Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, TV100'de canlı yayında Kübra Par'ın sorularını yanıtladı, gündeme ilişkin açıklamalar yaptı.
Bakan Güler, teğmenlerin kılıçlı yeminine ilişkin soruyu yanıtladı. Güler konuyla ilgili ilk kez değerlendirme yaptı.
Hukuki sürecin devam ettiğini söyleyen Yaşar Güler, "Hukuki bir süreç var ve bu hukuki süreç 2 ay 10 gün sürüyor. 30 Ağustos'ta teğmenler mezun oldu ve o gün zaten Harp Okulları'yla ilişikleri kesilmişti. 15 gün de mehil müddetleri vardı. 15 Eylül'de onlar kendi sınıf okullarında göreve başladılar. Dolayısıyla 2 ay 10 günlük süreç, 15 Eylül itibariyle başladı. 15 Eylül üstüne 2 ay 10 gün koyduğumuz zaman toplum olarak 25 Kasım’a kadar sabırla beklememiz gerekiyor. Ama bizim TSK olarak bu durumlara bakışımız; daima disiplin anlayışı birinci plandadır. Şu anda disiplin süreci devam ediyor. Kararı Yüksek Disiplin Kurulu'nda vereceğiz" şeklinde konuştu.
'TUSAŞ saldırısı tesadüf değil'
TUSAŞ'a yönelik saldırısını "zamanlamasını manidar bulduğunu" söyleyen Güler, "Bu olayda ülkemizin ve milletimizin huzuruyla ilgili yerli ve milli savunma sanayimiz hedef alınmıştır direkt" dedi. Saldırının tesadüf olmadığını vurgulayan Güler şunları kaydetti:
"Sayın Cumhurbaşkanı'mız ülkemizin menfaatleri için her gün yoğun görüşmeler, ziyaretler yapıyor. Örgüt de böyle bir şeyi günü gününe, dakikası dakikasına planlayacak bir durumda değil. Yani belki bundan 20 sene önce böyle bir şeyi planlayabiliyor olabilirlerdi. Tesadüfen o gün başarabileceklerini düşündüler ve uygulamaya koydular diye değerlendiriyorum.
Savunma sanayiimizde her gün yeni bir ürün çıkıyor. En çok rahatsız eden ürünlerin insansız hava araçları olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla da TUSAŞ bu konudan dolayı hedef olarak seçilmiş olabilir."
'Suriye devleti kalacaksa...'
"Sizce terör örgütü silah bırakır mı?" sorusuna Bakan Güler, "Hiçbir terör örgütü silah bırakmak için kurulmaz ama silah bıraktırılır. Bizlerin görevi, güvenlik güçlerinin görevleri de bu terör örgütlerine silahları bıraktıracak usulleri, yöntemleri bulacağız" diye konuştu.
Kübra Par'ın "Esad ile bir normalleşme olursa Özgür Suriye Ordusu meselesi ne olur sizce?" sorusuna Bakan Güler, "Esad açısından bence çok olumlu bir şey. Esad'ın zaten kendisine ait bir nüfusu yok orada. Yarın bir Suriye devleti kalacaksa zaten bu vatandaşların hepsi bunlar" dedi.
'Amerikalı dostlarımızla ilişkilerimiz çok olumlu yönde, bir gerileme olmaz'
Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, ABD'nin askerini Suriye'den çekip çekmeyeceğine ilişkin soruya şu yanıtı verdi:
"Trump, başkanlığı döneminde üç defa Suriye'den askeri çekmek için talimat verdi. Ben, Sayın Trump'ın şiddetle bunun üzerinde duracağını ve Suriye'den, bölgeden Amerikan askerlerini çekebileceğini değerlendiriyorum."
Trump'ın ikinci döneminde Türkiye'nin F-16 tedariki ve F-35 konusundaki taleplerinde bir hızlanma bekleyip beklemediği sorusunuysa şu sözlerle değerlendirdi:
"Şu anda zaten Amerikalı dostlarımızla ilişkilerimiz çok olumlu yönde, bir gerileme olmaz. Daha ileri gidebilir diye değerlendiriyorum. 40 tane F-16 Viper almak istiyoruz ve alınacak, sözleşmeleri de imzalandı. Bundan sonra Eurofighter Typhoon uçaklarından yine bir 40 tane alacağız. Almanya çok uzun zamandır direniyor vermemek için ama sonunda yine NATO'daki dostlarımız İngiltere'dir, İtalya'dır, İspanya'dır, bunların da olumlu katkılarıyla Almanya da en son olumlu cevap verdiler."
'İsrail elbette saldırabilir'
Yaşar Güler, "İsrail'in Türkiye'ye bir doğrudan tehdidi olabilir mi?" sorusunu "Şimdi Sayın Cumhurbaşkanı'mız iç cephenin öneminden bahsetti ve bunu mutlaka sağlamamız gerektiğini ifade ettiler. Ben kesinlikle Sayın Cumhurbaşkanı'mızın çok haklı olduğundan yanayım. İç cephe her zaman bize lazım. Yani barış ortamında da olsak iç cephenin bütünlüğü, güçlülüğü her zaman bir ülkenin lehinedir. 'Efendim İsrail Türkiye'ye saldırır mı?' Cumhurbaşkanı'mız zaten böyle bir tehlikeyi görmese böyle bir şey ifade eder mi? Elbette ki saldırabilir" şeklinde cevapladı.
Bakan Güler, 3. dünya savaşı riskinin olup olmadığına ilişkinse, "Her an çıkabilir. Ama tabii ki çıkmasını istemiyoruz. Ama biz her zaman her şeye hazır olmak zorundayız. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti ve onun büyük milletinin güvenliğinden sorumluyuz. Her türlü imkanı kullanacağız ve her türlü olasılığı da değerlendireceğiz. Dolayısıyla olabilir diye biz her şeyi en ince teferruatına kadar değerlendiririz, çalışırız, planlarımızı yaparız. Ama biz kendi ülkemizde sulh içinde yaşamak istiyoruz" dedi.