Avukat Müjde Tozbey: Kadınları sürekli mağdur gösteren dil katilleri teşvik ediyor

“Örneğin bir katil serbest bırakılınca bu her yerde ‘flaş flaş’ ibareleriyle haber oluyor. Ancak biz bir katile 65 yıl ceza aldırdığımızda bu habere aynı ilgi gösterilmiyor. Neden?"

Haber Merkezi

5 gündür kayıp olan 22 yaşındaki gazetecilik öğrencisi Azra Gülendam Haytaoğlu’nun öldürüldüğünün ortaya çıkması, kadın cinayetleri konusunu yeniden tartışmaya açtı.

İnşaat mühendisi ve emlak ofisi sahibi katil Mustafa Murat Ayhan suçunu itiraf etti.

Katil’in bir dönem İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi’nde görev yaptığı ortaya çıktı. Oda bugün yaptığı açıklamada Mustafa Murat Ayhan’la ilgili soruşturma başlatıldığını duyurdu.

Tanıyanlar Ayhan’ın böyle bir suçu işlemiş olmasından şaşkınlık duyduklarını dile getirdiler.

Önce Çocuklar ve Kadınlar Derneği Başkanı Müjde Tozbey Erden'e görünürde bir kadın cinayeti işlemeyeceği tahmin edilen, hatta bir şiddet eğilimi bile göstermeyen insanların nasıl olup da bu tür fiillerde bulunabildiğini sorduk.

Erden bu cinayette katilin profilinin görünürde aydın, okumuş, hali vakti yerinde olmasının insanları şaşırtmasının anlaşılabileceğini dile getirdi. Erden bu tür vakalarda popüler kültür ürünlerinin de işlemeye bayıldığı psikopat katillerle paralellik kurmadan önce ülke gerçeklerine bakmak gerektiğini dile getirdi.

Erden katilin psikolojisinin de bu tür fiillerde elbette önemsenmesi gerektiğini dile getiriyor. Ancak Erden'e göre son örnekte olduğu gibi katilin toplumda kabul görmüş bir hayatı sürerken bir kadını böyle vahşice ve rahatça nasıl öldürebildiğinin sorgulanması gerektiğini söylüyor.

Erden’e göre bu durumu sorgulayınca iki şeyle karşılaşılıyor:

  • Bunlardan biri toplumsal cinsiyet, kültürel kodların herkes üzerindeki ama güçlü ama zayıf etkisi. Herkes bu toplumun bir parçası olarak kendi payında düşeni alıyor bu gericilikten.
  • İkincisi ise kadınların bu ülkede sürekli mağdur gösterilmesi ve bunun bir şiddet pornografisiyle yapılması ve bu mağduriyeti yaratanların, yani çoğu durumda erkeklerin, suçlu olsalar bile cezalandırılmadığının kabulü.

“Elbette sağ ideolojilerin etkisi altındakilerin bu tür fiilleri gerçekleştirmeye daha yatkın oldukları açık. Bugüne kadar kamuoyunda ses getiren kadın cinayetlerininin bir kısmına bakınca katillerin sergiledikleri siyasi semboller bunu açıkça gösteriyor” diyen Erden, yine de sorunun gerçek boyutunu görmek adına tablonun daha geniş olduğunun kabul edilmesi gerektiğini söylüyor.

Bu son olayda bu iki başlığın da izlerini gördüğünü dile getiren Tozbey şöyle devam ediyor:

“Örneğin bir katil serbest bırakılınca bu her yerde ‘flaş flaş’ ibareleriyle haber oluyor. Ancak biz bir katile 65 yıl ceza aldırdığımızda bu habere aynı ilgi gösterilmiyor. Oysa bu konuya da en az o kadar ilgi gösterilmeli. Örneğin cezaevi koşulları, alınan ceza, katilin hayatının nasıl kararacağı da anlatılmalı ki, caydırıcı olsun.

Biz kadın cinayetlerinde özellikle genç kadın cinayetlerinde sayfalarca bu kadınların fotoğraflarını görüyoruz, hayat hikayelerini okuyoruz, ama katil ya gösterilmiyor ya da dokunulup geçiyor. Bu davaların sonucu bile takip edilmiyor medyanın bir kısmı tarafından. Sonuçta akıllarda kalan sadece ‘bu ülkede kadınlar öldürülüyor’ oluyor. Oysa bunların hesabı soruluyor, mücadelesi ediliyor ve artık ciddi sonuçlar alınıyor.

Son olayda da katilin cahil biri olmadığı görülüyor. Ama kadını parçalayıp gömerse bulunamayacağını sanıyor. Aynı valizle eve girip çıkıyor ve dikkat çekiyor. Zaten telefon kayıtlarında Azra’nın son konuştuğu kişi… Peki bu rahatlık ya da hafife alma nereden geliyor? İşte demek istediğim bu. Bilinçli ya da bilinç altında “polislerin kadın cinayetlerinin üstüne gitmediği, yakalananların ceza almadığı, zaten bir sürü kadına tecavüz edildiği ve kadın cinayeti işlendiği” ezberiyle hareket ediliyor. Bunlar gerçekten olan sorunlar ama bunlar işin bir kısmı ve biz sürekli bu kısmı vurgularsak emin olalım ki dolaylı yoldan katilleri cesaretlendiriyoruz.”