AKP'nin Malatya'daki para hırsı: Kayısı bahçelerinde gelen ölüm

AKP'nin Malatya'daki para hırsı yurttaşların sonu oldu. Kayısı bahçelerine yapılan evlerde imar kuralları hiçe sayıldı, kat kanununa uyulmadı. Tarım arazisine yapılan evler ölüm getirdi.

Özkan Öztaş

Malatya'da bir süredir yerel gündemi şekillendiren ancak yurt çapında kamuoyuna giremeyen bir gündem var. Kayısı bahçelerinin rant uğruna imara açılması ve kurallara uyulmadığı için insanların depremde hayatlarını kaybetmesi. 

"Cazibe merkezi" diye lanse edilen ve kayısı bahçelerine yapılan evlere milyonlarca lira talep edildi. Ancak tüm evler depremde bir dakika içinde yerle bir oldu. Üstelik tüm uyarılara rağmen... Üstelik üç yıl önce Elazığ Sivrice'de meydana gelen depreme rağmen. Üstelik bölgede kat kanuna göre 2 katlı evlere müsaade ediliyor olmasına rağmen.

AKP'nin Malatya'daki Bostanbaşı mahallesinde sebep olduğu katliamı yakından inceleyeceğiz.

'Adı üzerinde: Bostanbaşı, Karakavak... İsimlerini tarımdan, bahçeden alıyor'

İmara açılan yerler özellikle yeni yerleşim yerleri. Evler 2-3 milyon liradan aşağıya gitmedi.

Malatyalı yurttaşlar ise semtlerin isimlerine dikkat çekiyor. "Adı üzerinde Bostanbaşı, Karakavak. Buralar tarım arazisiydi" diyorlar.

Malatya bu gündemle çalkalanıyor ancak ülkede çıt çıkmıyor. Sebep olanlar ortada, izin verenler de öyle. Kat kanununa uymayıp 7-8 katlı evleri yapan müteahhitler de biliniyor.

Bostanbaşı. Yani uzun yıllardır bahçecilik ve tarımla anılan yerler buralar. Bir sokağının adı Karakavak. Ancak buralar imara açılıyor ve insan hayatı hiçe sayılıyor.

1990'lı yıllarda imara açılmış

Büyükşehir yasasından önce Bostanbaşı merkeze bağlı bir belediye. Buranın imara açılışı 1990'lı yıllarda belediyeyi yöneten Malatya Belediye Başkanı Mimar Münir Erkal dönemine denk geliyor. Kendisi o dönemlerde Anavatan Partisi'nden belediye başkanı. Önce Refah Partisi ardından da AKP vekilliğiyle siyasi hayatına devam ediyor. Yani klasik bir merkez sağ ve milli görüş çizgisi siyasetçisi. Üstelik AKP'li yıllarında milletvekilliği yaparken Meclis'te Çevre Komisyonu Başkanlığı’nı yürütmüş. Yani Malatya'nın kayısı bahçelerinin ranta açılmasının baş sorumlularından birisi.

Yine dönemin MHP ve Saadet Partisi çizgisinde siyaset yapan ve aday olan Mehmet Yaşar Çerçi kayısı bahçelerinden ranta dönüşen mekanları birer "cazibe merkezi" olarak tarif ediyordu. Bu tarifle "yatırımcıların" ve taşeronların iştahı kabarıyordu. 1990'lı yıllarda buraya ana caddelere 7 kat, ara cadde ve sokaklaraysa 4 kata kadar imar izni verilmiş. 

Ama esas olay 2004 yılında iki AKP'li ismin Bostanbaşı'nı artık geri dönüşü olmaksızın yapılaşmaya açması. Bu iki amcaoğlu AKP'li başkan el ele verip sadece 2 kat ve bahçeli evlere izin verilen imar planlamasını değiştiriyor. Kayısı bahçelerindeki cinayet hikayesi de bu şekilde başlıyor. 

Gelin bu iki amca çocuğu AKP'li başkanın kafa kafaya verip nasıl para hırsıyla insan hayatlarına mal olduklarına yakından bakalım.

AKP'li akrabalar ve belediyenin rant kapısına dönüşmesi

Bu ayrıntıları cesur bir şekilde araştıran ve kamuoyuna duyuran kişilerden biri Malatya'nın yerel gazetecilerinden Mahir Temur. Temur, Kayısı Haber sitesinde yayınladığı köşe yazılarında sorumluları açıkça gözler önüne seriyor ancak ülkede yaprak kımıldamıyor.

2004 yılında Malatya Belediye Başkanı Hüseyin Cemal Akın ve Bostanbaşı Belediye Başkanı seçilen Yahya Akın, Bostanbaşı'nın rant kapısına dönüşmesinin bir numaralı sorumluları. AKP'den seçilen bu iki amcaoğlu ile Malatya'da başlayan Akın ailesi yönetimi eliyle bir sürü kanun ve yönetmelik ihlal ediliyor. Böylelikle Bostanbaşı'nda yüksek katlı lüks evlerin inşaasının önü açılıyor. 

Peki neden Bostanbaşı semti? İddialara göre Cemal Akın'ın bu muhitte 200 dönümlük bir arazisi olduğu ifade ediliyor. Burada böyle bir arazi var mıydı varsa karşılığında ne kadar para aldı ya da daire kazandı sorusu ise hâlâ bilinmezliğini koruyor. Hüseyin Cemal Akın bu konudaki iddialara sessiz kalırken Hüseyin Cemal Akın'dan bayrağı Ahmet Çakır devralıyor.

Ahmet Çakır büyükşehir belediyeler yasasından sonra Malatya'nın ilk Büyükşehir Belediye Başkanı oluyor. Sene 2014. Kendisi aynı zamanda 2016 darbe girişiminde 2. Ordu'ya ait uçakları havalimanında durdurmasıyla "kahraman başkan" olarak anılıyor. Yani "FETÖ" karşısında kahraman ilan edilen isimler ya da öncesindeki AKP'li yöneticiler buralarda yüksek katta imara izin veriyor, arazileri ranta açıyor ve kayısı bahçelerine imar izni veriyor. 

Sonuç? Sonuç binlerce insanın hayatını kaybetmesi. Bostanbaşı Mahallesi'nin tamamen yok olması.

Kayısı bahçelerinde yaşamını yitirenler...

Can kaybı 2 bin kişiye yaklaştı. Malatya'da 90 bin ev ağır hasarlı ve yıkılacak. Bostanbaşı'nda birkaç yıl önce yapılan yüzlerce yapı yıkıldı ya da ağır hasar gördü.

Peki bu süreçte mevcut Malatya Belediye Başkanı Selahattin Gürkan ne yapıyordu? Sağlam ve ayakta kalan binaları gösterip "Her şey yolunda" diyor ve mezarlık hizmetlerinin deprem sürecinde aksamamasıyla övünüyordu.

Kayısı bahçelerinde binlerce Malatyalı yurttaşımız öldü ya da yaralandı. Gerideyse imar iznine müsaade eden, 2 katlı evlere müsaade edilen yerlerde yüksek katlı binalar yapan, bu binaları milyonlarca liraya satan ve tamamında insanlar hayatını kaybederken sessizce izleyen bir iktidar var. 

Malatya'da yurttaşlar yaşananların sorumlularının hesap vermesi ve tüm bu süreçlerin araştırılmasını talep ediyor.