AYM: Kadın işçilerin fabrikada örgütlenme faaliyetleri, işten çıkarma gerekçesi olamaz

Anayasa Mahkemesi, iki kadın işçinin fabrikadaki baskı ve sömürüye karşı yürüttükleri çalışmanın ifade özgürlüğü kapsamında sayılmasına hükmetti.

Serap Emir *

Anayasa Mahkemesi (AYM), bugün Resmi Gazete'de yayımlanan kararıyla işyerinde bildiri dağıtan ve ajitasyon faaliyeti yürüten iki kadın işçinin işe iade davalarının reddedilmesinin ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar verdi. 

Karara konu olay İzmir’de 100’ü kadın 212 kişinin çalıştığı K.K.S. adlı kauçuk fabrikasında geçiyor. Bir yıl arayla fabrikada işe başlayan iki kadın işçi, 2016 yılında Petrol-İş Sendikası’na üye olup fabrikada örgütlenme faaliyetine başlıyorlar. 

Sendika üyesi kadınlar, diğer kadın işçilerin dolaplarına kötü çalışma koşulları ve amirlerin tacizlerine karşı mücadele çağrısı yaptıkları bildiriler bırakıyorlar. Bildiriden anlaşılan, fabrikada yaşanan sorunların milyonlarca kadın emekçinin başka başka fabrikalarda, işyerlerinde yaşadığı sorunlarla aynı olduğu. Bildiriden aktaralım:

Performans dayattıklarında işleri yetiştireceğiz diye birbirimize nasıl düştüğümüze bakın, (…) yeterli havalandırma olmadığından kaynaklı (…) solunum yolu hastalığına yakalananlara bakın, (…), kadın erkek işçilerin eşit işe eşit ücret almamasına bakın, formen ve müdürün kadın işçilere yaptığı tacizlere bakın.”

Yasal güvence altına alınmış olan 100 ve üzerinde kadın çalışanın olduğu işyerlerinde kreş olması zorunluyken bizlere çocuklarımızın KKS’nin pis ortamında nasıl duracağını soruyorlar. Yani bir gerçekliği kendi ağızlarıyla itiraf ederek insanlık dışı bir ortamda çalıştığımızı itiraf ediyorlar. Bizlerle ‘bu tozlu ortama çocuk mu gelirmiş’ diye alay ediyorlar. Biz çocuklarımızı güvenle bırakabileceğimiz sağlıklı, hijyenik, nitelikli bir kreş istiyoruz.”

Yıllarını bu fabrikaya veren işçilere düşük ücret vererek, izinli olduğumuz günlerden ve saatlerden 2 katı ücret tutarında kesintiler yaparak, bozuk mal çıkmışsa hafta sonu hiçbir ücret ödemeden çalıştırarak, mide hastası olmamıza sebep olan ucuz yemeklerle büyüdü K.K.S!

Başvurucular bu bildiride yazılan çağrıyı sözlü olarak da eyleme döküyorlar. İşten çıkarılmalarına gerekçe de bu eylemleri süresince yaşananlar. 

Fabrikada işçilere iş sağlığı ve güvenliği kapsamında ergonomi egzersizleri yaptırıldığı bir gün (bu tarz etkinlikler, patronların, işçilerin açtığı tazminat davalarından sıyrılmak için düzenledikleri göstermelik uygulamalardan biri), başvuruculardan biri üretim mühendisinin yaka mikrofonunu alarak performans dayatmasına ve bildiride değinilen sorunlara karşı mücadele çağrısı yapıyor. Ardından üretim müdürü küfürler eşliğinde fiziksel olarak kadınlara müdahale ediyor, olaya amirler ve müdürler de dahil oluyor, günün sonunda kadınlar İş Kanunu’nun ahlaka ve iyiniyete aykırı hallere dayanarak “haklı sebeple” işten çıkarılıyor. 

AYM: İşçilerin iddiaları araştırılmalı, hak arama zorlukları değerlendirilmeli

Yerel mahkeme ve istinaf mahkemesi (derece mahkemeleri), kadınların dağıttıkları bildiriyi sendikal hak kapsamında değil, İş Kanunu 25/2/b kapsamında “işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı asılsız ihbar ve isnatlar” olarak değerlendiriyor. Ancak her iki mahkeme de isnatların gerçekliğini, örneğin işyerinde amirlerin kadınları taciz edip etmediğini araştırmıyor. İşte AYM’nin ihlal kararının gerekçelerinden biri bu:

“Öte yandan bu ifadelerin esas amacının kadın işçileri, suç teşkil etmese bile cinsiyetleri yüzünden özellikle amirleri tarafından uygunsuz davranışlara maruz kalmamak adına örgütlenmeye ikna etmek olduğu göz önüne alındığında kamuya yararlı olduğu açıktır. Kamuya yararlı bir tartışma sırasında ileri sürülen isnatlar nedeniyle kişilerin müeyyidelerle karşılaşmaları halinde derece mahkemelerinin iddia edilen olayların varlığına ilişkin makul bir araştırma yapması (…) gerekir. 

“Mahkemeler değerlendirmelerini yaparken özellikle amir pozisyondaki personel tarafından kadınlara yapılan ayrımcı uygulamaların ve uygunsuz davranışların onların hayatı üzerindeki toplumsal hassasiyetler ve sosyokültürel unsurlar sebebiyle bireysel olarak haklarını arama konusunda karşılaştıkları zorlukları gözden kaçırmamalıdır.

‘Yalaka işçiler’ demek sataşma değil örgütlenme amaçlı

İkinci yorum farkıysa bildiride geçen “Bir çift söz de kendi sınıfını unutmuş, yakalalık yapacam, yaranacam diye arkadaşlarını satan ajanlara, tarihin hiçbir döneminde yalakalık yapanlar bir şey kazanmamışlardır” ifadeleriyle ilgili. 

Derece mahkemeleri bu ifadeleri İş Kanunu 25/2/d kapsamında değerlendirerek bildiriyi dağıtan kadın işçilerin, işverenin diğer işçilerine “yalaka” diyerek sataştığına hükmediyor. AYM ise en başta dağıtılan bildiriyi ve yapılan çağrıyı sendikal hak kapsamında görüyor ve sendikalaşma oranının oldukça düşük olduğu işyerinde sendikal örgütlenmeyi teşvik etmek amacıyla dolaplara bırakıldığını değerlendiriyor:

Bildirinin bu kısmında da herhangi bir somutlaştırma yapılmadan ve isnatta bulunulmadan retorik ifadelerle sendikal örgütlenmelerin önündeki olası engellere seslenildiği, böylece örgütlenme çağrısının daha etkili kılınmaya çalışıldığı görülmüştür. Bildirinin amacının beraber çalışılan işçilere hakaret etmek olmadığı, dağıtıldığı kitleden ve içeriğinden anlaşılmaktadır.”  

Nihayetinde AYM, iki kadın işçinin ifade özgürlüklerinin ihlal edildiğine karar vererek manevi tazminata ve yeniden yargılamaya hükmediyor. AYM'nin emsal niteliğindeki bu kararı ve değerlendirmeleri son derece olumlu ve iyi bir gelişme. Kararın, emekçi kadınlara cesaret vermesi ve birlikte verilecek mücadeleyle yeni emsal kararlar yaratılması dileğiyle…

* Avukat, Kadın Dayanışma Komiteleri (KDK) Sözcüsü