduyla başvurulan bu yöntemin nasıl bir hayal kırıklığıyla sonuçlanabileceğini soL'a değerlendirmişti.